Derinleşen ekonomik krize paralel olarak büyüyen işsizlik sorunu da sürüyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) rakamlarına göre Kasım 2020’de geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28,8 olarak gerçekleşirken, genç işsizlik oranı ise yüzde 43,5 olarak kaydedildi. Genç işsizlerden biri de Iğdır’da yaşayan Yıldız Hendi. Anadolu Üniversitesi Adalet Meslek Yüksek Okulu ve Mardin Artuklu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünden mezun olan Yıldız, okuduğu bölümlerde atanamayınca kuaför salonu açarak geçimini sağlamaya başladı. Atanmak için torpilli olmak gerektiğini söyleyen Yıldız, Kürt kimliğinden kaynaklı iş bulamadığını söyledi.

'REFERANSIN VARSA BİR YERE VARABİLİRSİN'

İki üniversite okuduğunu fakat Kürt kimliğinden dolayı atanamadığını söyleyen Yıldız, atanmak için torpilli olunması gerektiğini belirtti. Çoğu kişinin hak etmediği halde referansı olduğu için atandığını ifade eden Yıldız, “İlk bölümden yerleşemeyeceğimi anlayınca bu defa Mardin Artuklu Üniversitesi’nde okudum. Oradan da atanamadım. Daha çok özel şirketlerde iş imkânı bulunuyor. Devlet bu bölümlerde hiç imkân oluşturmadı. Dershaneden dershaneye gittim ama atanamayacağımı anladım açıkçası. Atanamayınca 2-3 yılım boş geçti. Özel şirketlere başvurdum yine alınmadım. Hatta okullarda, şirketlerde hademelik başvurusu yaptım. İŞKUR'un verdiği listede 20 kişi alınacak ve anladım ki buradan da beni almayacaklar. Zaten listede adım çıkmadı. İşe alınmamamın sebebi yandaş olmamamdı. Ciddi anlamda bir referansın olacak ki bir yerlere varabilesin” diye konuştu.

'BU SİSTEM DEĞİŞMELİ'

Iğdır Devlet Hastanesi’nde işe alınması için kendisine iktidar partisine üye olunması şartı koşulduğunu söyleyen Yıldız, “Bana göre böyle bir şart koşulursa bu, insanı satın almadır” dedi. Mülakatlarda kişilere tekerleme söylettiklerini aktaran Yıldız, “Zor olsa geçemedim derim, kabul ederim. Tekrardan çalışır girerim ki ben mücadele etmekten asla vazgeçmeyen bir kadınım ama bu mücadele edilecek bir durum değil.  Tekerleme söylüyor, tekrar etmemi istiyor. Türkiye’de mülakatlar bu şekilde yapılıyor. Referans varsa içerideki kişi bir şekilde yönlendiriliyor. Bir ciddiyet yok yani göstermelik, formalite. Biz o mülakata yabancıydık, belliydi bu zaten. Bir mülakat olacak ve ondan 20 gün önce ismi belirlenen kişiler var. Daha mülakata günler kala bir kişi gireceği iş için kıyafetlerini hazırlıyorsa bu size neyi çağrıştırır?  Atanmaktan, bu devletten umudumuzu kestik. Bu nedenle bu sistem değişmeli” ifadelerini kullandı.

'HAKSIZLIĞA UĞRADIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM'

Kendisi gibi birçok kişinin bu durumda olduğunu kaydeden Yıldız, haksızlığa uğradığını dile getirdi. Eğitim sistemindeki eşitsizliğe dikkat çeken Yıldız, “Türkiye’nin eğitim sistemini bir ağaç gibi düşünün ve bu ağaca bir yılanın da, maymunun da,  balığın da tırmanmasını istiyor, kuşun da konmasını istiyor. 5 yaşına kadar Kürtçe konuşan çocuk benim açımdan balık gibi oluyor. Kendi anadilinde eğitim gören biri ise kuş oluyor. Uçarak konuyor. Bu şekilde eğitimde bir eşitlik yok. Ağaca maymun tırmanır. Ben, bizi balık olarak görüyorum. Onca yıl okudum, haksızlığa uğradığımı düşünüyorum ama her şeye rağmen bir kadın olarak mücadeleden vazgeçmeyeceğim. Bir kadın olarak her zaman kendi ayaklarım üzerinde duracağım” şeklinde konuştu.

'KADININ ÖZGÜR OLMASI SİSTEMİN İŞİNE GELMEZ'

Atanmaktan umudunu kesen Yıldız,  bir kuaför salonu açarak ekonomik kazancını sağlamaya karar verdiğini dile getirdi.  Yıldız, son olarak şu sözlere yer verdi: “Etrafımdaki kadınlara da bir etkim olur diye kuaför salonu açtım. Tabi ekonomik krizinden kaynaklı eleman çalıştıramıyorum. Ekonomik krizin etkisi çok fazla var ama asıl amaç her zaman para kazanmak olmamalı. Bir kadın kendi ayakları üzerinde durabiliyorsa, ‘Ben varım’ diyebiliyorsa bu kazançtır. Ama ekonomik olarak baktığımızda ürün alamadığım zaman çalışamıyorum. En uygun aldığımız ürünü bile şu anda alamıyorum. Ekonomik kriz kadınların kişisel bakımlarını da etkiliyor. Kadınlar daha zor durumda. Bize bir bütçe ayrılmıyor. Kadınlar evde hizmetçi olarak görülür. Genel olarak baktığımızda kadın ötekileştiriliyor ama mevcut sistemde kadın ötekinin de ötekisi. Çünkü eğer kadın gelişirse çocuğunu da geliştirir.  Kadın özgür olursa erkek de özgür olur. Bu da sistemin işine gelmez.”