Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. İzmir depreminde hayatını kaybedenlerin ailelerine sabır dileyen Başaran, “Sadece deprem öldürmüyor, yürütülen politikalar sonucunda insanların hayatını kaybettiğine hep birlikte şahitlik ettik” dedi. 

KADININ DİRENGEN RUHU 

1 Kasım Dünya Kobanê Günü’ne ilişkin konuşan Başaran, Kobanê’yi işgal etmeyi planlayan kadın düşmanı DAİŞ’lilerin, tarihin en büyük direnişlerinden biriyle karşı karşıya kalığını hatırlattı. Başaran, “Bilinmelidir ki, Kobanê direnişi ve sonrasında gelişen devrim, bir kadın devrimi olarak dünya tarihine geçti. Kadınların kararlı ve direngen duruşu DAİŞ’in karanlık zihniyetini yerle bir etti. Kadınlar, bugün Kobanê başta olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye’de yeni yaşamın öncülüğünü yapmaya devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.

‘AKP-MHP ERKEK İKTİDARI'

Kuzey ve Doğu Suriye’de eşbaşkanlık sistemi başta olmak üzere, Kadın Bakanlığı, Jînwar köyü, kadın komünleri, kadın kooperatifleriyle kadın özgürlükçü yeni bir yaşamın inşa edildiğini söyleyen Başaran, “AKP-MHP erkek iktidarını da korkutan, faşist iktidarı korkutan Kobanê’de yaşam bulan kadın özgürlük paradigmasının ta kendisidir” dedi.

Partililerine dönük yapılan Kobanê operasyonlarının iktidarın söz konusu politikalarından bağımsız ele alınamayacağını söyleyen Başaran “Bugün, kadın özgürlük mücadelesi verirken Türkiye’nin desteklediği DAİŞ çeteleri tarafından katledilen Hevrin Xelef şahsında, Kobanê’de direnen kadınları bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum ve onların bıraktığı mücadele mirası, başta dünya kadın hareketine olmak üzere Türkiye'de de kadın özgürlüğü için mücadele eden bütün kadınlara, bizlere ilham vermeye devam edeceğini buradan ilan ediyorum” diye ekledi.

‘FAŞİZMİN KURUMSALLAŞTIRILMASI PLANI'

 Başaran, 4 Kasım 2016 tarihinde HDP’li seçilmişlerin tutuklanmasına ilişkin de şunları ifade etti:  “Bugün partimize yönelik darbenin 4’üncü yıldönümü. Partimize yönelik siyasi bir darbe gerçekleştirildi. AKP-MHP faşist bloku, 4 yıl önce bugün, eşbaşkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın aralarında olduğu binlerce yoldaşımız bu darbe sonucu hukuksuz bir şekilde rehin aldı. 4 Kasım Darbesinin; faşizmin kurumsallaştırması, tekçi erkek rejimini ve eril tahakkümü inşa etme planı olduğunu biz çok yakından biliyoruz. Bu vesileyle; buradan, Kandıra’dan, Sincan’a, Edirne’den Amed zindanındaki yoldaşlarımıza; Sebahat’e, Gülten’e, Gülser’e, Figen’e, Çağlar’a, Aysel’e, Ayla’ya ve ismini sayamadığım kadın yoldaşlarımız başta olmak üzere selam yolluyoruz.”

‘ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ’

İktidarın saldırılarının halklara ve demokrasiye olduğu gibi kadın partisi olma iddiası olan partilerine ve kadın mücadelesine yönelik saldırı olduğuna işaret eden Başaran, “Saldırılar eşbaşkanlık sistemi ve eşit temsiliyet ilkesinedir. İktidarın gözünü o kadar korkutmuş ki kendilerine bağlı bir medya aracılığıyla eşbaşkanlık sistemimizi kendi tiye almaya kriminalize etmeye çalıştılar. Ama bu ucuz propagandalarla kadınları, halkımızı kandıramazsınız. Türkiye toplumu bu kara propagandayı ciddiye almadı. Bir kere toplum, sizin tek adam rejiminizi değil, eşbaşkanlık sistemimizi benimsedi. Sizin tekçi rejiminize karşı halkçı belediyeciliği tercih etti. Bundan dolayıdır ki dünya siyasetine örnek olarak gösteriliyor. Şunu çok iyi bilin ki; biz kadınlar, kazanılmış haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz ve iktidarın insafınıza terk etmeye niyetimiz yok.”

‘HADDİNİZ DEĞİL'

İktidarın kadınların ovulasyon dönemlerini bile takip edecek duruma geldiğini söyleyen Başaran, “Bedenlerimiz üzerinde söz hakkı kurma hakkınız ve haddiniz olmadığını buradan bir kez daha söylüyoruz. Haddiniz de değil bedenimiz üzerinden söz söylemek ve programlar yapmak” dedi.  Başaran, “AKP erkek iktidarının kadınların kaç çocuk yapacağına kafa yormasın , İzmir depreminde enkaz altında çıkan çocukların can güvenliğini sağlasın. Yoksulluk nedeniyle eğitim alamayan çocuklara güvenli ve eşit bir yaşam sağlasın, eğitim alamayan çocukların sorunlarını çözsün, çocuk istismarını meşrulaştıracak yasalar getirme çabasından vazgeçsin! Eğer ihtiyaçsa çocukların kadınların ihtiyaçlarını buradan ifade edelim” şeklinde konuştu.

KADIN ÜNİVERSİTELERİ

Başaran, iktidarın kurmayı planladığı kadın üniversitesinin amacının pozitif ayrımcılık ya da kadına daha özgün çalışmalar yaratmak olmadığını belirtti. Başaran, “AKP’nin yaşam alanlarında daha fazla olması değil kendi tekçi, dinci, bir yapıyı oluşturmak için bu üniversiteleri de araç sallaştırdığını çok iyi biliyoruz. Kadınları kamudan uzaklaştırarak, kadınları annelik kimliğine hapsederek eve kapatmak ve erkeğin insafında terk etmek istediklerini de biliyoruz” dedi. Kadınların, kadın üniversiteleri talebi olmadığı vurgusunu da yapan Başaran, kadınların eşit, parasız, anadilinde, bilimsel ve toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan üniversitelerde okumak istediğine dikkati çekti.

'ERKEK BÜTÇESİNİ İSTEMİYORUZ’

Meclis’te görüşülen 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’ne dair de Başaran şunları söyledi: “Yazarlar, gazeteciler, sendika üyeleri, araştırmacı, akademisyen kadınlar ile feministler ile milletvekillerimizin de katıldığı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe çalıştayı düzenledik geçtiğimiz hafta. Kadınlardan nasıl bir bütçe istediklerine dair güzel öneriler aldık. Önümüzdeki günlerde de her kesimden kadınla görüşerek toplumsal cinsiyete duyarlı raporumuzu hem kamuoyuna hem de meclise sunmayı amaçlıyoruz. Toplumdan gizlenen bir bütçe var karşımızda ama kadılar iktidarın savaş bütçesini istemiyor.  ayrıntılı raporu sunacağız. Savaşa, yandaşa, ranta aktarılan cinsiyetçi bütçe değil, cinsiyet eşitlikçi bütçe önerilerimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Çünkü biliyoruz ki halk; iktidarın savaş bütçesini istemiyor, kadınlar iktidarın erkek bütçesini istemiyor!”

İKTİDAR CİNAYETLERİ ÖNLEMİYOR

Yaklaşan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ne de değinen Başaran, Türkiye’de kadınlar kendi hayatları hakkında karar verdikleri için katledildiğini, şiddete maruz kaldığını belirtti. Başaran, "Sadece Ekim ayında, 21 kadın katledildi, 8 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bunları cinayet olarak kabul etse de bunların cinayet olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunların birkaç örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum.  Geçtiğimiz Ağustos ayında pencereden düşerek hayatını kaybettiği iddia edilen Duygu Delen’in, Mehmet Kaplan isimli fail tarafından bilinci kapanana kadar darp edilmiş daha sonra aşağı atılmıştı. Aynı günün akşamında Gamze Açar’ın, 5’inci kattan atıldığı iddia ediliyor. Şule Çet, Duygu Delen, şimdi de Gamze Açar… 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşırken Türkiye’de şiddet vakaları, cinayetler devam ediyor; ancak, buna karşı iktidar, cinayetleri önlemek yerine hala İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamıyor, İstanbul sözleşmesini tartışmaya açıyor. Erkek yargısı aracılığıyla ‘iyi hal indirimi’, ‘takdir indirimi’ bahaneleriyle fail erkekleri korumaya, erkeklerin katliamlarını meşrulaştırmaya devam ediyor” diye ifade etti. 

 ‘365 GÜN TETİKTEYİZ’

Kadın mücadelesi yürütenlerin de iktidarın hedefi haline getirildiğini söyleyen Başaran, ”Bu hafta Mardin’de aralarında Tevgeriya Jinen Azad( TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın da bulunduğu 14 kişi gözaltına alındı.  Gökkan’ı kadın mücadelesi yürüten bütün kadınlar çok iyi tanırlar.  İktidar, kadınları koruyan sözleşmeden, kadınlara açılan alana, kadına dair her kazanıma topyekûn saldırıyor. Ama kadınlar vazgeçmeyecek biz vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar erkek egemenliğine karşı 365 gün tetikteyiz ve mücadele ediyoruz” dedi.

‘ALANLARDA OLACAĞIZ’

7 Kasım günü, şiddete karşı eylemler başlatacaklarını ve “erkek-devlet şiddetine karşı mücadeledeyiz” sloganıyla alanlarda olacaklarını söyleyen Başaran, “Katledilen kadınların hesabını soracağız, kayyım rejimine karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz. Kesintisiz bir şekilde ev ev, kapı kapı, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak kadınlarla bir araya geleceğiz, dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü büyüteceğiz” diye belirtti.

‘YAŞATACAK OLAN MÜCADELEMİZDİR’

Başaran, son olarak şunları söyledi:  “Bizi yaşatacak olan birlikteliğimizdir, dayanışmamızdır, örgütlü mücadelemizdir. Erkek egemen zihniyete karşı her zaman dimdik durmaya devam edeceğiz. Biz kazanımlarımızı kolay elde etmedik, her bir kazanımımızda yüzlerce kadının emeği, alınteri var. Biz kadınlar evlerde, sokaklarda, fabrikalarda şiddete karşı mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Buradan bir kez daha kadınlara da sesleniyoruz; gelin hep birlikte iktidarın kadın düşmanı politikalarına karşı bulunduğumuz her alanda mücadele edelim, ortaklaşalım, dayanışalım. Çünkü bizi yaşatacak olan birlikteliğimizdir, dayanışmamızdır, örgütlü mücadelemizdir."