Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, kadın milletvekillerinin katılımıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Milletvekilleri toplantıya, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” yazılı dövizlerle katıldı.

AKP’nin kadın düşmanı politikalarına devam ettiğine dikkati çeken Başaran, iktidarın özellikle 2016 yılından bu yana kadın kazanımlarına, geleceğine ve iradesine saldırarak ayakta durmaya çalıştığını belirtti. Başaran, “Tabi ki bunun en son halkası İstanbul Sözleşmesi ama İstanbul Sözleşmesi’ne gelene kadar neler yaşadık? Bir anda bu mesele ülkenin gündemine gelmedi. AKP iktidarı ince ince dokuyarak süreci bugünlere getirdi” dedi.

OHAL SÜRECİ

Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde çıkarılan kararnamelerden en çok kadıların etkilendiğini aktaran Başaran, “AKP bunu bir fırsata çevirdi, kadınların iradelerini gasp etme, kadın kazanımlarına saldırının bir gerekçesi haline getirdi. Onlarca kadın kurumu 2016’dan sonra çıkarılan usulsüz kanun hükmünde kararnamelerle kapatıldı. Belediyelerimiz gasp edildi, eşbaşkanlık sistemimiz hedef gösterildi, belediyelere bağlı kadın kurumları ve sığınma evleri kapatıldı, kadın kurumlarının başına erkek müdürler atandı ve işlevsiz hale getirildi. Yine 2017’de Müftülük Yasası Meclis’ten geçirildi. En son geçen yıl bütün dünya pandemi ile uğraşırken, Türkiye’de ‘çeteleri nasıl salarız, kadına ve çocuğa karşı suç işleyenleri cezaevlerinden nasıl dışarı taşırız’ tartışması yürütüldü. Paralelinde de İstanbul Sözleşmesi, 6284 tartışması yürütüldü” ifadelerini kullandı.

TJA HEDEF ALINDI

Kadının boşanmaması için kimi hamlelerin de yapıldığına işaret eden Başaran, “Aslında kadın erkek eşitsizliğini gidermesi gereken KEFEK Alt Komisyonu, kadınlar nasıl boşanmadan uzak tutulur, o zincirler nasıl daha güçlendirilir çalışması yürüttü. Meclis’e nafaka tartışması getirildi, küçük yaşta çocukların istismarının önünü açmak için düzenleme getirilmeye çalışıldı. Kayyum atanan, özellikle bölgedeki illerde evlilik okulları açılarak kadınlar, evliliğin ya da ailenin içinde nasıl tutulabilir çalışması yürütüldü. Eğitimde birçok problem varken, yine cinsiyetçi bir bakış açısıyla kadın üniversiteleri gündeme getirildi. Bu süreç içinde kadın örgütlülüğü ve mücadelesi en büyük hedefti. Roza Kadın Derneği’ne baskın yapıldı ve kurucu üyelerinden Ayla Akat Ata şu an cezaevinde, TJA, yıllardır kadın mücadelesi yürütenler bu sürecin en büyük hedefi oldular” dedi. 

EN AZ 300 KADIN KATLEDİLDİ

İktidarın veriler üzerinde oynayarak kadınlara yönelik şiddet azalmış gibi göstermeye çalıştığını ifade eden Başaran, resmi olmayan verilere göre, 2020 yılında en az 300 kadının erkekler tarafından katledildiğini aktardı. Başaran açıklamasının devamında şunlara yer verdi: “Kadınlar bu şiddetle yüz yüze kalırken iktidar İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açtı ve ısrarla uygulamadı. İstanbul Sözleşmesi’nin en son bir gece yarısı darbesiyle tek adam rejiminin sonuçlarından biri olarak İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekildiği ifade edildi. Bunun hukuksal olarak kabul edilir bir yanı yok. Yasa, Anayasa çok açık, usulüne göre imzalanan bir uluslararası sözleşmenin usulü de bellidir, kabulü ile paraleldir.

KADINLAR ÇEKİLMEDİ 

2011’de bütün partilerin ortak mutabakatı ile kadınların dışarıda verdiği büyük mücadeleyle İstanbul Sözleşmesi Meclis’te imzalanarak kabul edilmişti. Ama bir gece yarısı darbesiyle artık hukukun askıya alındığı bir süreçte her gün bizi biraz daha nefessiz bıraktıkları bir süreçte Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini ifade etti. Aslında sadece Cumhurbaşkanı geri çekildi. Kadınlar bu sözleşmeden geri çekilmedi, Meclis geri çekilmedi. İstanbul Sözleşmesi ile derdi olan varsa AKP Genel Başkanı ve AKP-MHP ittifakıdır. 

ŞİDDETLE YÜZ YÜZE BIRAKILIYOR

Bir yıldır toplumda bu sözleşme ile manipülasyon yaratıyorlar; ‘İstanbul Sözleşmesi var diye kadınlar katlediliyor’ propagandasını yürütüyorlar. Israrlı bir biçimde mahkemeler, iktidarın söylemlerini talimat kabul edip uygulamıyor. Kadınlar defalarca koruma için başvurmalarına rağmen koruma sağlanmıyor. Kadınlar başvurduklarında aslında bu sözleşme gereği verilmesi gereken anadilde hizmeti alamadıkları için kadınlar evlerine dönüp katledildiler. Kadınlar bu süreç içinde sokaklarda, meydanlarda ‘İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın’ dediler. Biz hala bu sesi yükseltiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın. İstanbul Sözleşmesi’nin üzerinde bu kadar tepinerek, bu kadar tartışmaya açarak kadınları şiddetle yüz yüze bırakıyorsunuz. 

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek, cinsiyetler arası eşitsizliği gidermek için adım atmamak demektir. İktidar tam da bunu yapmak istiyor. Önleyici programlar geliştirmenin önünü tıkamaktır. Zaten her defasında erkek yargı, iktidarın bu siyasi politikaları nedeniyle tam da bunu gerçekleştiriyor. Çocukların evlilik yolu ile istismarını kabul etmek demektir İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek. Şiddete uğrayan çocukların, tecavüze uğrayan kadınların destek sistemi sunmamak demektir. Bugün bahane ettikleri LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemini teşvik etmek, hatta LGBTİ+lara saldırının önünü açmak demektir.

KADIN MÜCADELESİNE KELEPÇE 

AKP Genel Başkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmekle kadınları korumasız, ölümle, şiddetle yüz yüze bırakmak istiyor. Kadınlara ‘şiddetle yüz yüze ama ailenin içinde kalın, gördüğünüz şiddete karşı ses yükseltmeyin’ mesajını veriyor. Bunları yaparken de uygulaması gereken tüm tedbirleri kadınlara uyguluyor. Bakın İstanbul Sözleşmesi’nin bir getirisi olarak elektronik kelepçe ile kadınlara şiddet uygulanması yöntemi uygulanması gerekirken şu anda onlarca kadın arkadaşımız elektronik kelepçe ile ev hapsine çarptırılıyor. İktidarın ne yapmak istediğini bir kez daha burada görüyoruz.

MÜCADELE SÜRECEK

Tam da bu yüzden diyoruz ki İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekmek kadın düşmanlığıdır. Ancak biz kadınlar nezdinde bu sözleşme hala yürürlüktedir. Biz kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni bitirmeden bir erkek bu sözleşmeyi ortadan kaldıramaz. İstanbul Sözleşmesi için mücadelemiz Meclis’te, sokakta, mahallelerde her yerde sürecek. Siz sözleşmeye ilişkin karalama kampanyaları yaparsınız da biz kadınlar ev ev dolaşarak bu sözleşmeyi anlatmayacak mıyız? Sözleşmeyi algı operasyonlarıyla hedef yaparsınız ama biz kadınlar bu hedefinizi gerçekleştirmemeniz için mücadele etmeyecek miyiz? 

ORTAK SES 

İktidara bir kez daha sesleniyoruz. Bu yürüttüğünüz politikaların sonucu bütün topluma büyük bir fatura olarak çıkacaktır. HDP Kadın Meclisi olarak bütün muhalefet partilerinin kadın milletvekillerine bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Hatta iktidar partisinin kadın milletvekillerine de çağrıda bulunuyoruz. Bu sözleşme hepimizin ortak mücadelesi ile kazanıldı, bir taraftan da hepimizin güvencesi. Gelin hep birlikte İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyelim diyelim. Gelin hep birlikte erkek ittifakına karşı kadın dayanışmamızı örelim, kadınların katledilmesine göz yuman erkek egemen kadın düşmanı politikalara ortak ses çıkaralım. 

İKTİDARA ‘VAZGEÇİN’ ÇAĞRISI 

İktidara sesleniyoruz; bu hukuksuz, gayrı meşru, yasa dışı işleri yapmaktan vazgeçin. Sizin yapmanız gereken İstanbul Sözleşmesi’nin size yüklediği sorumlulukları yerine getirmektir, sizin yapmanız gereken kadınları erkek şiddetinden korumaktır. Sizin yapmanız gereken kadınların kazanımlarına saldırmaktan vaz geçmektir.”