Mardin’in Mazıdağı ilçesinde A.A. isimli genç bir kadına cinsel tacizde bulunan Aksu Karakol Komutanı Fahri Ç., hakkında açılan davada mahkeme, kadının beyanı ve sanığın gönderdiği mesajlara rağmen beraat kararı verdi.

Olay, Mazıdağı’nda Nisan 2020 tarihinde iki aile arasında yaşanan kavgada bir kişinin hayatını kaybetmesinin ardından yaşandı. Kavgada cinayet işleyen kişinin ailesi köyü terk etmek zorunda kalırken, aile köyde kalan ziynet eşyalarını almak için jandarmadan yardım istedi. Aralarında Jandarma Komutanı Fahri Ç.’nin de olduğu bir grup asker, A.A.'ya eşlik ederek, köydeki evlerine gitti. A.A.’nın ziynet eşyalarını almak istediği sırada Fahri Ç. de arkasından eve girdi. Bu sırada genç kadın, kendisini yalnız görerek, tacize başlayan Fahri Ç.’yi iterek kurtuldu. 

SUÇ UNSURU BULUNMADI!

Ancak bir süre sonra telefonunu aldığı genç kadına cinsel içerikli mesajlar yazmaya başlayan Fahri Ç.’nin yaklaşık 3 gün süren tacizi tepki gösterilince sona erdi. Genç kadın, karşısındaki kişinin yaşanan kavga olayı nedeniyle babasının dosyasına etki edebilecek bir nüfuza sahip olması nedeniyle sessiz kaldı. Tacizi öğrenen A.A.'nın ağabeyi, jandarma komutanını Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) şikayet etti. Yapılan şikayet üzerine hakkında "Cinsel taciz" suçlamasıyla soruşturma başlatılan Fahri Ç.,  açığa alındı. 

Yürütülen soruşturma kapsamında da Mazıdağı 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılama başladı. Davanın görülen ikinci duruşmasında ise, mahkeme Fahri Ç.’nin beraatına karar verdi. Mahkeme, savcılığın genç kadının tepki gösteren mesajlarına rağmen “karşılıklı mesajlaşma” olarak değerlendirdiği olayda “atılı suç unsurunun oluşmadığı” iddiasında bulundu.

Karara karşı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’ne itirazda bulunan genç kadın, daha sonra Mardin Barosu Kadın Hakları Merkezi’ne başvurarak, yardım talebinde bulundu.

ÜNİFORMANIN ETKİSİ

Yaşanılanları anlatan A.A., mahalle baskısı nedeniyle ilk zamanlarda kimseye bir şey anlatamadığını söyledi. Bir süre sonra şikayet üzerine açılan davada beraat kararı verilmesiyle birlikte mücadele vermeye başladığını ifade eden A.A., “Her şey apaçık ortada olmasına rağmen böyle bir kararın anında verilmiş olması, bir yanda sıradan bir vatandaş, bir yanda karakol komutanı olması nedeniyle adamın konum ve rütbesinin etkisi olduğunu düşünüyorum. Onun bana bu şekil yaklaşımlarını reddettiğim apaçık ortada. Mesajlar cinsel içerikli olmasına rağmen mahkeme kararına göre cinsel içerikli mesajlar olarak görülmedi” dedi.

AVUKAT: KARAR HUKUKA AYKIRI

Kışanak: Ismarlama bir hukuk ile karşı karşıyayız Kışanak: Ismarlama bir hukuk ile karşı karşıyayız

Mardin Barosu Kadın Hakları Merkezi avukatlarından Dilan Koç, başvuru üzerine dosyayı incelediklerini söyledi. Kolluktan beklenenin mağdur yurttaşların korunması olduğunu belirten Koç, “Ancak söz konusu olayda bir koruma meydana gelmemiş bir mağduriyet yaratılmıştır. Ve başvurucumuzun bize beyan etmiş olduğu şekilde cinsel taciz olayı gerçekleşmiştir” diye belirtti. Şikayetin geç yapılmış olmasının kararda etkili olduğunu düşündüklerini ifade eden Koç, “Başvurucumuzun daha önce şikayet etmeme sebebi babasının yargılanmış olduğu dosyada failin olumsuz bir şekilde etki edeceği düşüncesi. Mahkeme tarafından bu iddia hiç araştırılmadan sadece sanığın beyanına itibar edilmesi kararı hukuka aykırı bir hale getirmektedir” ifadelerini kullandı. 

CESASIZLIK CESARETLENDİRİYOR

Cezasızlık kararlarının faillere cesaret verdiğini belirten Koç, benzer fiilleri işleme potansiyeli olanların da bu tür kararlardan güç aldığını söyledi. Kadına yönelik her türlü yönelimin ülke genelinde cezasızlık politikasıyla karşı karşıya bırakıldığını ifade eden Koç, şöyle dedi: “Bölgemiz açısından bir fuhuş şebekesinin olduğunu da aslında söyleyebiliriz. Bu kişilerin çok rahat bir şekilde beraat karar aldığını görmek, somut olay özelinde de iki celsede beraat kararının çıkması kişileri epey bir cesaretlendirmektedir. Mahkemeden hiçbir araştırma yapmadan böyle kararlar vermemeleri beklentisi içindeyiz. Özellikle failin kimliği söz konusu olduğunda olayın daha detayına inilmesi ve daha hassas yaklaşılması gerektiğini düşünmekteyiz.” 

MA / Ahmet Kanbal