İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin yayımladığı rapora göre 2008 ile 2021 yılları arasında zırhlı araçların çarpması sonucu 20'si çocuk 42 kişi hayatını kaybetti. Bunlardan 1’i çocuk 2 kişi bölge kentleri dışında yaşamını yitirirken, 13 yılda zırhlı araçların çarpması sonucu 21’i çocuk 90 kişi ise yaralandı. Şırnak’ın İdil ilçesinde, Miraç Miroğlu’nun hayatını kaybettiği gün 8 Eylül’de İHD bu raporu yayınlarken, 20 Ekim’de Urfa’nın Viranşehir ilçesi PTT Caddesi'nde zırhlı aracın çarpması sonucu araç altında kalan 5 yaşındaki N.D. ağır yaralandı. Ameliyata alınan N.D.'nin ayaklarında 4 kırık tespit edildi. N.D.’nin ayaklarına platin takıldı. 

24 Ekim’de ise İstanbul Sariyer'de bulunan Maslak Büyükdere Caddesi'nde zırhlı polis aracı, ilk önce kaldırımdaki ağaca daha sonra seyir halindeki 6 araca çarptı. Yaşanan kazada 3 kişi yaralandı. 

YÖNETMELİK DIŞINDA

Araç İmal Tamir ve Montajı hakkında Yönetmeliğe (AİTM) göre, araçların trafiğe çıktığını belirten Makine Mühendisleri Odası (MMO) Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu (YK) üyesi Arin Zümrüt, bu yönetmelikte araçların hangi tonajlarda, hangi büyüklüklerde trafiğe çıkabileceklerini ve hangi yolları kullanabileceklerine dair kurallar olduğunu söyledi. Ancak zırhlı araçların bu yönetmelik dışında kaldığını ifade eden Zümrüt, bu nedenle bu araçların, nerelerden geçip nereleri kullanabileceğine dair yasal bir boşluğun olduğunu aktardı. 

KONTROL EDİLMİYOR

Araçlarda değişikliklerin yapılması halinde bunların AİTM Yönetmeliğine bağlı olarak yapılması gerektiğini belirten Zümrüt, “Buna göre proje çizmeniz gerekiyor. İnsan hayatını tehlikeye düşürmeyecek şekilde yaptığınız değişikliği belirtmeniz gerekiyor. Kaza geçiren zırhlı araçların çoğunun daha önceden zırhlı olmayıp sonrasında zırhlı araçlara dönüştürüldüğünü üyelerimizin de katıldığı bilirkişi raporlarından tanık olduk. Bu dönüşümlerden sonra kontrollerden geçirilip, periyodik belirli araç muayenelerinin yapılması gerekiyor. Ancak bu araçların bu muayeneleri de yapılmadığı için araçlarda son yapılan düzenlemenin araç görüş açısını ne kadar daralttığını, sensor olup olmadığını, gelebilecek bir canlıyı algılayıp algılamadığına dair de her hangi bir kontrol gerçekleşmiyor. Bu da tehlikenin boyutlarını giderek arttırıyor.”

CEZASIZLIK POLİTİKASI

Zırhlı araç kazalarının yüzde 98'inin bölge illerinde gerçekleştiğinin altını çizen Zümrüt, yaşanan kazaların sadece araç ile ilgili değil cezasızlık politikasıyla da bağlantılı olduğunu söyledi. Buna örnek olarak 3 yıl önce zırhlı aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden meslektaşları Cihan Can'ı hatırlatan Zümrüt, "Can, Diyarbakır'da zırhlı aracın çarpması sonucu öldürülmüştü. Mahkeme sonuçlarından takip ettiğimiz kadarıyla en sık söylenen şey 'fark edilmediği' oldu. Bir taşın üzerinden bile geçtiğinizde bunu hissediyorsunuz. Bu umursamazlık hali, yaşam hakkına saygı göstermeme halinden de kaynaklanıyor" şeklinde ifade etti.

HIZ SINIRINA UYULMUYOR

Gerçekleşen kazalarda elde edilen kamera kayıtlarında araç sürücülerinin hız sınırını da aştığını vurgulayan Zümrüt, "Normal bir siteye girdiğinizde, bir caddeyi kullandığınızda hız sınırınız bellidir. Kamera kayıtlarına baktığımızda zırhlı araçların hızlarının her zaman yüksek olduğunu, kullanıcının hız ayarını yapmadığını ya da hız sınırının kontrolüne de uymadığını görüyoruz” dedi. 

NORMALLEŞTİRME ÇABALARI

Yaşam hakkını tehlikeye düşüren ve defalarca kez karşılaşılmasına rağmen önlem alınmama halinin bu kazaları arttırdığını vurgulayan Zümrüt, son olarak şunları söyledi: “Yaşanan kazaların yüzde 98’i bölge kentlerinde yaşanıyor. Bununla Kürdistan illerinde savaş psikolojisini bilinçli olarak sürdürüp, insanların bu ölümler karşısında duyarsızlaştırmaya çalışıyor. Normal bir taksi geçmesiyle bir zırhlı araç geçmesi arasında hiç fark yokmuş gibi bir algı yaratılıyor. Bu sebeple çocuklar aradaki farkı çözemiyor. Orada kişiyi öldürmüş olmak değil taksitli suç genelgede geçiyor. Sanki her hangi bir aracı kullanıyormuşsunuz da birine çarpmışsınız gibi bir muamele oluyor ve nedense hep ölen kişilerin kusurlu olduğuna dair kararlar alınıyor. Bu da bir cezasızlık politikası sonucu olayların artmasına neden oluyor. Ciddi bir sorun olduğunu değiştirilebileceğini, önlenebileceğini bunun için de yetkililerin gerekli adımları atması gerektiğini düşünüyoruz."

MA / Ceylan Şahinli