Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Irak merkezi hükümeti arasında 9 Ekim’de Şengal’e yönelik yapılan anlaşmaya tepkiler çığ gibi büyüyor. Bu kapsamda dünyanın dört bir yanında bulunan 511 Êzidî, aydın ve ileri geleni, 25 Ekim’de yayınladıkları deklarasyonla anlaşmanın Êzidî toplumunun iradesini yansıtmadığını, bu nedenle kabul edilemez olduğunu ifade etti. 

Deklarasyon imzacılarından Şair ve Siyasetçi Xebat Şakir, Gazeteci Osman Şahin, Yazar İbrahim Osman ile Tarihçi-Gazeteci Loqman Barış anlaşmaya ve deklarasyona ilişkin Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu.

KATLİAMI TAMAMLAMA ÇABASI

Anlaşmanın Şengal’de yaşayan ve direnenlere sorulmadan imzalandığını belirten  Êzidî Şair ve siyasetçi Xebat Şakir, Êzidî katliamına neden olan iki güç arasında gerçekleşen anlaşmayı tanımayacaklarını söyledi.  Anlaşmanın Êzidîlerin iradelerini hiçe saydığını da sözlerine ekleyen Şakir, “DAİŞ’in yarım bıraktığı katliamı tamamlamak istiyorlar. Şengalliler anlaşmanın bir parçası yapılmıyorsa demek ki işin içinde bazı oyunlar ve hileler var. Bu durum Şengal halkının iradesi ve varlığı üzerinde büyük tehlikeler doğuruyor” diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN ROLÜ 

Türkiye’nin anlaşmadaki rolünün açık olduğunun altını çizen Şakir, "Türkiye nerede bir Kürt iradesi varsa, nerede özgür ve demokratik bir güç varsa ona karşıdır. Bu nedenle yüzde yüz Türkiye KDP aracılığıyla bu oyunun içinde. Türk devleti global sermayesinin jandarması olarak bölgede hem Rojava’da hemde Başur Kürdistan’da hareketlilik halinde. Şimdi de KDP eliyle Kürt halkını iç savaşa sürüklüyor. Çözümün en yakın olduğu bu yüzyılda bir iç savaş tüm Kürtlerin kaybetmelerine neden olacak. Bu bile başlı başına büyük bir tehlikedir” diye belirtti.

9 EKİM İLE VERİLMEK İSTENEN MESAJ

Anlaşmanın gerçekleştiği 9 Ekim tarihine işaret eden Şakir, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile Suriye’den çıkarılması ve Serêkanîyê ile Grê Spî operasyonlarının yapıldığı bu tarihin seçilmesinin tesadüf olmadığını söyledi. Şakir, “Onların çözümü talan etmek, viran etmek, katletmek ve fermandır. 9 Ekim de böyle seçildi. Ancak bizi inciten şey ise bazı Kürt güçlerinin de buna alet olması. Hem kendilerinin hem de kendi haklarının yok edilmelerine alet olmaları. Êzidîlerin yeniden katliama uğramalarında Kürt halkının hiçbir çıkarı yoktur, olamaz. Kürdistan bir bahçedir. Êzidîler de bu bahçede bir güldür. Êzidîlik yok edilirse Kürtlüğün temeli de yok edilmiş olur. Oynanan bu oyunlarda Kürtlerin bir menfaati yoktur. Bugün Ezdiler, yarın Bakur, sonraki gün Rojhilat daha sonra da sıra sizdedir. Eğer birlik olamazsak bu yüzyıldakinin on katı büyük acılar yaşayacağız. Bugünkü fırsatlar bir daha elimize geçer mi o da belli değil. Ama henüz geç değil” dedi.

ŞÊX ADÎ’DEN BU YANA İLK DEFA...

Deklarasyonla Êzidîlerin içinde olmadıkları bir anlaşmayı kabul etmeyeceklerini ilan ettiklerini belirten Şakir, “Biz Êzidîler olarak kendini tanımış bir toplumuz. İrade, güç ve örgütlülük sahibiyiz. Bizi geriye götürmelerine izin vermeyeceğiz. Şengal halkının yardımına koşmuş, yüzlerce şehit vermiş, halkı irade sahibi yapmış, yeni katliamlara karşı örgütlemiş, bin yıl sonra, Şêx Adi’den bu yana ilk defa yeni bir örgütlenme yaratmış insanlara karşı böylesi oyunlar oynanmamalı. İstiyorlar ki bu gücü etkisiz kılsınlar. Ne anlaşma olacaksa olsun Êzidîlerin içinde olması gerekiyor. Artık insanlar huzur içinde kendi kendilerini yöneterek yaşasınlar. Amacımız, barıştır, diyalogdur, birliktir” diye konuştu.

KIRDIRMA ANLAŞMASI

Êzidî Gazeteci Osman Şahin, güvenlik, yönetim ve inşa olmak üzere 3 başlığa dayanan anlaşmanın belirtilenin tam aksine Federe Kürdistan kamplarında kalan Şengallilerin geri dönüşlerinin ve Şengal’in yeniden inşasının engellenmesini hedeflediğini ifade etti.  Anlaşmanın aynı zamanda Êzidî toplumunda çelişkiler yaratıp, ittifakları dağıtarak düşmanlıkları körüklemeyi amaçladığını dile getiren Şahin, “Öte yandan Êzidîlerin 2014 katliamının hesabını ne Hewlêr’den ne de Bağdat’tan sormalarını engellemeye çalışıyorlar. Hewlêr ve Bağdat yönetimleri, statü kazanma mücadelesinde Êzidîleri bir birlerine düşürerek yok etmeye ve böylece eski iktidarlarını yeniden tesis etmeye çalışıyorlar” dedi.

ÊZIDÎLERİN ORTAK DURUŞU 

Şengal halkının özgürlüğü ve geleceği konusunda ortak bir bakışa ve duruşa sahip olduğunun altını çizen Şahin, “Êzidîler, 2014’teki katliamdan çıkardığı dersler neticesinde nasıl bir gelecek istediklerini biliyorlar. Kendi topraklarında nasıl yaşayacaklarını, üzerlerinde oynanan oyunların, bu anlaşmanın tehlikelerinden haberdardılar. Bizde bu deklarasyonla Êzidîlere katliamlar yapanlara, hesap yapanlara Êzidîlerin tavır ve karar sahibi olduğu mesajını vermek istedik. Gerekirse bu anlaşmaya karşı mücadele etmeye hazır olduklarını anlatmaya çalıştık. Öte yandan Êzidîlerin savaş ve kriz taraftarı olmadığını, diyalog ve müzakereden yana olduklarını anlatmaya çalıştık” ifadelerini kullandı. 

ANLAŞMA TÜRKİYE’NİN TALEBİ

Êzidî yazar İbrahim Osman da, anlaşmanın Hewlêr ile Bağdat arasında bir anlaşma olduğunu yönündeki yanılgının giderilip, Türkiye’nin talepleri doğrultusunda Barzani ailesiyle Bağdat arasında imzalanan bir anlaşma olduğunun kavranması gerektiğinin altını çizdi. KDP’nin Êzidîler üzerinde çok kötü oynadığını dile geren Osman, halen 2014 yılındaki fermanın yaraları sarılmadan KDP’nin kirli oyunlar içerisine girmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.

HALKIN İRADESİ YOK SAYILDI

Êzidîlerin, KDP’nin onları korumayacağı ve koruyamayacağı konusunda hemfikir olduğuna değinen Osman, “Bu açıdan Êzidîlerin hiçbir şüpheleri yok. Şengal’i kurtaranların ve 6 yıldır koruyanların görüşüne bile başvurulmadan masa hazırlanıyor. Kendi aralarında gizli anlaşmalarla bir halkın iradesini yok sayan masalar kuruluyor. Çünkü KDP, Türk devletinin istekleri doğrultusunda hareket ediyor. Bu nedenle Êzidîler bu anlaşmayı onaylamadılar ve onaylamayacaklar. Çünkü katliam zamanında KDP büyük bir ihanet gerçekleştirdi. Onları korumadılar. Üstelik DAİŞ’e karşı savaşmak isteyen bazı kişileri de KDP peşmergeleri katletti” diye anlattı.  

GÜÇLÜ TEPKİLER VERİLMEZSE...

Anlaşma ile Êzidîlerin Şengal’den tamamen çıkarılmak istendiğine dikkat çeken Osman, “Hiç şüphe yok ki bu anlaşma Êzidîlerin faydasına değildir. Êzidîleri korumayacak olan bir gücü de oraya yerleştirmeye çalışıyorlar. Bu yüzden bu anlaşma Êzidîlere karşı yapılan bir anlaşmadır. Daha önce de Roj Peşmergeleri aracılığıyla Şengal’e girmeye çalıştılar. Êzidîlerden oluşan peşmerge birliklerini oraya yerleştirmeye yeltendiler. Eğer güçlü tepkiler gösterilmezse bu anlaşmayı yürürlüğe koymaya çalışacaklardır. Yine bazı Êzidîleri öne sürerek hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Kasım Şeşo, Kasımê Simêr, Loqman Qulî, Mervan İlyas  Beder, Şêz Elo, Şêz Şamo ve Almanya’da bunlara bağlı bazı kesimleri harekete geçirdiler. Êzidîleri birbirilerine öldürterek, birbirlerine düşürerek, amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Elbette kötü bir durum. Şengal’i koruyanların elde ettikleri kazanımları kayıtsız şartsız teslim etmek doğru değil. Bu yeni bir soykırım anlamına geliyor. Oraya getirilen peşmergeler de Êzidî’dirler. Yıllardır KDP ile hareket eden maaşlı kadrolarıdır. Onları öne sürüyorlar. Tehlike burada zaten” ifadelerinde bulundu.

YENİ BİR FERMAN

Deklarasyon ile söz konusu tehlikelerin önünü almaya, diyalog ve müzakere zemini oluşturmaya çalıştıklarına değinen Osman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Deklarasyon  Êzidî rusipîlerle, aydınlarla, halk önderleriyle, Şengal direnişçileriyle de görüşerek, onları anlaşmaların tarafı yapmayı hedefliyor.  Bu kesimlerin iradesinin ve fikirlerinin dikkate alınmadığı bir anlaşma yeni bir ferman anlamına geliyor. Êzidîlerin fikirlerini önemsemeyen, iradelerini tanımayan ne karar olursa olsun başarılı olamayacaktır. Êzidîler eski Êzidîler değiller,  artık uyandılar.  Silahlı güçleri var, örgütlülükleri var, meclisleri var, öz savunma güçleri var. Biz de bu deklarasyon ile anlaşmanın durdurulması ve diyalog yollarının açılması gerektiğini ifade ettik. Halen yararının saramamış bir halk var. Halen çadırlarda yaşıyorlar. Şu an Şengal’i savunanlar da birçok zorluğa rağmen direnmeye devam ediyor. Yeni bir savaşa fırsat tanımamalı ve Êzidîlerin bir kez daha göç etmelerine yol vermemeliyiz. Bunun için de diyaloğu öne çıkarmaya çalıştık.”

AMAÇ ŞENGALİ BERTARAF ETMEK

Êzidî Tarihçi ve Gazeteci Loqman Barış ise anlaşmanın Kürt ulusal birliğine vurulan bir darbe olduğunu kaydederek, birlik çalışmaları yürütenlerin daha fazla ses çıkarması gerektiğine işaret etti. Anlaşmanın Êzidîler için ise yeni bir ferman anlamına geldiğine değinen Barış, “Şengal Kürdistan bölgesine bağlı bir yer değil. Irak Anayasasının 140’ın maddesinde tanımlanan bir bölge ve burada bir referanduma ihtiyaç var. Şengal’in statüsünün belirlenmesi için ihtiyaç duyulan referandum Irak merkezi hükümeti tarafından engelleniyor. Buralar Kürdistan bölgesinin yetkisi altında olamamasına rağmen KDP, ilişkisinin olmadığı bir halka, bir inanca ilişkin Irak merkezi hükümetiyle bir anlaşma imzalıyor. Bu anlaşmayla da özellikle Êzidîleri korumaya çalışan, yurtlarına dönmeleri için çabalayan ve statüleri için mücadele edenleri bertaraf ederek, güçten düşürerek, yeniden 2014’te olduğu gibi yeni fermanlara zemin hazırlamaya çalışılıyor” diye konuştu.

ŞENGAL’İ ÊZIDÎSİZLEŞTİRME PLANI

2014 yılında gerçekleşen fermanın ardından çok sayıda Êzidî’nin yurtlarını terk etmek zorunda kaldığını, bir kısmının yönünü Avrupa’ya çevirdiğini belirten Barış, “Bu anlaşma evlerini, yurtlarını, inançlarını ve kültürlerini terk etmek istemeyen Êzidîleri Avrupa ve farklı yerlere göçertmeyi hedefliyor. Kaçan kaçsın kaçamayanlar yeni bir katliamdan geçirilsin. Böylece Şengal’i Êzidîsizleştirerek, Rakka’dan KDP bölgesine kadar yeni bir Sunni hattı oluşturacaklar. Deklarasyonda etkili, söz sahibi, durumu analiz edebilen Êzidîlerin neredeyse tamamının imzası var. Buna karşı çıktılar. Irak’ta olsun, Kürdistan’da olsun, dünyanın dört bir yanındaki Êzidîler bunu kabul etmediler. Burada olumlu bir durum ortaya çıktı. KDP’ye yakın fikirlere sahip çok sayıda kişi de tavır koyarak, birlikten yana tavır aldı. Kendi durumumuz, statümüz ve geleceğimiz konusunda kendi kararlarımızı vermek istiyoruz. Bizi katliamla yüz yüze bırakanların, bize fermanı yaşatanların geleceğimiz konusunda karar vermesini istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

MA / İdris Sayılğan