Diyarbakır’ın Lice ilçesinde karakol yapımının protesto edilmesi sırasında karakoldan açılan ateşle Medeni Yıldırım’ın öldürülmesine ilişkin Lice Asliye Ceza Mahkemesinden istenen bilirkişi raporu tamamlandı. Bilirkişinin yaptığı keşif ve diğer delillerin birlikte değerlendirildiği rapor, davanın görüldüğü Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi dosyası kapsamına alındı.

Raporda, Yıldırım’ın öldürülmesi olayında elde edilen mermi kovanları tespitinde, olay günü jandarma karakolunda kullanılan silahların şarjör beslemeli tek tek ve seri atış yapabilen veya şerit beslemeli sadece seri atış yapabilen silahlar olduğu belirtildi.

İLGİLİ KULÜBELERDEN YAPILAN ATIŞLAR UYUMLU

Medeni Yıldırım’ın mermilerin vücuduna giriş ve çıkış yönleri ve yüksekliğine ilişkin yapılan keşif atışlarında, olayın önünde gerçekleştiği Kayacık Karakolu girişinde bulunan nöbet kulübesi ve 6 numaralı nöbet kulübesinden yapılan atışlarla uyumlu olduğu ifade edildi. 

Bilirkişi raporunda, olay yeri raporu, olay yerinde elde edilen deliller, dosya içerisindeki ifadeler, uzmanlık raporları, olay yerindeki incelemeler ile tüm diğer etkenler incelendiğinde, Yıldırım’ın vurulduğunda karakolun girişindeki nöbet kulübesinden 78 metre uzaklıkta olduğu, Yıldırım’ın vurulduğu anda hareketli olduğu, mermi çekirdeğinin hangi yönden geldiğinin tam olarak belirlenemeyeceği kaydedildi. 

‘B VE E BÖLGELERİ VURULMA NOKTASINI GÖRÜYOR’

Yıldırım’ın vücuduna isabet eden mermi çekirdeğinin doğrudan mı yoksa sert zeminden ya da cisimden sekmesi sonucu mı maktule isabet ettiğinin belirlenmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmesi yapılan raporda, Yıldırım’ın vücuduna isabet eden mermi çekirdeğinin olay yeri inceleme raporunda belirtilen ateşli silah bulguları bulunan B, C, D ve E bölgelerinden herhangi birinden ateşlenmiş olabileceğinin ihtimal dahilinde olduğu vurgulandı. Raporda, B bölgesi olarak tarif edilen karakol girişinde bulunan nöbet kulübesi, 6 numaralı nöbet kulübesi olarak tarif edilen E bölgelerinin Medeni Yıldırım’ın vurulduğu noktayı doğrudan gördüğü ve Yıldırım’ın ölümüne sebep olan mermi çekirdeğinin B ve E bölgelerinde bulunan silahlardan herhangi birinden ateşlenmiş olma ihtimalinin daha yüksek olduğuna işaret edildi.

‘KOVANLAR BAŞKA YERE ATILMIŞ OLABİLİR’

Raporda, Yıldırım’ın öldürüldüğü yeri doğrudan gören nizamiye nöbet kulübesi ve 6 numaralı nöbet kulübesinde birer bixi silahın olduğu, ancak olay yerinde bu silahlara ait herhangi bir kovanın elde edilemediğinin, bunun iki anlamı olduğunun altı çizilerek, “Birincisi nöbet kulübelerinde bulunan silahlardan hiç biri olayda kullanılmamıştır. İkincisi ise nöbet kulübesinde bulunduğu varsayılan kovanların olay yeri inceleme ekipleri olay yerine gelmeden başka birileri tarafından toplanıp başka tarafa atılmış olabileceği…” 

Dosyada yer alan seri atış sesinin seri atış yapabilen bixi, M16, G-3 ve Kalaşnikof model silahlardan herhangi birine ait olabileceğine değinilen raporda, olay yeri inceleme ekipleri tarafından beş parçaya ayrılan olay yerinin A bölgesinden ateşli silah bulgusunun elde edilemediği, B, C, D ve E bölgelerinden ateşli silah bulgularının elde edildiğine dikkat çekildi.

Maktulün vücudundan herhangi bir mermi çekirdeği veya mermi çekirdeğine ait parçaların elde edilmediği kaydedilen raporda, jandarma karakolu içerisinde bulunan askeri personel tarafından mı yoksa karakol dışında başka biri tarafından mı vurulduğunun belirlenmesinin mümkün olmadığı görüşü dile getirildi.

B VE E BÖLGELERİNE İŞARET EDİLDİ

Raporun sonuç bölümünde, B ve E bölgesi olarak belirlenen nizamiye girişi ve 6 numaralı kulübelerin Yıldırım’ın vurulduğu noktayı doğrudan gördüğü, bu kulübelerden sağdan sola, yukardan aşağıya doğru seyirli atışlarla maktulün yaralanmasının mümkün olduğu görüş ve kanaatine varıldığı belirtildi.

MEDENİ YILDIRIM DAVASI:

Lice’de kalekol protestosunda Medeni Yıldırım’ın öldürülmesine ilişkin açılan davanın duruşmasında avukat Reyhan Yalçındağ, cinayetin üzerinden 5 buçuk yıl geçtikten sonra asli delillere ulaşabildiklerini söyledi. 

Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kayacık (Hêzan) köyünde, 28 Haziran 2013’te yapılan kalekol protestosu sırasında askerlerin açtığı ateş sonucu Medeni Yıldırım’ın yaşamını yitirmesine ilişkin asker Adem Çiftçi’nin yargılanması devam ediyor. “Haksız tahrik altında olası kastla öldürme” suçundan 18 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Çiftçi hakkında verilen beraat kararının İstinaf Mahkemesi’nce bozulması ardından yeniden görülen davanın 5'inci duruşması, Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.  

Sanık Çiftçi’nin vareste tutulduğu için katılmadığı duruşmaya, Yıldırım'ın annesi Fahriye Yıldırım, aile bireyleri ve avukatları katıldı. Duruşmayı, HDP Diyarbakır milletvekilleri Saliha Aydeniz ve Musa Farisoğulları da izledi. 

'CEZALANDIRMA İSTİYORDUM'

Lice Asliye Ceza Mahkemesi'ne yazılan müzakereye cevap geldiğini belirten mahkeme heyeti, gelen bilirkişi raporuna sanığın savunmasını gönderdiğini aktardı. Duruşmada söz alan Yıldırım'ın annesi Fahriye Yıldırım, daha önceki taleplerini tekrarlayarak, sanık ile bilirkişi raporunda yer alan ve ateş emri veren iki komutanın cezalandırılmasını istedi. 

'5 BUÇUK YIL SONRA'

Yıldırım ailesinin avukatı Reyhan Yalçındağ ise cinayetin üzerinden 5 buçuk yıl geçtikten sonra ancak asli delillere ulaşabildiklerini söyledi. Yalçındağ, "Yapılan keşif ve bilirkişi raporu elimizde. Bu coğrafyada öldürülen insanlar için nasıl etkisiz bir soruşturmanın yürütüldüğünü bu davada gördük. Hangi delillerin bilinçli bir şekilde toplanmadığı, eksik ve etkisiz bir soruşturma olduğu ortada. Bu anlamda taleplerimiz dikkatte alınmadı. 8 Kasım 2016’da beraat kararı verdiğinizde, olaya ilişkin etkin bir soruşturma yapılmadığına kanaat getirdiniz ve asıl faillerin bulunması için suç duyurusunda bulundunuz. Ama bu soruşturmanın akıbetine ilişkin hala bir sonuç yok. Öldürmede failler kolluk ise soruşturma gizleniyor. Lice karakolu olsun, diğer yerlerde olsun, amir emir vermezse bu gencecik askerler silah kullanmaz" diye konuştu.

'İKİ AYRI NOKTADAN ATEŞ EDİLDİ' 

Sanık olarak Adem Çiftçi’nin yargılandığını belirten Yalçındağ, ancak bilirkişi raporunda Medeni Yıldırım’ın iki ayrı yerden yapılan ateşle yaşamını yitirdiğine dikkat çekti.

'İKİ AMİR KORUNUYOR'

Raporda, nizamiye girişinde ve 6 nolu nöbet kulübesinden ateş edildiğini, ancak orda kimlerin olduğunun belirtilmediğine dikkat çeken Yalçındağ, "Ancak 6 nolu kulübede Adem'in olduğu sabit. Olay yerinde silah kullanan yüzlerce asker var. Şüpheli sıfatıyla kimse dinlenilmedi. Tanık olarak dinlenen onlarca askerin bayanı aynı. Yüzlerce askerin kopyala yapıştır şeklinde beyanları düzenlenmiş. Asıl emri veren iki amir korunuyor. Bu rapor bunu kanıtlıyor. Raporunda ortaya koyduğu gibi, her iki noktayı gören askerken kim olduğu ve iki amirin kim olduğunun tespit edilmesi ile suç duyurusunun akıbetinin sorulmasını talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

'DELİLLER KARARTILDI'

Aile avukatlarından Mehmet Emin Aktar ise rapora dikkat çekerek, raporun 25'inci sayfasında belirlenen silahların biksi ve MG3 olduğunu ve sanığın biksi kullandığının bilindiği, ancak kovanların kulübe içinde bulunmadığını söyledi. Aktar, delilerin karartıldığını dile getirdi. 

'GERÇEK SORUMLU İKİ KOMUTAN'

Olayın gerçek sorumlularının iki komutan olduğuna işaret eden Aktar, bunlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ve suç duyurusunun akıbetinin sorularak dosyaların birleştirilmesi talebinde bulundu. 

'ZOR DAYANIYORUM'

Anne Yıldırım'ın "5 yıl, 8 ay oldu. Faillerin cezalandırılmasını sabırla bekliyorum. Elinizi vicdanınıza koyun” dedi. Mahkeme başkanı ise "Avukatlarınız uğraşıyor, dosyayı biliyor" diyerek anne Yıldırım'ın sözlerini kesti. Bunun üzerine anne Yıldırım, "Ben bilmiyorum. Ben onunla telefonla konuşurken vuruldu. Elinizi vicdanınıza koyun. Her şey ortada zor dayanıyorum" diye cevap verdi.

MAHKEME SUÇ DUYURUSUNUN AKIBETİNİ SORDU

Mahkeme heyeti, İstinaf bozma ilamında belirtilen, 2 Nolu ara kararın yerine getirilmesi için dosyada bulunan ses kaydı, görüntülerin bilirkişi raporu ve keşif zaptı ile ilgili TRT bilirkişisinden rapor aldırmak üzere Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne müzakere yazılmasına karar vererek, belirtilen hususlara ayrıntılı cevap verilmesini ve tek tek ayrıntılı gerekçeli rapor hazırlanmasını istedi.

Mahkeme heyeti, daha önce asıl faillerin bulunması için yapılan suç duyurusunun akıbetinin sorulmasına karar vererek bir sonraki duruşmayı 16 Mayıs’a erteledi.