Diyarbakır'ın en eski yerleşim yeri olan Sur ilçesi, 2015-2016 yılları arasında büyük bir direnişe tanıklık etti. İlçede, resmi olmayan bilgilere göre 2 Aralık öncesi yaklaşık 14 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İlk yasağın 6 Eylül 2015'te ilan edildiği ilçede, 13 Eylül’de bir yasak daha ilan edildi. Bu yasakta da halkın geri adım atmaması üzerine polis geri çekilmek zorunda kaldı. 13 Eylül ile 10 Ekim tarihleri arasında 4 kez yasak ilan edildi ve bu 4 yasak toplam 27 saat sürdü. 10 Ekim 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı ise 4 gün sürdü. 4 gün boyunca ağır silahların kullanıldığı yasakta iki yurttaş katledildi. Yasağın 2'nci gününde fırından ekmek almaya giden 12 yaşındaki Helin Şen katledildi.

Valilik, 2 Aralık 2015 tarihinde 9 gün sürecek olan sokağa çıkma yasağını ilan etti. 2 Aralık tarihinde Sur’un içinde ve dışında direnen halka dönük saldırılarda birçok kişi yaralandı, gözaltına alındı, tutuklandı. 

TARİHİN EN UZUN YASAĞI

Çatışmalar kesintisiz sürerken, 6 Aralık tarihinde Paşa Hamamı ve Özgür Gazeteciler Cemiyeti (ÖGC) ateşe verildi. 7 Aralık’ta tarihi Kurşunlu Camii havadan bombalandı, 9 Aralık’ta tarihi Keldani Kilisesi ateşe verildi. Valilik tarafından 17 saatliğine kaldırılan yasak polis saldırılarının önüne geçmedi. 17 saat sonrasında ise asker ve polis Sur’u tamamen kuşatma altına alarak göç etmek zorunda kalan halkın çıkışına dahi izin vermeyerek yasağı yeniden ilan etti. Vali, ardından 103 gün sürecek olan, tarihin en uzun sokağa çıkma yasağını ilan etti.

103 gün süren yasak ve direnişin ardından Mart 2016’da “operasyonlar bitti” açıklaması yapıldı. Açıklamayla birlikte yasaklı mahallelerde de yıkımlar başladı.

Eylül’de başlayan yasaklar ve çatışma boyunca çok sayıda yurttaş katledildi. Katledilenler arasında çocuklar bulunurken, bunlardan biri de Rozerin Çukur.

'MUTLULUK KAYNAĞIM'

Rozerin, Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Fiskaya Mahallesi'nde 1999 yılında dünyaya gelir. Üç çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olan Rozerin’i anlatan Annesi, “Rozerin'i nasıl anlatacağımı bilmiyorum. O benim mutluluk kaynağımdı. Doğduğu zaman ondan sonra çocuk doğurmak istemiyordum. Çünkü 'Başka çocuğum olursa Rozerin'i bu kadar sevmeyeceğim' diyordum" diyor.

Fotoğraf çekmeye, şiire, edebiyata, resme çokça ilgisi olan Rozerin, boynunda fotoğraf makinesi bulunan fotoğrafı ile hafızalara kazınır.

'SOKAK SOKAK KIZIMI ARIYORUM'

Rozerin, 8 Ocak 2016’da Sur ilçesinde Fatihpaşa Mahallesi'ndeki Süleyman Nazif İlkokulu yakınlarında katledilir. Katledilmekle kalmaz Rozerin, cenazesinin alınmasına da izin verilmez. Rozerin’in cenazesini arayan annesi Fahriye Çukur, 4 Haziran 2016’da kayıp yakınlarının ve İHD’nin gerçekleştirdiği “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” eylemine katıldığında şunları söyler: “5 aydır kızımın cenazesini sokak sokak arıyorum. Yüz metre ötemdeydi ama bulamıyorum onu. Nerede kızım? Kızım 16 yaşındaydı, oturduğu mahallede katlettiler. Bir kemiği bile olsa kızımı istiyorum."

FOTOĞRAF MAKİNESİ İLE DEFNEDİLİR

Bu konuşmadan 2 gün sonra 6 Haziran’da Rozerin Çukur'un cenazesi tespit edilir. 1 Nisan günü kan örneği veren aileye, uzun süreli bekleyişin ardından bugün haber verilir. Savcılık tarafından çağrılan aileye, Rozerin'in cenazesinin Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tutulduğu bildirilir. Rozerin, Dicle ilçesine bağlı Herîdan köyünde son yolculuğuna uğurlanır. Sloganlarla defnedilen Rozerin'in mezarına fotoğraf makinesi ve anı defteri bırakılır.