Her geçen gün sayısı artan ve yeterince “kontrol edilemeyen” yangınlar, akıllara birçok soru işareti getiriyor. Hem iç kamuoyu hem de uluslararası toplum doğal olarak Türkiye’deki “ricalin” yangınlar karşısındaki tutumunu irdelemeye çalışıyor. Acaba bu bir doğal afet mi yoksa neo-liberal taktik mi? “Ayının dışkısından tohum elde etmek” günümüz yönetimleri için adeta bir “düstur” haline gelmişken bu tür afetlerin doğal bir seyir gösterdiğine inanmak zor gözüküyor. Yaklaşık 2 milyon yıl önce Homo Erectus ile başlayan doğayı “metalaştırma” veya “fiyatlandırma” artık son raddesine ulaştı. 

KÜLE DÖNEN YERLERDE KONUT 

İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve iller bazındaki Orman Genel Müdürlüklerinin yangınlar karşısındaki “kayıtsızlığı”, beraberinde büyük şüpheler uyandırıyor. Sıcaklık bu kadar yükselirken, ormanlık alandaki nem oranı 20 derecenin altına düşerken önlem almamak ve sadece seyirci kalmak bir “metalaştırma” adımı izlenimi veriyor. Özellikle otel yapımı ve maden arama için yeni “rant alanları” oluşturulduğu fikri ağır basıyor. Yangınların asıl müsebbibi olarak “Ateşin Çocuklarının” ilan edilmesinin iç ve dış kamuoyunda karşılık bulmadığı aşikâr. 

Rusya’da yayın yapan Tsargrad TV’nin, “Kürtler yakıyor, Ruslar söndürüyor, Türkler gözlemliyor: Bu işte bir yanlışlık var” başlıklı haberinde şu değerlendirmeye yer veriliyor: “Kürtleri bunun için suçlamak acaba doğru olur mu? Aşırı sıcak havadan dolayı İtalya ve Yunanistan da yanıyor. Oraları da mı Kürtler yaktı? Yoksa vicdansız ve açgözlü girişimciler ormanların yakılması için işe yaramaz birilerini mi tuttu ve küle dönen yerlerde konut mu yapacak? Mesela Yunanistan’daki orman yangınlarının temel sebebi ticarî çıkarlardır. Türkiye’deki ahlâkın da bundan pek geri kalır tarafı yok.” 

KEDİLER BİLE AĞLADI!

Rusya’da oldukça geniş bir izleyici kitlesine sahip olan Tsargrad TV, ayrıca yangınlar bağlamında AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yönetiminin işlevselliğini de tahlil ediyor. Mevcut yönetimin Neo-Osmanlıcı bir politika yürüttüğünü ima ediyor ve şöyle bir tespitte bulunuyor: “Türkiye’yi saran orman yangınları tartışmasız şu gerçeği açığa çıkarmıştır. Ankara’da kararlı bir yeni imparatorluk politikası yürütecek ne güç var ne de kaynak. Türkler Erdoğan döneminde Suriye, Irak, Libya, Afganistan, Güney Kafkasya (sadece Karabağ ve Azerbaycan değil aynı zamanda Gürcistan), Orta Asya ve Rusya’nın Türkî bölgelerinde etkin olmaya çalışmışlardır. Birçok ülkeye asker gönderiyorlar, cami inşa ediyorlar, bazı oluşumları finanse ediyorlar, elit kesimlere rüşvet veriyorlar, hatta Türkî NATO’nun varlığı dahi konuşulmaktadır. Fakat bizzat Türkiye’de oldukça zayıf acil servisler var. Yangınlarla mücadele etmesi gereken helikopterlere ve uçaklara kediler bile ağlamıştır.” 

DUHOK’TAN TÜRKİYE’YE 450 TON AĞAÇ 

Doğanın metalaştırılması politikasının birkaç ay önce Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı ve şu askeri operasyonun sürdüğü Duhok’ta da “icra” edildiği herkesin malumu. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından inşa ettirilen yaklaşık 70 kilometrelik yolda çok sayıda ağacın kesildiği biliniyor. Londra merkezli haber sitesi Middle East Eye’nin yaptığı bir araştırmaya göre, bölgede günlük 450 ton ağaç Türkiye’ye götürülüyor. Özellikle ceviz ve ortalama 300-400 yıllık çınar ağaçlarının kaliteli mobilya yapımında kullanıldığı kaydediliyor. Askerî operasyonlar, milliyetçi nutuklar ve militarist salvoların örtüsü kaldırıldığında her zamanki gibi altından “rant” çıkıyor.