Türkiye’de başta iktidar yanlısı medya olmak üzere basın yayın organlarının manşetleri ya da sayfaları, son dönemde ele geçirilen "rekor" düzeyindeki uyuşturucu miktarları ve uyuşturucu satıcılarına yönelik operasyon haberleriyle dolu. Bunlar içerisinde en dikkat çekeni ise 16 Haziran’da Mersin Limanı’nda bir gemide muz kolileri içerisinde gizlenmiş halde 1 ton 150 kilogram kokain yakalanması oldu. 

Ekvador’dan yola çıkan Liberya bandıralı bu gemideki diğer konteynerlerde devam eden aramalarda, önce 150 kilo, sonrasında 463 kilo bulunmasıyla ele geçirilen toplam 1 ton 763  kilogramlık kokain, Türkiye’de bu zamana dek yakalanan en yüksek uyuşturucu miktarı oldu. AKP’li bakanlar da bunu duyurmak için birbirleriyle yarıştı.

Son iki ayda İstanbul, İzmir, Diyarbakır'dan sonra uyuşturucu operasyonların sonuncusu dün Antep’te yapıldı ve 310 şüpheli listesinden çok sayıda kişi gözaltına alındı. Bu operasyonlarda ve ele geçirilen uyuşturucu miktarlarındaki artışa dair dikkat çeken nokta, bunların devlet bağlantılı çete yöneticisi Sedat Peker’in ifşaatlarından sonra gelmesi oldu. Yayımladığı videolarda Türkiye’nin önemli bir konumda bulunduğu uluslararası uyuşturucu trafiğine dair bilgiler veren Peker, ağ içerisinde yer alan kişiler olarak eski başbakanlardan AKP’li Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ı işaret etti. Peker'in bu operasyonlarda yakalanan kokain yerine diş sağlığıyla ilgili maddelerin imha edildiği yönünde verdiği bilgiler de gündeme oturdu. 

Diyarbakır’da 26 Mayıs ve 21 Haziran tarihlerinde “narko-terörizmin finansmanına" yönelik yapıldığı lanse edilen iki operasyona dair çarpıcı bilgilere Mezopotamya Ajansı ulaştı.

100'DEN FAZLA GÖZALTI 

İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince 26 Mayıs'ta yapılan ilk operasyonda, gözaltına alınan 34 kişiden 33'ü tutuklandı. 21 Haziran tarihinde ise 105 kişiye yönelik Diyarbakır merkezli 5 kentte yapılan operasyonda, 73 kişi gözaltına alındı. Her iki operasyon da “örgüt üyeliği” iddiasıyla kısa bir süredir Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Mehmet Şah Bozkuş'un (63) ifadelerine dayandırıldı. Tahliye olacağı 27 Mayıs'ta cezaevi kapısında jandarmalar tarafından yeniden gözaltına alınan Bozkuş, 8 gün sonra savcılğa çıkarıldı. İstihbarat tarafından görevlendirildiğini belirttiği bir avukat eşliğinde ifadesi alınan Bozkuş, 75 bin TL karşılığında tahliye edileceği vaadiyle kandırıldığını ve kendisine bir takım evraklar imzalatıldığını iddia etti.

AVUKATI ŞİKAYET ETTİ 

Mahkeme tarafından tutuklanıp, yeniden cezaevine konulan Bozkuş, okumadan imzaladığı ifadeleriyle kendi iki kızının da tutuklandığını öğrenince, sorgusunda kendisini yanlış yönlendiren avukat A.B. hakkında kayıtlı olduğu Diyarbakır Barosu’na şikayette bulundu. Bozkuş, şikayet dilekçesinde başından geçenleri bir bir anlattı. 

4 buçuk aydır tutuklu olduğu başka bir dosyadan 27 Mayıs tarihinde tahliye olduğunu, aynı gün cezaevinden henüz çıkmadan bu kez "örgüte finans kaynağı" sağladığı iddiasıyla yeniden gözaltına alındığını dile getiren Bozkuş, “Gözaltında geçirdiğim 8 günün 3’üncü gününde iki gün jandarmada, iki gün ise savcılıkta olmak üzere 4 gün tarafıma okunmayan, ne yazdığını bilmediğim tutanaklar için ifadede hazır bulunduruldum. 2021/16104 sayılı soruşturma dosyasında ifademin alınması için İl Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğümde, daha önce hiç görmediğim, kim tarafından gönderildiğini bilmediğim avukat A.B. hazır bulunuyordu. Tanımadığım, bu nedenle de güven duymadığım avukatı görmem üzerine kendi özel vekaletimin bulunduğu avukatımın olduğunu, ifademde onun hazır bulunmasını istediğimi belirttim. Ancak istihbarat personeli ‘bu avukat barodan, çok daha iyi, ifadende o olacak’ deyip, 75 bin  TL para karşılığında da beni tahliye edeceklerinin vaadinde bulundular. Bununla birlikte istihbaratın çağırdığı avukat A.B. ise, ‘her şeyi bana bırak, seni tahliye edeceğim’ dedi” diye belirtti.

YENİDEN TUTUKLANDI

İfadesinin alınması sırasında zaten hazır olduğunu gördüğü, kimin kaç dönüm arsasının olduğu yazılı listeden bu toprakların yerlerinin nerede olduğunun sorulduğunu aktaran Bozkuş, devamında şunları anlattı: “Bilmediğimi söyleyince ‘yalan söyleme, bunlar senin komşuları, topraklarının nerede olduğunu nasıl bilmiyorsun’ dediler. İfadede sorulan diğer soru ise örgüte para verilmesi ile ilgiliydi. Avukat A.B. nedeniyle 2010-2011 yılında örgütün baskı-tehdit ile benden para aldığı şeklinde beyan vermek zorunda kaldım. Sorulan bu iki soru haricinde bana herhangi bir soru sorulmamıştır. 4 buçuk ay cezaevinde tutuklu kalıp, tahliye olduğum gün, cezaevinden çıkmama dahi izin verilmeden, cezaevinde yeniden gözaltına alındım. Hem psikolojik hem de bedenen çok yorulduğum 8 günün sonunda hukuka aykırı işlemlerle yeniden tutuklandım.”

Bozkuş, tutuklandıktan sonra şahsi avukatlarından eşi ve kendi kızları hakkında dahi ifade verdiği ve bu ifadelere dayandırılarak kızları dahil 27 kişinin gözaltına alındığını öğrendiğini söyledi. 

TUTANAK VERİLMEDİ

Bozkuş, “İfademe dayanarak tutuklandığım ve birçok kişinin kızlarım dahil tutuklandığını ‘ifademdem’ tutukladıktan sonra haberdar oluyorum. Ayrıca avukatlarımın ne ifade verdiğimi göremediklerini, istihbarat tarafından ifademe getirilen avukatın vermiş olduğum sözde ifade için beklerken şahit oldum. Kendi özel avukatım ‘vermen gerekiyor, nasıl vermezsin’ diye sorduğunda, avukat A.B. bana bakarak ‘sana söylediğim şeyler sebebiyle avukatına veremiyorum’ dedi. Ben de bana her seferinde söylediği ‘seni tahliye edeceğim’ sözünü düşünerek özel avukatıma ‘tamam, sıkıntı yapmayalım’ dedim. Ben tutuklandıktan sonra dahi avukatlarımın ifadeden  halen haberdar olmadığını öğrendim. Daha sonra sözde ifademi almak için avukat A.B.’nin yanına giden kızama, avukat ifadeyi veremeyeceğini, bunun yasak olduğunu, ancak para verirlerse ifadeyi alabileceklerini, ifadeyi vermek için öncesinde komutandan izin alması gerektiğini söylemiştir” dedi.

Hakkında hazırlanan sözde ifadede, bahsettiği sorular dışında kendisine başkaca soru sorulmadığını belirten Bozkuş, okunmadan imzalatılan ifade tutanağında yer alan diğer hususlar hakkında bilgi sahibi olmadığını kaydetti.

Bozkuş, hukuka aykırı tüm bu sebeplerle daha önce hiç görmediği, tanımadığı, dosyasından nasıl haberdar olduğunu bilmediği ve bu nedenle istihbarat tarafından gönderildiğini düşündüğü avukat A.B. hakkında ve bağlantılı olduğu kişilerden davacı oldu.

MA / Ömer Çelik