HDP’nin tutuklu Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile cezaevinde görüştükleri için "Örgüt üyeliği" ve "Örgüt propagandası" yaptıkları iddiasıyla haklarında dava açılan avukat Levent Pişkin ve avukat Cahit Kırkazak ile 10 kişinin yargılandığı davanın beşinci duruşması Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada Kırkazak savunmasına devam edildi.

HDP’ye yönelik baskılara dikkat çeken Kırkazak, dosyanın ‘üfürme bir dosya’ olduğunu söyledi. Açıklamaya katıldıkları yönündeki suçlamaya ilişkin konuşan Kırkazak, “Örgüt üyeliği bunun neresinde var” diye sordu. 2013’teki çözüm sürecini anlatan Kırkazak, “Arkamda bir pankartın olduğu ve Öcalan’ın resminin olduğu belirtiliyor. O resmi kim yayınladı Adalet Bakanlığı’nın eliyle Kamu Güvenliği Müsteşarlığı eliyle, topluma servis edildi. Niye topluma servis edildi biliyor musunuz? Bizim kitlemizin ve Türkiye toplumunun hepsinin çözüm sürecine inanması ve bunun etrafında kenetlenmesi için bizim partimizden de talepleri oldu. ‘Kitlenizi ikna edin’ diye. Bak bu 27 Kasım atfı diye söylenen budur. Yalan böyle bir şeydir. Yani bir meslek ahlaki olur. Fezleke dörde 27 Kasım diyor. Devlet kendisi yayınladı. Benim sadece orada bulunmam konuşma yapmam ve bunun benim arkamda bulunuyor olması kabahat. Kabahati de bırakın örgüt üyeliğine ilişkin bir kabahat ve hatta dağa eleman kazandırmaya kadar ilişkin bir kabahat” dedi.

‘SAHTEKARLIK DEĞİL DE NEDİR’

10 Ekim katliamı için Bursa Demokratik Güç Birliği ile ortak bir etkinlik yaptıklarını ifade eden Kırkazak, bunun fezlekeye 9 Ekim Komplosu olarak geçtiğini söyleyerek, “Biz 10 Ekim için çalışma yapıyorduk. Sayın heyet iddianamede 9 Ekim Öcalan'ın Suriye'den çıkarılış yıl dönümü protestosu diyor. Yani bu yalan değilse, iftira değilse, bu komplo değilse, bu sahtekarlık değilse nedir. Yani dosyada ben başta söyledim üfürme diye” diye belirti.

‘ÖZERKLİĞİ ANAYASA MAHKEMESİ ONAYLADI’

Özerklik ile ilgili suçlamaya ilişkin ise Kırkazak, “Bir anayasası vardır. Bizim partimizin anayasası da partimizin programı ve tüzüğüdür. Partimizin programını demokrasi kazanımlarının mücadelesi başlıklı beşinci paragrafında özerkliğe ilişkin şunu diyor; ‘Partimiz halkların ihtiyaç duyduğu özerklik modelleri ile kendi kendilerini yönetmelerini kendileri sağlayacak. Demokratik yönetim biçimlerinin geliştirilmesi yaşanılması için mücadele eder.’ Ya ben zaten demokratik özerkliğin gerçekleştirilmesi için önüme koymuşum. Bunun için parti kurmuşum. Ben parti kurarken İçişleri bakanlığına programımı ve iç tüzüğümü verirken diyorum ki ben demokratik özerkliğin gerçekleşmesi için mücadele edeceğim. Diyorum ve benim parti programım Yargıtay ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayından Anayasa Mahkemesinin onayından geçiyor. Peki bu programa karşı açılmış bir Anayasa Mahkeme davası veya kararı var mı?” dedi.

‘DER SPİGEL DERGİSİ TERÖR ÖRGÜTÜ GÜDÜMLÜ’

HDP’nin tutuklu eski Eş Genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın bir mesajını Almanya’da faaliyet gösteren Der Spigel dergisine götürdükleri için de bir suçlamanın olduğunu ifade eden Kırkazak, “Der Spigel dergisi ülke aleyhine yayınlar yapıyormuş. Almanya'da faaliyet gösteren Der Spigel dergisinin hangi terör örgütü güdümünde olduğu ve hangi örgüt/örgütlerin yayın organı olup olmadığının, Türkiye'de yasaklı olup olmadığının Basın Suçları Soruşturma Bürosundan sorulmasını istiyoruz” diye savunma yaptı.

Avukatlar aşağıdaki delillerin toplanmasını talep eti:

“* Soruşturmanın başlangıcı olarak gösterilen ve iddianamenin giriş cümlesini oluşturan ‘PKK/KCK terör örgütünün ilimizdeki faaliyetlerinin tespit ve deşifre edilmesine yönelik istihbarat Şube Müdürlüğü ile koordineli sürdürülen çalışmaların’ somut olarak neler olduğunun, müvekkilimiz ile ilgisinin ne olduğunun, açılan davaya dayanak bilgilerin savcılık makamınca somutlaştırılarak açıklattırılmasını,

* Müvekkile yönelik tüm isnatlar ‘www.firatnews.com’ isimli site üzerinden talimat aldığı yönünde olduğu halde, müvekkilin bu siteden talimatı nasıl aldığı yönünde dosyada somut hiçbir bilgi yer almamaktadır. Müvekkilin söz konusu siteden talimatı nasıl aldığının, isnat makamınca açıklanması amacıyla fezlekeyi hazırlayan kolluk biriminden ve iddianameyi düzenleyen savcılık makamından sorulmasını,

* Fezlekede, ‘10 Ekim Ankara Garı Terör saldırısını’ protesto etmek için yapılacağı değerIendirilen eylemin ‘9 Ekim Komplosunu’ protesto olarak gösteren ve yargı makamlarını, müvekkilin telefon dinlemesindeki açık beyanlarına rağmen kasıtlı olarak çarpıtan fezlekeyi hazırlayan kolluk kuvvetlerinin (sicil bilgileri fezlekede mevcuttur) mahkeme huzurunda dinlenmesini,

* Almanya'da faaliyet gösteren Der Spigel dergisinin hangi terör örgütü güdümünde olduğu ve hangi örgüt/örgütlerin yayın organı olup olmadığının, Türkiye'de yasaklı olup olmadığının Basın Suçları Soruşturma Bürosundan sorulmasını,

* Fezlekede yer alan ve cezaevinde çekildiği anlaşılan Abdullah Öcalan'a ait görüntülerin cezaevinden dışarıya nasıl çıkartıldığının Adalet Bakanlığı ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığından ayrı ayrı sorulmasını.”

Mahkeme heyeti ilk talebi kabul ederken, diğer talepleri ret ederek, bir sonraki duruşmayı 5 Mart 2019’a erteledi.

NE OLMUŞTU?

Bursa'da, 7 Kasım 2016 ile 14 Kasım 2016'da yapılan operasyonlarda gözaltına alınan 12 kişi hakkında hazırlanan iddianame, Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. Aralarında HDP Bursa il ve ilçe yöneticileri ile avukatların yargılandığı davanın ilk duruşması 18 Mayıs’ta görülmüş ve ilk duruşmada tutuklu olan 5 kişi serbest bırakılmıştı. 12 kişi hakkında "Örgüt üyeliği" ve "Örgüt propagandası" yaptıkları suçlamasıyla hazırlanan iddianamede yer alan polis fezlekesinin 317. sayfasının son paragrafında, "30.10.2016 tarihinde yeni hdp yıldırım ilçede kahvaltı etkinliği yapıldı. Bununla ilgili davetiye sattılar. Ceylan ile birlikte organize ettiler. Kja bursa sayfasından foto paylaşımı var davetiye fotosu var. 10 tl ye sattılar. Örgüte yardım dicez. Ceylan ve Mediha kendi facesinde de paylaştı ortak bir tespit yapacaz ikisine de ekleyecez. İkisininde davetiye satışı ile ilgili görüşmeleri var önemli. Terör finansmanı filan üfleriz gazi abi tabiri ile..." ifadeleri unutulmuştu.

İddianamede yer alan “üfürükten fezlekeyi” hazırlayan polisler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına da karar verilmişti.