İdlib gerilimi, Rusya destekli Suriye rejiminin Türkiye’nin gözlem noktalarını vurmasıyla 7’si asker 8 kişini ölümüyle tırmandı. Yaşanan bu gelişme sonrası AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, saldırılara karşı “gerekenleri yapıyoruz” açıklaması yaparken, Rusya’nın Türkiye’nin üs kurmaya çalıştığı Taftanaz Askeri Havaalanı’nı bombalaması sonucu 5 asker daha yaşamını yitirdi. Ortadoğu uzmanı Bereket Kar, İdlib’te yaşanan gelişmeleri, İran’ın, Türkiye ve Suriye arasında arabulucu olma çağrısını değerlendirdi.

Kar, İdlib’in bölgenin temel gündemi olduğuna işaret ederek, meselesinin Suriye ve Türkiye açısından ciddi bir dönüm noktası olduğunun altını çizdi. İdlib’in, Türkiye ve diğer bölgesel güçler açısından bir savunma hattı olması nedeniyle önem taşıdığını söyleyen Kar, Rusya’nın İdlib planına dair şunları söyledi: “Rusya’nın, Suriye’nin dört bir yanından silahlı güçleri taşıyarak, İdlib’e yığmasının arkasındaki plan, bu güçleri Türkiye’ye itmek ya da burada yok etmek. Bu plan 2015 yılında başlayan bir süreç aslında. Türkiye de, Rusya tarafından önerilen ve Astana süreciyle başlayan Soçi ile devam eden anlaşmalara ‘evet’ dedi. Ama Türkiye kendisinden istenilen silahlı güçlerin bölgeden uzaklaştırılması gibi görevleri yerine getirmedi. Suriye ve Arap dünyasındaki genel algı, ‘Suriye’nin yıkılışının esas müsebbibi Türkiye’dir’ şeklinde. Aşırı İslamcı güçlere, başta lojistik olmak üzere sunduğu desteklerin olduğu biliniyor.”

TÜRKİYE ÇIKMAZDA

Gelinen noktada Türkiye’nin askeri kayıplar verdiğini ve bu yönlü saldırılarla karşı karşıya olduğunu belirten Kar, İdlib’te ciddi bir çıkmazda olduğunu söyledi. Kar, İdlib’te şuanda Türkiye’nin 5 gözlem noktasının Suriye güçleri tarafından kuşatıldığını belirterek, “Aslında Türkiye basınına bakıldığında, İdlib’in Türkiye’nin bir ili ve Esat güçleri buraya saldırdığı sanılıyor. Sanki Türkiye’nin cevap verme hali doğmuş şeklinde bir kampanya yürütüyorlar” diye konuştu. 

Türkiye’nin Suriye’de barışçıl çözüme dair bir açıklamasının olmadığını dile getiren Kar, “Türkiye 3 gündür, bin 300 kadar askeri ve zırhlı araç, takviye birlikleri ile 5 bine yakın komando ve özel birliklerini İdlib’e takviye ediyor. Ne yapmak için gittiler? Birincisi bunun bir caydırıcılık görevi ve amacıyla yapıldığı söylenebilir, ikincisi Suriye kuvvetleri ile karşı karşıya çatışmak için gittiği söylenebilir, üçüncüsü kendi gözlem noktalarını korumak için gittiği söylenebilir -ki bu Suriye kuvvetleri ile bir çatışmayı beraberinde getirir- dördüncüsü ise Türkiye silahlı güçlerin aileleriyle birlikte 1 milyona yakın insanın sıkışması durumunda Türkiye’ye gireceğini varsayarak, bu durumu engellemek için yapmış olduğu söylenebilir. Eğer böyle ise bunun engellenmesi bu şekilde olmaz” diye belirtti.

TÜRKİYE ÇATIŞMA RİSKİ ALMAZ

Kar, olası bir Türkiye-Suriye çatışması beklemediğini belirterek, nedenlerini ise şöyle açıkladı: “Türkiye, orada sadece Suriye kuvvetlerinin olmadığını iyi biliyor. Hizbullah ve İran güçlerinin, alanda Suriye’nin yanında savaştığını ve Rusya’nın hava sahasına egemen olduğu ve sürekli saldırılar yaptığını iyi biliyor. Türkiye ve Suriye kuvvetlerinin karşı karşıya gelmesi demek, Türkiye’nin İran’a, Hizbullah’a, Suriye kuvvetlerine ve Rusya’ya karşı savaşması demektir. Böyle bir savaş, bütün bölgeye yayılacak ve yeniden saflaşmayı dizayn edecek bir savaş anlamına geliyor. ABD bu durumu, Suriye’de petrol bölgelerinde kendi varlığını sürdürmek için kışkırtıyor. Ama Türkiye’nin böyle bir risk alacağını düşünmüyorum.”

TEK ÇIKIŞ MASAYA OTURMAK

Türkiye’nin her yönüyle bir kuşatma halinde olduğuna vurgu yapan Kar, çıkış noktası olarak Suriye yönetimiyle masaya oturmak olduğunu belirtti. Kar, Türkiye’nin Suriye’de manevra alanının kalmadığına dikkat çekerek, “Zaten Türkiye’nin İdlib’te ısrar nedeni ve bu kadar güç yığma sebebi de bu masaya oturmak istemesi ve müzakerelerde elini güçlendirmek istemesidir. Türkiye yaşanan gelişmelerden sonra her ne kadar çatışma yönünde açıklamalar yapsa da, çatışma yerine yığınak yaptı. Ay sonuna kadar bir mühlet verilmesi, aslında Türkiye’nin yeni bir arayış içinde olduğunun göstergesidir. Moskova’dan Ankara’ya gelen heyet, iki gün önce görüşmeler yaptı fakat Rusya ikna olmadı. Tam görüşmeler sırasında M4, M5 karayolu ele geçirildi. Bu yolların ele geçirilmesi, Türkiye açısından çok ciddi stratejik bir anlam taşıyor. Bu bölgeler aynı zamanda Türkiye’nin bir pazarı halindedir. Çıkış noktası olacak mı? Tek bir yolu var; Türkiye, Rusya, Suriye ve İran yönetimini artık tanıyarak, bunlarla bir anlaşmaya varmak durumundadır” önerisinde bulundu.

İRAN’IN ÇAĞRISI 

Kar, İran’ın, Suriye ve Türkiye arasında arabulucu olma çağrısına Türkiye’nin olumlu bakacağı görüşünde. Türkiye’nin çağrıya henüz olumlu ya da olumsuz bir karşılık vermediğini söyleyen Kar, “İran’ın çağrısı, arkasında Rusya’nın durduğu bir proje olarak Türkiye’ye dayatılacak. Türkiye’nin de bundan bir çıkarı vardır. En azından böyle bir oturma halinde, bu göç meselesi engellenebilir. Türkiye en azından Suriye topraklarında bir yol bulur. İkinci bir mesele silahlı güçler. Bu silahlı güçler Suriyeli değil ve bunlar nereye gidecek? Türkiye’nin bunları alması mümkün değil. Onları resmen meşru olarak kendi topraklarına alması, Türkiye vatandaşlarının çok ciddi tepkisine neden olacaktır. Türkiye’nin İran çağrısına olumlu cevap vereceğini ve zaman isteyerek bu konuları konuşacağını düşünüyorum. Türkiye öyle bir noktaya gelecek ki; bu güçlerin askeri olarak ortadan kaldırılmasına rıza göstermek zorunda kalacaktır. İran artık bu işe seyirci kalmayacaktır” dedi.

MA / Diren Yurtsever