Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu olan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin sonlandırılması için Adalet Bakanlığı’na dilekçe yazdı. 23 Mart’ta gönderilen dilekçede, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün 16 Mayıs 2019 tarihinde Öcalan ile yapılan görüşmeye ilişkin herhangi bir yasal engelin bulunmadığı açıklaması hatırlatıldı. 

Tuncel, dilekçesinde Kürt Sorunu’nda çözümsüzlük siyasetinin siyasi, ekonomik ve toplumsal krize neden olduğuna dikkati çekerek, çözümün adresinin de İmralı olduğunu vurguladı. Tuncel, sosyal medya hesabından Öcalan’ın yaşamına yönelik açıklamaların kamuoyunda tedirginliğine neden olduğunu ve biran önce Öcalan’ın avukatları ve ailesi ile görüştürülmesi gerektiğini belirtti. 

Tuncel tarafından Adalet Bakanlığı’na gönderilen dilekçe şöyle: 

“Temel insan hak ve özgürlükleri, anayasal ve yasal haklar tüm yurttaşlar için eşit uygulanması gerekir. Kişiye özel hukuk olmaz, olmamalıdır. Ancak İmralı odasında 21 yıldır özel hukuk uygulanmaktadır. Sayın Abdullah Öcalan 21 yıldır İmralı Ada Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda ağırlaştırılmış tecrit ve mutlak izolasyon koşullarında tutulmaktadır. 21 yıldır İmralı’da özel bir hukuk sistemi uygulanmakta, devlet anayasa ve yasaların gereğini yapmamaktadır. İmralı cezaevindeki uygulamalar sistematik bir işkenceye dönüşmüştür. Bu işkence sistemi her geçen gün yeni gerekçelerle ağırlaştırılarak, sürdürülmektedir. Sayın Öcalan ve aynı koşullarda tutulan Ömer Hayri Konur, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş aileleri ve avukatları ile görüştürülmüyor, iletişim haklarını kullanamıyorlar. 

SİZİN SORUMLULUĞUNUZ

Hükümetiniz tarafından tecrit ve izolasyonun sürdürüldüğü süreçte İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) Türkiye’deki çeşitli cezaevlerinde incelemede bulunmuştur. Bu kapsamda İmralı Ada Cezaevi’ne de gidilmiştir ve CPT açıkladığı raporunda, çok net olarak İmralı adasında ‘özel hukuk’ rejiminin devrede olduğu, tecridin işkence olduğu ve Türkiye’nin bu politikalara son vermesi gerektiğini hükümetinize bildirmiştir. Ancak hükümetiniz bu konuda adım atması, İmralı işkence düzenine son vermesi gerekirken, işkence ve izolasyonu derinleştirmiş, aile ve avukat görüşleri başta olmak üzere Sayın Öcalan ve arkadaşlarının yasal, anayasal haklarının kullanılması siyasi bir kararla bakanlığınızın denetiminde askıya almıştır. 

AVUKATLARIYLA GÖRÜŞTÜRÜLSÜN 

Üstelik tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 virüsü nedeniyle ilan edilen pandemi sürecinde Sayın Öcalan ve arkadaşlarının sağlığı konusunda ne ailesi ne avukatları ne de kamuoyu hiçbir haber alamamaktadır. Bu konuda Sayın Öcalan’ın ailesi ve Kürt halkı büyük bir kaygı yaşarken, sosyal medya hesaplarından Sayın Öcalan’ın yaşamına dair iddialar ortaya atıldı. Bu konuda ailesini ve kamuoyunu tatmin edecek bir açıklamada yapılmamıştır. Sayın Öcalan ve arkadaşlarının sağlığı ve güvenliği hükümetiniz, bakanlığınızın sorumluluğundadır. Ve bu konuda kamuoyunda ciddi şüphe oluşmuştur. Bu şüpheleri gidermekte yine bakanlığınızın ve hükümetinizin yükümlüğündedir. Bu nedenle Sayın Öcalan’ın derhal ailesi ve avukatları ile görüştürülmesi gerekir. 

MERKEZ İMRALI

İmralı işkence sistemi Türkiye’de Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü, toplumsal barışın önündeki en temel engeldir. Sayın Öcalan şahsında tecrit edilen Türkiye’nin barışı, halkların bir arada yaşama iradesidir. Hükümetinizin Kürt karşıtı, çözümsüzlük siyasetinin merkezi İmralı’dır. Bu politikanın Türkiye’yi getirdiği nokta siyasi, toplumsal ve ekonomik krizdir. Çözümsüzlük siyaseti, tecrit ve izolasyon politikası devam ettikçe, Kürt halkının iradesi yok sayıldıkça bu kriz daha da derinleşmeye devam edecektir. Türkiye’de demokrasinin, özgürlüklerin, adaletin ve barışın yeniden inşa edilmesi, hükümetinizin Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü için diyalog ve müzakerelere yeniden başlamasına, tecrit ve izolasyon politikasına son vermesine bağlıdır. Hükümet tüm çağrılara kulak tıkamaktadır. Bakanlığınızın bu çağrılara kulak vermesi ve biran önce Sayın  Öcalan ve arkadaşlarının aile, avukat görüşü, iletişim hakları başta olmak üzere tüm yasal ve anayasal haklarının önündeki engelleri kaldırması gerekir. 

AÇLIK GREVLERİ

Tecrit politikalarının son bulması, Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü için Hakkari Milletvekili Sayın Leyla Güven’in öncülüğünde 2018 Kasım’ında başlayan ve 200 gün süren süresiz dönüşümsüz açlık grevine binlerce insan katılmıştı. Bu süreçte Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül İmralı’da Sayın Öcalan ve arkadaşlarının görüşmesi önünde herhangi bir yasal engelin bulunmadığı açıklamasını yapmış, akabinde Sayın Öcalan’ın kardeşi ve avukatları ile görüşme gerçekleşmiş ve bunun üzerine açlık grevleri sonlandırılmıştı. Ancak bu süreç uzun sürmedi. Hükümetiniz keyfi uygulamalarla Sayın Öcalan ve arkadaşlarının yasal ve anayasal haklarını kullanması ‘disiplin soruşturmaları’ bahanesiyle gasp edilmiştir. Bu nedenle cezaevlerinde açlık grevleri yeniden başlamıştır. 

AÇLIK GREVİ DE DEVAM EDECEK

Sayın Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması, Türkiye’nin Kürt karşıtı çözümsüzlük politikasına, işgal politikalarına son vermesi, Kürt halkına, kadınlara, demokratik muhalefete yönelik gözaltı, tutuklama, baskı politikalarına son vermesi ve pandemi sürecinde cezaevinde askıya alınan hakların uygulanması talepleriyle Kasım ayının sonunda başlayan, benimde dahil olduğum süresiz dönüşümlü açlık grevi, tecrit ve izolasyon politikanız değişmediği sürece devam edecektir.”