İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremin ardından Bayraklı ve Seferihisar'da incelemelerde bulunan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, sahadan edinilen bilgilerle hazırlanan ön inceleme raporunu açıkladı. Alsancak'ta bulunan Mimarlık Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısına TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve Yönetim Kurulu Üyeleri de katıldı. 

Raporu, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu adına İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Eylem Ulutaş paylaştı.

KORAMAZ: CAN KAYIPLARINI ÖNLEYEBİLİRİZ

Raporun açıklanması öncesinde konuşan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Türkiye’nin deprem tehdidi altında yaşadığını, ancak buna rağmen hazırlıklı olmadığını ifade etti.

 “İçinde bulunduğumuz yapıların depreme uygun olup olmadığını bilmiyoruz” diyen Koramaz, “Depremin yol açtığı hasarı, zararı en aza indirmenin yolu bilimsel teknik gerekliliklerin tüm kriterleri yerine getirmekle mümkün. Deprem bir doğa olayı. Bu doğa olayını engelleyemeyiz ama gerekli önemleri alırsak vereceği zararı ve yaratacağı can kayıplarını en aza indirebiliriz” ifadelerini kullandı. 

'KAMUSAL DENETİM ÖNEMLİ'

Kamusal denetimin önemine vurgu yapan Koramaz, “Deprem ve afetlere hazırlık kararlı bir şekilde uygulanacak bir devlet politikasını zorunlu kılmaktadır. Ranttan ziyade insani gereksinimleri, yaşam hakkını ön planda tutacak bir deprem politikasını siyasi iktidarlar kararlılıkla yerine getirmek zorundadır” diye konuştu.

TMMOB HASAR TESPİT HARİTASI OLUŞTURULDU

Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı İlker Karahan ise, TMMOB İzmir İKK olarak web siteleri (http://umap.openstreetmap.fr/tr/map/tmmob-izmir-ikk-deprem-sonras-yklan-binalar-harita_517134#16/38.4590/27.1863) üzerinden hazırladıkları harita ile binaların hasar tespitine katkı sunacaklarını söyledi. 

Karahan, bu çalışmalarına dair şu bilgileri verdi: “Web site üzerinden vatandaşlarımız irtibat numaralarını girip kendi evlerinin konumlarını girecekler. Eğer konumları giremezlerse araçlardan adreslerini yazdıkları takdirde biz bu konumları gireceğiz. Ayrıca internet kullanamayan arkadaşlar telefon ve e posta ile bize ulaşabilecekler. Biz buraya işleyeceğiz oraya kendi binalarının fotoğraflarını koyacaklar. Kendi binalarının fotoğraflarını koyduklarında biz bir ekiple kontrol gerçekleştireceğiz. Gerekli gördüğümüz evlere ekip gönderip onların daveti üzerine çalışma yürüteceğiz.”

RAPOR İLK 24 SAATLİK GÖZLEMLERDEN OLUŞTU

Onun ardından İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Eylem Ulutaş konuştu. Raporlarının iki bölgede yapılan ilk 24 saatlik gözlem ve mülakatlara dayandığını ve önümüzdeki sürecin planlanmasına ışık tutması amacıyla hazırlandığını söyleyen Ulutaş, "Kandilli Rasathanesi verilerine göre moment büyüklüğü 6.9 olan bir deprem meydana gelmiştir. Deprem merkez üssüne en yakın yerleşim Seferihisardır" dedi. 

Seferihisar ilçesinin kıyı kesiminde deprem nedeniyle tsunami oluştuğu bilgisi de raporda yer aldı. Sığacık bölgesindeki taşkın nedeniyle bir kişinin yaşamını yitirdiği  ve ciddi maddi hasar oluştuğunu söyleyen Ulutaş, ilin tüm merkez ilçelerinde çeşitli bina hasarlarının tespit edildiğini kaydetti.

RUHSATLARI 1999 ÖNCESİNE AİT 

Depremin Bayraklı ilçesinde yoğunlaştığını vurgulayan Ulutaş, "Yapılan saha gözlemlerinde, yıkıma uğrayan ve ağır hasar alan binaların genellikle 8 kat mertebesinde olduğu gözlenmiştir. Değerlendirilen bölgedeki kısmi ve tamamen yıkılan binaların sayısı 12’dir. Bu 12 binanın tamamının ruhsat tarihinin 1999 öncesi olduğu tespit edilmiştir. Yapılan mülakatlarda yapılardan önemli bir kısmının kooperatif olarak yapılan ve yapımı uzun yıllar süren binalar olduğu bilgisi alınmış, ruhsat bilgilerinde de yapı ruhsatı ve yapı kullanma tarihleri arasındaki uzun süre dikkat çekmiştir. Yine yapılan bir mülakatta, kısmi yıkıma uğrayan bir binanın sakini, 2005 yılında meydana gelen Seferihisar depreminde yapıda hasar oluştuğu ve yüzeysel tamirat yapıldığı bilgisi alınmış olup konuyla ilgili herhangi bir resmi kayıt yoktur. Bunun yanında yıkılan yapıların bir çoğunun zemin katlarının dükkan ya da otopark amaçlı olarak kullanılan alanlar olduğu gözlenmiştir" diye konuştu. 

SANDVİÇ TİPİ GÖÇME

Yıkılan binaların göçme tiplerine ilişkin bilgileri paylaşan Ulutaş, "Sandviç Tipi Göçmeler" gözlemlediklerini söyledi. 

Ulutaş, "Yıkılan binaların 5 tanesinin sandviç tipi, döşemelerin birbiri üzerine oturmasıyla oluştuğu görülmüştür. Bu tip bir göçmede, göçme nedeni malzeme eksikliği/uygunsuzluğu, güçlü kolon zayıf kiriş prensibinin uygulanmaması, yetersiz eleman dayanımı, yumuşak kat veya uygulama hatası gibi nedenlerin bir veya birkaçının göçme nedeni olması mümkündür. Detaylı incelemeler bu aşamada mümkün olmadığından kesin bir neden belirtmek mümkün değildir" ifadelerini kullandı.

KOLON KİRİŞ BAĞLANTILARI KOPMUŞ

Yıkıma uğrayan yapıların bir çoğunun zemin katları dükkan ve otoparklardan oluştuğunu da belirten Ulutaş, "Zemin katlarda yatay rijitliğin üst katlara göre zayıf olmasının sonucu olarak yumuşak kat temelli göçme mekanizmaları oluşmuştur. Alt katlarda kolon kiriş bağlantılarının koptuğu görülmektedir. Bina sakinleriyle yapılan bazı mülakatlarda dükkanlarda yapısal sisteme müdahale edildiği söylense de konuyu destekleyecek kesin bir bilgi mevcut değildir" dedi. 

Ulutaş, ayrıca yıkıma uğrayan binaların bir tanesinde de kenar düşey taşıyıcı eleman veya elemanlarda zayıflık, yanlış tasarım veya üretimin sonucu bir göçme görüldüğünü aktardı. 

'BENZER BİR DEPREM DAHA BÜYÜK ZARAR VEREBİLİR'

Bölgede ağır hasar alan birçok yapı bulunduğunu gözlemlediklerini sözlerine ekleyen Ulutaş, şöyle devam etti: "Kolonlarda kabuk atması ve donatı eğrilmesi sıkça görülmüştür.  Sıkça görülen bir diğer hasar ise kolon kiriş birleşimlerinde çatlak ve mafsal oluşumlarıdır. Bazı binalarda, düzgün oturma gözlenmiştir. Oturmalar 5-10 cm olarak ölçülmüştür. Depremin merkezi bu alanlara uzak olsa da, İzmir özelinde asıl yıkıcılığı sağlayan zemin davranışının yapıya etkisi olarak görülmektedir. Gerekli önlemlerin alınmaması veya durumun anlaşılamaması ile Şehir merkezi içerisinde kendisini gösteren Tuzla ve İzmir faylarında oluşacak benzer veya daha büyük bir deprem, bu bölgeye bu kapsamda daha büyük zararlar verebilecektir."

KAMUSAL DENETİM 

Güvenli yapı tasarımında zemin parametrelerinin önemi yadsınamayacağını vurgulayan Ulutaş, Bayraklı ilçesinin bazı mahallelerinde büyük oranda kalın alüvyon tabakaları üzerinde yer aldığını söyledi. Parsel bazında düzgün etüdler dışında spesifik davranışın etkisi yerel olarak mutlaka incelenmesi ve yapı etkileşimi baştan sorgulanması gerektiğini söyleyen Ulutaş, zemin etüdlerinde tüm aşamaların kamusal denetimi yapılması yönünde uyarıda bulundu. 

Ulutaş, sahadaki ilk incelemeleri doğrultusunda raporda yer verdikleri tavsiyelerine de paylaştı. Ulutaş, "Bölgede yapılan gözlemlerde, birçok binada ağır hasar olduğu, bir kısmında ise hasarların taşıyıcı olmayan elemanlarda olduğu fakat yapısal elemanların sorunlu olmadığı görülmüştür. Fakat vatandaşların mağduriyetlerinin en aza indirilmesi için detaylı hasar tespit çalışmalarına başlanmalıdır" diye belirtti.

'İMAR AFLARI YASAKLANSIN'

Denetimsiz ve kaçak yapılaşmaya derhal son verilmesi ve İmar aflarının yasaklanması yönünde uyarıda bulunan Ulutaş, "İmar barışı adı altında ruhsatlandırılan tüm ruhsatlar iptal edilmelidir. Mevcut yapı denetim sistemi, zeminle ilgili mühendislik çalışmalarının arazi denetimlerini kapsamalıdır. 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla uygulamaya konulan 'Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı' geciktirilmeden uygulamaya konulmalıdır. Başta Hastaneler, Okullar ve Kamu binaları olmak üzere kentimizdeki tüm kaçak, imara aykırı ve deprem riski içeren yapıları tespit etmek için il genelinde bir envanter çalışması yapılmalıdır. İzmir Deprem Master Planı yenilenmelidir. Tüm paydaşlarla birlikte il genelinde öncelikli risk grubunda yer alan yapıları belirleyerek, bu yapıların güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması sağlanmalıdır. Yapı tasarım, üretim ve denetim süreçlerinde TMMOB’a bağlı meslek odalarını devre dışı bırakan uygulamalara son verilmelidir. Odaların mesleki denetim faaliyetleri üzerine konulan engeller kaldırılmalı, Yerel Yönetimler bu konuda üzerlerine düşenleri eksiksiz yerine getirmelidir" dedi.