AKP ve MHP'nin İnfaz Kanunu’nda değişiklik öngören “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” önceki gün Meclis Adalet Komisyonu'ndan geçti. 90 bin kişiye tahliye yolu açması beklenilen düzenlemede siyasi tutukluların kapsam dışı bırakılması tepkiyle karşılandı. 

YETKİLERİN İNFAZ HAKİMLİKLERİNE GEÇMESİ

Düzenlemeyi değerlendiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, düzenlemeyle birçok yetkinin infaz hakimliklerine verileceğine işaret etti. Zaman aşımı konusunda ve başka konularda yargılamayı yapan mahkemeye ait olan yetkilerin de infaz hakimliklerine geçecek olmasının beraberinde soru işaretlerini doğuracağını belirten Tanrıkulu, “İnfaza ilişkin olmayan dava dosyasındaki konularda, yetki şüphelinin veya sanığın yargılandığı mahkemede olması lazım. Bu ve bunun gibi yetkilerin de infaz hakimliğine verilecek olması ileride başka sorunlar yaratacağı konusunda bende endişe var” diye konuştu. 

MUHALİF YAYINLARA GETİRİLEN YASAK

Cezaevlerindeki kitap, gazete, dergi yasaklarına da değinen Tanrıkulu, şimdiye kadar fiilen uygulanan durumun düzenlemeyle yasal hale getirilmeye çalışıldığına vurgu yaptı. Düzenlemeyle meşru olmayan bir yasağın meşrulaştırılmaya çalışıldığını ifade eden Tanrıkulu, “Bu kabul edilemez bir durum. Çünkü Basın İlan Kurumu’ndan ilan alıp almama ülküsü tutuklu ve hükümlülerin medyaya ve habere ulaşma hakları engellememesi gerekir. Bu nedenle bu maddede kabul edilemez” dedi.

‘TOPLUM VİCDANINI TATMİN ETMEYECEK’

Komisyondan geçen yasanın ihtiyaçları karşılamadığını belirten Tanrıkulu, şöyle devam etti: “Türkiye’de mevzuatta terör suçları ile siyasal suçlar konusunda bir ayrım yok. Dolayısıyla her siyasi muhalif veya hükümetin çizdiği sınırlar içerisinde siyaset yapmayanlar yargılanmakta ve mahkum edilmektedirler. Yargılanmaları halen devam etmektedirler. Mevzuat karşısında bunlarda terör suçlusu olarak tanımlanmaktadırlar. Şu anda komisyondan geçen düzenlemede çoğunluğu şiddete karışmamış, terör eylemine karışmamış, darbe girişimine fiilen katılmamış birçok insan sonuç itibariyle siyasal suç kategorisinde değerlendirilmesi gerekirken, terör suçları kapsamında değerlendirilmektedir. Bu da yasanın sahici olmadığını ve toplum vicdanını tatmin etmeyeceğini gösteriyor.”

YOL GÖSTERECEK BİR DÜZENLEME 

Tanrıkulu, kadın katilleri, cinsel istismarda bulunanlar ve uyuşturucu baronları ile siyasi görüşlerinden kaynaklı tutuklu bulunanların karıştırılmaması gerektiğine vurgu yaptı. Henüz hükümlü olmayan, yargılaması devam eden veya iddianamesi yazılmamış tutukluların da olduğuna dikkati çeken Tanrıkulu, “Bu düzenleme onlara ilişkin bir adım atmıyor. Onlarla ilgili adımı yargının atması lazım. Yargı da bu ortam içerisinde özgürlükçü olmaktan çok uzakta. Dolayısıyla yargı siyasetin sopası olarak kendisini kullanmaktadır. Yani eğer bu hükümette gerçek bir düzenleme yapma niyeti olsaydı yargıya yol gösterici ön açıcı bir madde de yer alabilirdi. Ama ondan bile geri kaldılar. Yani tutukluların şartlarını daha da ağırlaştıran bir düzenleme var. Düzenlemede tutuklama dışında adli kontrol yöntemlerine önlem çeken bir düzenleme yer alabilirdi. Ama bunun olmadığını görüyoruz. O nedenle Selahattin Demirtaş, Ahmet Altan, Osman Kavala son yakalanan gazeteciler tutuklular. Dolayısıyla tutukluları kapsayacak ve yargıya yol gösterecek, yargının bu katı tutumunu sonlayacak bir düzenleme komisyonda yapılmalıydı” şeklinde konuştu. 

‘NASIL UYGULANACAĞI ÖNEMLİ’

Düzenlemenin bazı yönlerinin iyi olduğuna da değinen Tanrıkulu, ancak önemli olan kısmın çıkarılan yasanın nasıl uygulanacağı olduğunu belirtti. Tanrıkulu, “Eskiden şartlı salıverilmeye, infazsın yanmasına ve bu gibi denetimli serbestliğe cezaevi idaresi karar veriyordu. Bunun idari kuruldan alınıp yargı denetimine geçmesi iyidir. Ama Türkiye’deki bu yargı ortamında nasıl kullanacağı hakkında hiç kimse bir şey diyemez” dedi.

MA / Ferhat Çelik