İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden uzaklaştırıldıktan sonra 8 Ekim 2020’de tutuklanan Kars Belediyesi Eşbaşkanı Şevin Alaca, hakkında "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla açılan davanın önceki gün yapılan duruşmasında 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılarak, tahliye edildi. Alaca'ya verilen cezaya ise, partisinin düzenlediği kimi etkinliklere katılmak ve siyasi faaliyetleri gerekçe yapıldı.   

Karar sonrası tutulduğu Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi'nden tahliye edilen Alaca, hakkındaki iddialar, tutuklama ve cezaevi sürecine ilişkin Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu. 

KATILIMCI BELEDİYECİLİK 

Kars Belediyesi'ni çok zor bir dönemde kazandıklarını belirten Alaca, göreve geldikten sonra halkın beklentisini kısmı olarak karşıladıklarını kaydetti. Ancak çalışmaları sırasında kayyımlarla belediyenin kayyım atamasıyla "gasp" edildiğini söyleyen Alaca, bu duruma ise şu an tutuklu olan Eşbaşkan Ayhan Bilgen'in daha önce beraat ettiği bir dosyadan tekrardan tutuklanmasının gerekçe yapıldığını anımsattı. Kars'ta örnek bir belediyecilik hizmeti sunduklarını ifade eden Alaca, tüm çalışmalarını katılımcı ve demokratik bir şekilde yürüttüklerinin altını çizdi. 

CEZAEVİNDE KORONAYA YAKALANDI

Tutuklandıktan sonra 2 aya yakın bir süre koronavirüs (Kovid-19) salgını gerekçe gösterilerek karantinada kaldığını aktaran Alaca, cezaevinde salgına yakalandığını ve hastalığı zor atlattığını dile getirdi. Doktor kontrolünden geçirilmediğini ve tedavi görmediğini anlatan Alaca, cezaevlerinin salgın noktasında çok büyük risk altında olduğuna vurgu yaptı. Gardiyanların tutuklularla temas halinde olduğunu söyleyen Alaca, “Tutuklular ciddi hastalıkları olmasına rağmen hastanelere gidemiyorlar. Hastane sonrası karantina süreci çok zor oluyor” diye kaydetti. 

‘EŞBAŞKANLIK YARGILANDI'  

Hakkında hazırlanan iddianameye değinen Alaca, iddiaların hukuk ile izahının mümkün olmadığına dikkati çekti. Bir etkinlikte halay çekmek ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında yapılan eylem ve etkinliklerin suç gösterildiğini söyleyen Alaca, "Hukuk olsaydı böylesi bir iddianame kabul edilmezdi" dedi. Alaca, “Partimize dönük yapılan siyasi soykırım operasyonlarının devamı olarak tutuklandık. Burada asıl yargılanan eşbaşkanlıktır. Bunu karar duruşmasında da dile getirdim. Eşbaşkanlık sistemi siyasi parti kanununda yer alan bir uygulamadır. Kadın temsiliyeti ve kadınların demokratik siyasette yer almaları adına olması gereken, diğer tüm siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin yönetiminde yer alması gereken bir yönetim biçimidir. Türkiye, kadına seçme ve seçilme hakkı tanımakla övünüyor ama kadın temsiliyetini mahkemelerde yargılıyor. Bu da kendi içerisinde bir çelişkidir” diye konuştu. 

‘YILMADIK, KAZANACAĞIZ'

Hayata geçirdikleri çalışmaların tümünün tek tek kayyım tarafından ortadan kaldırıldığına işaret eden Alaca, bunların başında ise kadınlara yönelik çalışmaların geldiğini ifade etti. Çalışmalarının belediyenin resmi sitesinden de kaldırıldığına dikkati çeken Alaca, "Bu çalışmalar Kars halkının kazanımıydı. Halk bunu çok iyi biliyor" diye konuştu. Bunu en çok kendilerine gelen mektuplarda gördüklerini ifade eden Alaca, "Halk yaptığımız çalışmaları takdir ediyor. Kars Belediyesi'nde yıllarca kadına dönük tek bir çalışma yürütülmemişti. Gelen tepkilerde bir farkındalık yarattığımız açık şekilde ortadaydı. Mor Cafe’nin adını Turkuaz yapmaları gerçeği değiştirmeyecektir" ifadelerini kullandı. Tutukluluk sürecinde kendilerine destek veren tüm herkese teşekkür eden Alaca, son olarak tutuklanmalarının kendilerinde bir yılgınlık yaratmadığını, aksine kazanacaklarına dair var olan umutlarını daha da perşinleştirdiğini vurguladı.  

MA / Dindar Karataş