Urfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek amacıyla Amara Kültür Merkezi'nde bir araya gelenlere yönelik DAİŞ’in canlı bomba saldırısında 33 gencin yaşamını yitirdiği katliama ilişkin görülen davanın 20’inci duruşması, Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma, verilen arasının ardından taleplerin reddine karşı avukat savunmalarıyla devam etti. 

Duruşmada söz alan avukat Ruken Gülağaca, “Bütün taleplerimizi reddettiniz. En başından beri bir gerçeğe ulaşmaya çalıştığımızı söylüyoruz. Biz elimizden geleni yaparken, siz bize engel oluyorsunuz. En başından beri etkili bir soruşturma yapılsaydı, 3 ay sonra Ankara Gar Katliamı olmazdı. Taleplerin uzatmaya yönelik olduğunu söylüyorsunuz ama uzatma yapan siz ve sizden önceki heyetler, savcılar. Gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyen bizler değiliz. Temel iki tane talebimiz var. Evrakları incelemek istiyoruz. Süre istedik bunu dahi kabul etmediniz. Burada başka bir amaç var. Bize bağımsız bir yargı olduğunuzu göstermeniz lazım. Neden kayıp 5 saat görüntüleri merak etmiyorsunuz? Bu davayı bir sanık ile kapatmayın. Biraz çaba gösterin. Bu sıradan bir ceza davası değil. İnsani olarak ailelerin yaşadıkları karşısında etkileniyor olmalısınız. Bizi bu dosyayı uzatmak ile suçlamayın. Uzatmak bizim işimize yaramaz” diye konuştu. 

REDDİ HAKİM TALEBİNE RET

Gülağaca, devamında mahkeme heyetini bağımsız olmadığı nedeniyle reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti şimdiye kadar reddi hakem talebinin olmadığını, karar aşamasında duruşma olduğunu öne sürerek, talebi reddetti. 

Bir kez daha söz alan Gülağaca, “Biz neden heyeti reddettiğimizi size açıkladık. Bugün siz bize yeni evraklar verdiniz ve bunları incelemek için sizden süre istiyoruz ama siz bize süre vermiyorsunuz. Ciddi bir dosyada yeni verilen evraklar üzerinden bir şey söyleyemeyiz. Süleyman El Aggal dinlensin diyoruz ama siz reddediyorsunuz. Sizin önünüz kapalı. Bizim elimizde başka davalardan kalma bilgiler var. Siz bu dosyayı katliam davası olarak görmüyorsunuz. Siz bu katliamı aydınlatmak istemiyorsunuz. Bizim uzatmaya çalıştığımızı söylüyorsunuz. Ben bu dosyanın ilk gün aydınlatılmasını isteyenlerdenim. Siz bu dosyaya değer vermiyorsunuz. Biz dosyayı hızlandırmaya çalışıyoruz” diyerek yeniden reddi hakim talebinde bulundu. Talep bir kez daha reddedildi. 

Avukat Serdil İzol ve Sevda Çelik Özbingöl de aynı nedenlerle reddi hakim talebinden bulundu. Ancak mahkeme heyeti tekrardan talepleri reddetti. Taleplerinin reddedilmesine tepki gösteren avukat Sezin Uçar, duruşmanın ertelenmesi talebinde bulundu. Talepler yine aynı gerekçeyle reddedildi. Ardından söz alan 15 avukat, reddi hakim talebinin ortak talepleri olduğunu belirterek, talebi yeniledi. Mahkeme heyeti tekrardan yapılan talepleri ret etti. 

‘BENİ TONGAYA DÜŞÜRDÜLER’

SEGBİS ile bağlanan davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin, beyanlarının bundan sonra yapılacak duruşmalar içinde geçerli olduğunu belirterek, “Bana ‘bu olay ile ilgili beyanda bulunmazsam, üstüne kalacak’ demelerinden kaynaklı beyanda bulundum. Ben bu beyanlarda bulunmasaydım, dosya faili meçhule kalırdı. Deniz Büyükçelebi, İlhami Bali ile ilgili bağlantım bulunsa, verilen suça razıyım. Hiçbir şey yapmadığım dosyalarda yüzlerce müebbet ile yargılanıyorum. Benim yerimde başkası olsaydı, çoktan beraat etmişti. Neye dayanarak bana bu kadar ceza isteniyor. Beni tongaya düşürdüler. Eğer herkes rahat bir nefes alacaksa, ben ceza almaya hazırım” diye konuştu. 

Şahin’in esasa ilişkin savunma yapmasına tepki gösteren avukatlar, reddi hakim talebinde bulunulduğu için heyetin esasa ilişkin savunma alamayacağını belirtti. Şahin, tepkinin ardından suçsuz olduğunu belirterek beraat talebinde bulundu. 

Yapılan itirazların ardından mahkeme heyeti, müzakere için duruşmaya ara verdi. Ara kararı açıklayan mahkeme, reddi hakim talebinin reddine, Yakup Şahin’in tutukluluğunun devamına, duruşmayı karar için 22 Ekim’e ertelenmesine karar verdi.