Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi'nde 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek amacıyla bir araya gelenlere yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 genç katledildi. Saldırıya ilişkin firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali yönünden devam eden yargılamanın ilk duruşması Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, avukatları, HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü,  Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eş Genel Başkanı Okan Danacı, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Urfa Şube yöneticileri ve çok sayıda kişi katıldı. 

Avukatlar, duruşmanın ses kaydı ile kayıt altına alınması talebinde bulundu. Ancak salondaki kayıt cihazının bozuk olduğu gerekçesi ile talep karşılanmadı. 

'POLİS YOLUMUZU KESTİ'

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmaya katılan müşteki Soner Çiçek, şans eseri yara almadan olaydan kurtulduğunu belirterek, "Psikolojik olarak yaralandım. Hapisteydim yeni tahliye oldum. Davada yer aldığıma dair tebligat aldım, ancak hiç bir duruşmaya getirilmedim. Saldırı günü çay almaya gitmesem, belki bugün aranızda olmazdım. Ben kültür merkezine giderken çok defa üst aramasından geçtim ama katil elini kolunu sallayarak geldi ve katliam yaptı. Katliam sonrası da ihlaller devam etti. Biz hastaları hastaneye götürmeye çalıştık, polis biber gazı kullandı. Polis yolumuzu kapatmıştı, araçlarına çarparak hastaları götürdük. O yolun kapanması ölümlere neden oldu. Ben buna şahit oldum. Halkın yakaladığı bir kişi serbest bırakıldı. Katliam anı polis yoktu, ancak sonrasında polisler yığıldı. Bunları bir arada düşününce katliamı yapanların korunduğu açığa çıkıyor. Yargılama sürecinde olay bir kişiye yıkıldı (Yakup Şahin). Ben bunu kabul etmiyorum" dedi. 

SGDF'DEN KATILIM TALEBİ 

Bu sözler üzerine mahkeme başkanı, daha önce yapılan yargılamada kararı kendisinin vermediğini belirtti. Ardından söz alan SGDF Eş Genel Başkanı Okan Danacı, federasyon adına duruşmaya katılma talebinde bulundu. Danacı, "Daha önce Eş Genel Başkanımız davaya katılma talebinde bulundu, ret edildi. Yeniden talep ediyoruz. Kobanê'nin inşası çalışması federasyonumuz öncülüğünde yapılıyordu. Birçok arkadaşımız yaşamını yitirdi, yaralandı. Arkadaşlarımız tutuklandı. Bu davanın bir tarafıyız. Onun için davaya katılma talebinde bulunuyoruz. 22 Ekim'de bir duruşma yapıldı ve karar verildi. Saraydan aldığı talimat ile karar veren bir mahkeme heyeti vardı. Bu mahkemelerden bir beklentimiz yok, ancak çağrımız var. Bu coğrafya da defalarca katliamlar yapıldı. Suruç ile birlikte benzer katliamlar yapıldı. Bir birine benzer katliamlar. Burada bir el olduğunu görüyoruz. Hedef alınanın ise hep ezilen, yoksul, kadın, gençler olduğunu gördük. Onun için bu katliam özel olarak incelenmeli. Davutoğlu’nun dinlemesi için ne bekliyoruz? Erdoğan'ın çıkıp katliamı 'Davutoğlu yaptı' demesini mi bekliyoruz? Adil bir yargılama ile bu süreç tamamlanmazsa katliamlar devam edecek. Sorumluluğunun bilincinde olarak mahkeme adil bir yargılama yapmalı" dedi. 

'DEVLET KATLİAMIN BİR PARÇASI'

ESP Eş Genel Başkanı Yardımcısı Beycan Taşkıran da, Kobanê'nin inşası için SGDF'nin kampanyaya başlattığını belirterek, "DAİŞ karanlığına karşı insanlar Amara da bir araya geldi. Ankara Gar, Diyarbakır, Antep, İstanbul katliamlarında olduğu gibi devlet biliyor, ancak önlem almıyor. Bunlar defalarca konuşuldu. Sorun bütün bu katliamlar olduktan sonra da devam ediyor. Katliamda yer alanlar bırakılıyor, tutuklanmıyor. Katliam yapanlar işlerine güçlerine devam ediyor. Devlet gereğini yapmak yerine bu katliamın bir parçası oluyor. Aileler adalet mücadelesini bırakamıyor. Bırakırsa başka katliamlar da olur. 6 yıldır vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz. Önceki dava kapandı sanılıyor, ancak biz kapanmasına izin vermeyeceğiz. Bu mahkemenin gereğini yapmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı. 

'GERÇEK BİR YARGILAMA OLMADI' 

Suruç katliamında yaralanan Uğur Ok'un kardeşi Satiye Ok, bu güne kadar gerçek bir yargılama ile karşılaşmadıklarını ifade ederek, “Bugün her yerde İnsanlar adalet nöbetlerinde. Bu ülkenin yargısının bir ayıbıdır. O dönem başbakan olan Davutoğlu çıkıp dedi 'Konuşursam yer yerinden oynar' ama dinlenmedi. Mahkemeden dinlenmesini talep ediyorum" diye konuştu. 

Mahkeme heyeti, duruşmada izleyiciler olduğunu fark edince, duruşmaya katılımcı alınmaması kararı olduğunu belirtti. Ancak avukatlar, çevik kuvvet polislerinin duruşmada olduğunu ve bunun da adil yargılama açısında yasa dışı olduğunu söyledi. Çevik kuvvet polisleri için iddiaların olduğunu belirten avukatlar, salonda çıkarılmaları talebinde bulundu. Mahkeme heyeti talebi reddetti. 

ÇEVİK KUVVET DIŞARI ÇIKARILDI

Katliamda yaşamını yitiren Uğur Özkan'ın babası Mehmet Özkan, 6 yıldır adaletin sağlanamadığını ve  dosyanın yerinde saydığını kaydederek, “Bu mahkemeden adalet istiyoruz. Heyette iki tane anne var, onlar yaşadığımız acıyı anlarlar. Her duruşmada polisler mahkemeye sokuluyor ve bizi korkutuyorlar" dedi. Mahkeme heyetinin, "Sizi korkutuyor mu?" diye sorması üzerine Özkan, "Evet" diye yanıt verdi. Bunun üzerine çevik kuvvet polisleri, mahkeme heyeti tarafından dışarı çıkarıldı. Ardından beyanlarına devam eden Özkan, "İlhami Ballı Türkiye'de, ancak siz onu bulamıyorsunuz. Türkiye isterse çıkarıp getirir. Devletin imkanı var, nasıl bulamıyorlar? Dosya tek bir kişiye yığıldı, bu adalet mi? Davutoğlu'nun dinlenmesini her duruşmada talep diyoruz, neden dinlenmiyor? Bir dilekçe göndersin. Biz adalet istiyoruz" şeklinde konuştu. 

'MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ' 

Katliamda yaşamını yitiren Cemil Yıldız'ın eşi Sultan Yıldız, daha önce görülen 22 duruşmada adalet bulamadıklarını belirterek, "22 duruşmada bize 'Ne söylemek istiyorsunuz' diye soruldu ama bize 'neler yapılmadı' diye sorun. Kamera kayıtları kayıp, katil elini kolunu sallayarak geldi bir şey yapılmadı. Biber gazı sıkıldı yaralılara. Ömer Aslan duruşmaya getirilmedi, katili taşıdı neden getirilmiyor. Yaralılara 'terörist' denildi. Biz bu mücadeleye devam edeceğiz. Yaralılarımız, aileler cezaevine atıldı ama katiller elini kolunu sallayarak geziyor" ifadelerini kullandı. 

'YİNE OLSA YİNE GİDERİZ' 

Katliamda yaşamını yitiren Çağdaş Aydın'ın babası Fethi Aydın, dosyaya bakan bir önceki heyetin "Husumet" gerekçesi ile davadan çekildiğini hatırlatarak, "Bizim hiç bir heyet ile husumetimiz yok. Biz kusurlu gösterildik. Biz  bir ülkenin yaralarını sarmak için gittik. İzinli gittiğimiz halde kusurlu denildi, bunu kabul etmiyoruz. Bugün olsa yine gideriz. Bizim yaptığımız insani bir şey idi. Yaralılara biber gazı sıkıldı, sıkılmasa benim oğlum belki ölmezdi. Ben yaralandım. Öldürülmek için gitmedik, izinli gittik. Orada bulunan mülki amirlerin hepsi suçlu. Çocuklarımızın katledilmesine yardımcı oldular. Diğer mahkeme heyetine bunları anlattık, ancak dinlemediler. Yakup Şahin hiç duruşmaya getirilmedi. Biz binlerce kilometreden geliyoruz, o gelmiyor. Onun dinlenmesini istiyoruz. Dokunmazlığı mı var? Biz bu adaleti nerede arayacağız? Davutoğlu dinlensin talebinde bulunuyorum" diye konuştu. 

'AMARA BİR GÜNEŞTİ'

Katliamda yaşamını yitiren İsmet Şeker'in kızı Dilek Şeker de, mülkü amirlerin suçlu olduğunu belirterek, "Yüz yıl geçse yine adalet arayacağız. Suruç bir sevgiydi. Bir çocuğa hayat vermek için gidiyorlardı. Hastane, kütüphane yapacaklardı. Tatile gitmiyorlardı. Her şeylerini kendileri ayarladılar. SGDF onlar için bir ışıktı, Amara onlar için bir güneşti. Bir birilerini tanımıyorlardı. 33 kişi öldü, 22 duruşmaya katıldım, İstanbul'dan 60-70 yaşında insanlar ile geliyorum. Sonuna kadar inanç ile gelmeye devam edeceğiz. Sonunda adalet bulmak istiyoruz. Umarım bunu sağlarsınız" diye konuştu. 

DOSYADA İHMALLER ZİNCİRİ VAR

Suruç aileleri avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl, dosyada ihmaller zinciri olduğunu ifade ederek, "Biz 6 yıldır aynı şeyleri duruşmalarda tekrar ettik ve edeceğiz. Bu dosyanın talepleri çok fazladır. En kısa sürede adaletin sağlanmasını istiyoruz. Çok organize bir suç örgütünün yargılaması yapılması gerekirken, 3 kişinin yargılanmasına şahit oluyoruz. Biz birçok gelişmeyi başından öğreniyoruz. Bu duruşma daha önce görülen 21 duruşmanın devamı. Sadece Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali açısından devam etmesi bizi adalete ulaştırmayacak. Taleplerimiz kabul edilmeli. Biz avukatlar olarak öğrendiğimiz bütün gelişmeleri mahkemeye sunmaya devam edeceğiz. Adalete olan inancımız her ne kadar azalsa da ailelerin her zor koşulda buraya gelmesi bizim için umut" diye konuştu. 

'BİR KATLİAM DOSYASI OLARAK ELE ALIN' 

Ardından söz alan avukat Ruken Gülağaca, bir önceki heyet ile bir husumetleri olmadığını belirterek, "Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu bir katliam yargılamasıdır. Bizim heyet ile aramızda fark buydu. Onlar bunu kabul etmiyor, hiç bir şey araştırmıyordu. Sizden talebimiz araştırmaları yapmanız. Suruç etkili soruşturulsa diğer katliamlar olmazdı. Hepsi planlıydı. Bu dosyayı bir katliam dosyası olarak ele alın. En geniş talebimiz bu, adaletin tecelli etmesi insani bir borç" dedi. 

TALEPLER 

Avukat Serdil İzol, dosyada eksiklere dikkat çekerek, avukatların taleplerini şu şekilde aktardı: "Davutoğlu’nun dinlenmesini istiyoruz. İçişleri Bakanlığı tarafından 12 Ocak 2021 tarihinde ‘Sultanahmet ve Suruç saldırılarının patlayıcılarını temin eden DEAŞ'lı terörist yakalandı’ başlığıyla servis edilen açıklamada adı geçen Azzo Halaf Süleyman el Aggal ile saldırıyla bağlantısı bulunan Mahir el Aggal dosyaya dahil edilmedi. Süleyman el Aggal'ın dinlenmesi talebinde bulunuyoruz. Ömer Yeteğ'in Ankara Gar Katliamı ile ilgili beyanları var, Yeteğ'in bu dosyada ifadesinin de alınmasını istiyoruz, çünkü Suruç'a dair de beyanları var. İlhami Bali'nin eşi Hülya Bali ve Deniz Büyükçelebi'nin eşinin mahkemeye getirilip dinlenmesini istiyoruz. Katliama dair 5 saat görüntü kayıp. Nerede olduğuna dair bir araştırma yapılmadı, bulunması için araştırma yapılmasını, kaybedenler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz. Şeyh Abdurrahman Alagöz ile HTS kayıtlarında irtibat halinde olduğu belirlenen sık görüştüğü kişilerin araştırılmasını talep ediyoruz. İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi hakkında mahkemeden insanlığa karşı suç işledikleri yönünde suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz. İŞİD'in Adıyaman sorumlusu Mustafa Dokumacı'nın eşi ve canlı bombaları eğiten Ulkar Mammadova canlı bomlara dair bilgi sahibi, burada dinlenmesini istiyoruz. Kasım Güler'in katliama dair ifadeleri var tanık olarak dinlenmeli. Alagöz ile bağlantılı olan Ahmet Güneş, İbrahim Halil Yoldaş'ın tanık olarak dinlemesini istiyoruz. Firari sanıklar ile ilgili yeni tespitlerin olup olmadığı ile ilgi yetkili mercilere yazı yazılmasını istiyoruz. Antep İŞİD hücresi araştırılmalı, Suruç katliamında yer alan kişilerin bağlantıları ortaya çıkarılmalı."

Mahkeme heyeti, duruşmaya bir saat ara verdi.