Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Diş Hekimleri Odası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Veteriner Hekimleri Odası, Mezopotamya Psikologları İnisiyatifi, Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Rosa Kadın Derneği ile TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, KESK Şubeler Platformu, sağlığa erişim hakları engellenen tutuklulara dair açıklama yaptı. 

Bağlar ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda yapılan açıklamada konuşan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, cezaevlerindeki kapasitenin 220 bin olduğu ancak şu an 294 bin kişinin tutuklu olduğuna dikkati çekti. Turan, yaşanan artışın olumsuz etkilerine işaret ederek, "Bu artış yaşanan ihlallerin katlanarak büyümesine neden olurken, var olan sorunların tespiti ve çözümünü sorunlu hale getirmektedir" dedi. 

HAK İHLALLERİ

Cezaevlerindeki durumun uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Turan, tutukluların haklarını sıralayarak, “Mahsup haklarının bir boyutunu da sağlık hakkı oluşturmaktadır. Mahpusların sağlık hakkı sorunu, ceza infaz kurumlarındaki ölümlerin artışı ve diğer hasta tutukluların tahliyelerinin reddedilmesiyle derinleşmektedir. Bu kapsamda, cezaevleri insan hakları ihlallerin yoğun biçimde yaşandığı ortamlar olmayı sürdürüyor” diye kaydetti. İnfaz yasasında yapılan değişiklikle tahliyelere "iyi hal" şartının getirildiğini anımsatan Turan, “Şartlı tahliye hakları yetkinin sınırsız ve keyfi şekilde kullanımı neticesinde engellenen mahpusların umut hakkı ile özgürlük ve güvenlik hakkı kapsamında tahliye edilmeleri engellenmektedir” dedi. 

ATK KARARLARI

Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) "cezaevinde kalabilir" raporlarına değinen Turan, raporlar sonucu birçok tutuklunun ya cezaevinde ya da infaz ertelemesinden kısa bir süre yaşamını kaybettiğini söyledi. Turan, bu durumun tıbbi, hukuki ve vicdani açıdan ağır sorumluluklarının bulunduğunu ve evrensel hekimlik değerleriyle bağdaşmadığını kaydetti. 

DERHAL TAHLİYE ÇAĞRISI

Turan, kalabalık koğuşlar, sağlığa erişim hakkının engellenmesi, tek kişilik nakil araçları, kelepçeli muayene, revire geç çıkarılma, hastane sevklerinin geç ya da hiç yapılamaması, yetersiz iaşeler, ısıtılmayan ve havalandırılmayan koğuşlar, cezaevlerinde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmaması, diyet yemeklerinin verilmemesi, temiz suya erişimde yaşanan problemler, atak geçirmesi riski yüksek ve kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpusların tek kişilik yerlerde tutulması gibi problemlerin hasta tutukluların yaşam hakkını ihlal ettiğini söyledi. 

Tutukluların insan onuruyla bağdaşır koşullarda tutulmasında devletin yükümlüğü bulunduğunu ifade eden Turan, “Ölümcül hastalığa yakalanmış veya sağlık durumu sürekli şekilde cezaevi koşulları ile uyumsuz hale gelmiş mahpusların cezaevinde tutulmaya devam edilmemesi, tam teşekküllü sağlık kurulu raporuna istinaden derhal tahliye edilmeleri, tedavilerini ailelerinin yanında sürdürülmesi gerekir” çağrısı yaptı. 

İNSANLIK DIŞI YAKLAŞIM

Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde işkence ve cinsel saldırıya uğrayan ve şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer'in ölümüne değinen Turan, "Gezer’in yaşamını yitirmesine neden olan maruz kaldığı saldırılar ve cenaze işlemleri sırasında basına yansıyan görüntüler, siyasal iktidarın ve kamu gücünü elinde bulunduranların mahpuslara ve yakınlarına insanlık dışı bir yaklaşım içinde olduklarının en somut örneğidir. Aynı şekilde, ağır hasta mahpuslar Abdülrezzak Suyur, Halil Güneş, İlyas Demir, Bangin Muhammed cezaevinde yaşamlarını yitirmişlerdir. Ağır hasta bir kişinin uygun olmayan fiziki ve tıbbi koşullarda tutulması ve yaşamlarının yitirilmesine sebebiyet verilmesi nedeniyle, yargı mercilerince yaşam hakkı ile işkence, insanlık dışı ve kötü muamele yasağı kapsamında etkin bir ceza soruşturmasının yürütülmesi gerekir" şeklinde konuştu. 

YAŞAM HAKKI İHLALİ

Son 2 yılda cezaevinde 64 hasta tutuklunun yaşamını yitirdiğini aktaran Turan, “Ağır hasta mahpuslar tüm başvurulara rağmen, başvuru süreçleri sürüncemede bırakılarak ve tıp etiğine uygun olmayan, bilimsel ölçütlerden yoksun ATK raporları gerekçe gösterilerek tahliye edilmemekte, yaşam hakları ihlal edilmektedir” dedi. 

TALEPLER

Turan, konuşmasının devamında şu talepleri sıraladı: "İdare ve Gözlem kurulları tarafından soyut, hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde iyi halli olunmadığı gerekçesiyle, serbest bırakılma hakkından mahrum bırakılan mahpuslar açısından iç hukuk kapsamında gerekli önlemler alınmalı ve tahliye edilme olanakları sağlanmalıdır. Mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı; tedavisi yapılmayan hasta mahpusların hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalıdır. Hasta mahpuslara hastane dönüşlerinde uygulanan 14 günlük karantina uygulama koşulları yerine PCR testi ve 2 gün tek kişilik odada tutulma uygulaması yapılmalıdır. Pandemi tedbirleri çerçevesinde hasta mahpuslara uygulanan açık görüş hakkı, sosyal aktivite, spor, havalandırma hakkının kullandırılmaması uygulanmasından vazgeçilmelidir. Mahpus Kadınlar, LGBTİ+ mahpuslar, engelli mahpuslar, yaşlı mahpuslar gibi özel ihtiyaçları bulunan mahpuslara infaz kurumlarında uygun koşullar ve özel bakım için standartlara uygun koşullar sağlanmalıdır. Cezaevlerinde işkence, insanlık dışı ve kötü muamele yasağına ve yaşam hakkı ihlallerine yönelik, iddialara karşı adli ve idari pasiflikten vazgeçilmeli, bağımsız, tarafsız ve etkin soruşturmalar yürütülmelidir.”