İzmir'de dün meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremde şu ana kadar 35 kişi hayatını kaybederken, yaşanan felaket sonrası enkaz altında kalan yurttaşları kurtarmaya ilk koşanlar arasında Somalı maden işçileri yer aldı. Tazminat hakları için 20 gündür direnişte olan maden işçileri, yaşanan deprem sonrası Soma'nın Kırkağaç ilçesine bağlı Çamlığı'ndan hemen İzmir’e hareket etti.

Dünden bu yana enkaz altında kalanları arama-kurtarma çalışmalarına yardımda bulunan maden işçilerinden Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Eğitim ve Örgütleme Uzmanı Başaran Aksu, 15 kişilik  bir grup ile deprem bölgesindeki kazı çalışmalarına destek verdiklerini belirtti. 

Sürdükleri direnişi İzmir'den çok sayıda kişinin desteklendiğini ve kendilerini yalnız bırakmadığını dile getiren Aksu, kıymet bilen insanlar olarak yardıma koştuklarını söyledi.

Madencilerin yer altına inmeden önce küs oldukları arkadaşlarına sarıldığını anlatan Aksu, “Madenciler ölüme yakın yaşarlar. Ölümü, kapana kısılıp göçük altında kalmayı ve oradan kurtulmayı da bilirler. Aynı duyguları yaşayanlar, aynı pozisyonu yaşayan insanlara karşı da hızlı harekete geçerler” diye belirtti.

BİR SAATLİK  UYKUYLA ÇALIŞIYORLAR 

Madenciler olarak verdikleri mücadelenin bireysel olmadığını kaydeden Aksu, depremzedelerle dayanışarak direnişlerini büyüttüklerini söyledi. 

Aksu, "Burada biz mücadeleyi büyütüyoruz. Biz nasıl ki 8 yıldır tazminat alamayan ve iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş ailelerin ölüm tazminatlarını alamayan işçiler için bir mücadele yürütüyorsak bu gün buradaki insanların acılarını paylaşmak için enkaz çalışmalarına katıldık. Sabah 7’de çalışmaya başlıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi Koordinasyonu ile AFAD ve gönüllü gruplarla Emrah Apartmanı’nda çalıştık. Sonra diğer alanlarda çalıştık. Bir saatlik uykuyla halen çalışmaya devam ediyoruz" diye konuştu. 

'ÇOK KÖTÜ MALZEME KULLANILMIŞ'

Enkaz altında kalan herkes kurtarılıncaya kadar çalışmaya devam edeceklerini ifade eden Aksu, “Bugün çalıştığımız Emrah Apartmanı'nda 20 ile 30 arasında insanın hala göçük altında. Onlara ulaşmaya çalışıyoruz. Binalar  çok kötü malzeme ile yapılmış. Kolonlar bir çekiç darbesiyle kum haline dönüyor. İzmir çok büyük bir faciadan  kurtuldu. Burada hem müteahhitleri hem de müttehitleri denetleyen kurumların ciddi bir sorumsuzluğu var” dedi.

Yaşanan deprem sonrası suçun kentsel dönüşüm merkezli politikaları teşvik etmek amacıyla zemine yüklenmeye çalışıldığına dikkat çeken Aksu, “Oysa aynı zeminde üzerinde yüzlerce binanın ayakta olduğunu  görebiliyoruz. Dolayısıyla bu bir insanların hayatını kaybeden insanlara karşı devletin bir sorumluluğu var. Çünkü kendi görevlerini yerine getirmediği için  bu yapılar çöküyor" ifadelerini kullandı. 

‘BETON YIĞINLARINI GÖRÜNCE HÜZÜNLENDİM’

Somalı maden işçilerinden Selahattin Çankal ise, deprem haberini almalarıyla birlikte hemen yıkımın olduğu Bayraklı Manavkuyu’ya geldiklerini anlattı.

Yer aldıkları arama kurtarma çalışmaları sırasında kendisini çok etkileyen durumlarla karşılaştığını söyleyen Çankal, duygularını “Bir çeyiz sandığı, bir albüm beni sorgulamaya götürdü ve yüreğimi çok acıttı. Bu beton yığınlarını görünce hüzünlendim. Biz hangi parayı paylaşamıyoruz. Bu kavga, bu savaş niye? Neyi paylaşamıyoruz. Kimse paranın bu kadar kölesi olmamalı” sözleriyle dile getirdi.