Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik harekatlarında kullandığı  “Suriye Mili Ordusu” (SMO) olarak adlandırılan paramiliter güçlerin Girê Spî, Serêkaniyê ve diğer bölgelerde alıkoyup Türkiye’ye teslim ettiği kişilerin sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye teslim edilen kişi sayısına ilişkin hiçbir resmi açıklama yapılmazken, edinilen bilgilere göre en az 103 kişinin tutuklandı. Tutuklanan kişiler de Urfa 1 ve 2 Nolu ile Siverek T Tipi cezaevlerinde tutuluyor. 

302'NCİ MADDEDEN YARGILANIYORLAR

Kuzey ve Doğu Suriyeli bu kişiler, SMO'nun gözaltı sırasında tuttuğu tutanak üzerinden yargılandı. Bu kişiler çıkartıldıkları mahkeme tarafından TCK'nin 302’nci maddesi yani “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” iddiası üzerinden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Alıkonularak Türkiye’ye getirilen bu kişilerin, çoğu kez avukat tutma, savunma hakkından yararlanma şansları olmuyor. Büyük bir bölümün ailesine durumlarına ilişkin bilgi iletme şansı yok. Aileler ise bu kişilerin yaşayıp yaşamadıkları konusunda da bilgi edinemiyor. Ailelerinin Suriye'de olmasından dolayı hiç görüşçüleri olmayan bu kişiler cezaevinde de büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyor ve çoğu kez yaşadıkları ihlalleri iletme şansları olmuyor. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şubesi, yaşanan ihlalleri kayıt altına almak için bir çalışma başlattı. İHD Urfa Şube Eşbaşkanı Mustafa Vefa, Türkiye’ye getirilen kişilerin alıkonulma şekli, getirilme, kovuşturma, yargılama süreçleri ve cezaevlerinde tutulma şartlarını Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

Hesekê'ye bağlı Til Temir’in kuzey batısındaki Reyhanlı köyünde alıkonulduktan sonra Türkiye’ye getirilen 3 tane Süryani müvekkili buluna Vefa, bu kişilerin çatışma alanı dışında evlerinde alıkonulduğunu ve "örgüte üye olmak" iddiasıyla ceza aldıklarını söyledi. Böylesi yargılamaların hukuksuz olduğunu ve bunu kayıt altına almak için rapor çalışmasına ihtiyaç duyduklarını belirten Vefa, insanların evlerinden alıkonularak başka ülkeye getirilerek yargılanmalarının hukukta bir adı olmadığını dile getirdi. 

Vefa duruma ilişkin şunları söyledi: “103 kişinin bu şekilde getirildiğini tespit ettik. Müvekkillerimize kolluktaki ifadeleri sırasında getirilen kişilere dair bazı fotoğraflar gösteriliyor. Tanıyıp tanımadıkları soruluyor. Bu fotoğraflar ya hastanede çekilmiş ya da fotoğrafı çekilen kişinin yüzünde yara ve kan izleri mevcut. Ayrıca kendi müvekkillerimiz ile yaptığımız görüşmeler esnasında hem yakalanma hem de Türkiye’ye getirilme esnasında işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını öğrendik.” 

TUTANAKLAR AKTARIMLARA DAYANIYOR

Bu kişilerin SMO tarafından getirildiklerinin Urfa’da yargılama başladığında mahkeme heyetlerinin tutanak mümzinlerinin dinlemek istemesiyle ortaya çıktığını dile getiren Vefa, “O tutanakları düzenleyen kişiler dinlendi. O kişiler de ‘Biz yakalamayı gerçekleştirmedik. Suriye’nin topraklarında SMO güçleri bu kişileri yakalayıp hudut komutanlığına teslim etti. Onların bize aktardıkları üzerinden tutanak hazırlıyorduk.’ diye beyanda bulundular. Bu şu sonucu ortaya çıkarır: Bir defa yakalanmanın ne şekilde yapıldığı belirgin olmadığı için bu kişilerin örgüt üyesi olup olmadığı tespit edilemez. Neredeyse 103 kişinin tamamının bu şekilde gözaltına alındığı bir durumda bu kişilerin örgüt üyesi olup olmadığına ilişkin ortada somut bir delil yok” dedi. 

ULUSLARARASI HUKUK ÇİĞNENİYOR

Somut delil olmamasına rağmen getirilen kişilerin büyük bir çoğunluğuna 302'nci maddeden ağırlaştırılmış hapis cezası verildiğini vurgulayan Vefa, her hangi bir cezalandırmanın yapılmaması gerektiğini belirtti. Verilen kararlarla mahkemelerin uluslararası hukuku çiğnediğine dikkat çeken Vefa, “Benim müvekkillerim çatışma bölgesinin dışında bir Süryani köyünde kendi evlerinin önünden alınarak getirilen kişiler. Çatışmaya girmek bir yana çatışma bölgesinde dahi değiller. Bu da şunu gösteriyor, bir tehdit varsa hem BM’ye hem de Suriye devletine bilgi verilir. Bu tehdittin engellenmesi istenir ama öyle bir durum söz konusu değil. Her hangi bir bilgilendirme yapılmadan SMO kullanılarak bu insanlar buraya getiriliyor” ifadelerini kullandı.

NEYE İMZA ATTIKLARINI BİLMİYORLAR

Müvekkillerine “örgüt üyesi” olma gerekçesiyle hapis cezası verilmesine karşı itirazlarını sürdüreceğini dile getiren Vefa, “Mahkeme gerekçeli kararını şuna dayandırdı: Bir kişi kolluğa ifade verdiği esnasında ‘örgüt üyesi’ olduğunu kabul etmiş. Müvekkillerim mahkeme heyeti huzurunda şunu dediler: ‘Biz getirildiğimizde perişan bir haldeydik. Buraya getirilirken kötü muamele ve işkenceye maruz kaldık.’ İfadelerin alınış şekli yasaya uygun değil. O insanlar neye imza attıklarını dahi bilmiyorlar. Sağlıklı bir tercüman hizmeti dahi verilemiyor. Yasalarımıza göre geçerli olan mahkemede verilen beyanlardır ve 3 müvekkilim mahkeme huzurunda hiçbir örgüte üye olmadıklarını, Süryani  olduklarını ve savaştan uzak olduklarını, kendi evleri önünde kendilerine SMO diyen kişiler tarafından alındıklarını söylediler” diye konuştu. 

SMO 3 BİN DOLAR İSTİYOR

Alıkonularak getirilen kişilerden bazılarının yıllar geçmesine rağmen ailelerinin hala yaşadıklarını bilmediklerine vurgu yapan Vefa, tutukluların yüzde 60-70’inin avukat tutacak durumda olmadığını ifade etti. SMO’nun alıkoyduğu kişileri 3 bin dolar karşılığında Türkiye’ye teslime etmeme gibi bir seçenek sunduğunu belirten Vefa, parası olamayan kişilerin darp edilerek Türkiye’ye teslim edildiğini, parası olan kişilerin ise serbest bırakıldığını söyledi. 

Beyanlar ve tutulan tutanak karşısında mahkemelerin beraat vermesi gerektiği yerde müebbet vermesinin “hukuk ve vicdan” ile açıklanmayacağının altını çizen Vefa, tutukluların kaldığı cezaevlerinde tutulma koşullarının ise kötü olduğunu sözlerine ekledi. Alıkonulan daha sonra cezaevlerinde tutulan kişilerin savunma haklarının da engellendiğini söyleyen Vefa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı kişiler mahkemede savunma yapmadan, aldığı cezanın ne olduğunu bilmeden yıllarca, hatta ömürleri boyunca hapis cezası ile karşı karşıyalar. Bu insanların Türkiye’ye yönelik faaliyetleri olduğu dahi ispatlanamıyor. Bu insanların bir aileleri var, neyle suçlandıklarını bilmeden evlerinden uzakta kötü koşullarda hayatlarını sona erdirecek bir süreç ile karşı kaşıya kalmaları vicdan ve hukuk açısından kabul edilebilir bir durum değildir.” 

BAKANLIĞA ÇAĞRI

Tutukluların hem cezaevinde yaşadıkları hem de yargılamalarla ilgili sorunların çözümü içinAdalet Bakanlığı’na çağrı yapan Vefa, “Bu insanların savunma hakkı engelleniyor, adalete erişimleri zor. Gerekli tedbirler biran önce alınmalı" dedi.

Vefa, soruna ilişkin hazırlayacakları raporu ilerleyen süreçte kamuoyuyla paylaşacaklarını ifade etti.  

MA / Emrullah Acar