Dersim İsyanı'nın önderi Seyit Rıza'nın idam edilişinin ardından Dersimliler için sürgün günleri başlarken, Seyit Rıza'nın Ovacık ilçesine bağlı daha sonra adı Duman Tepe diye değiştirilen Ağdat köyü de boşaltıldı. Bununla birlikte Dersimde kimliksizleştirme politikasının ilk durağı Seyit Rıza’nın köyündeki topraklara el koyulmasıyla başladı. Dedelerinden kalan topraklara sahip çıkmak amacıyla torunları dönem dönem köye dönüş yapsa da köy birçok kez devlet tarafından boşaltıldı. En son 1994 yılında askerler tarafından boşaltılan Duman Tepe köyü bir mevki olarak Tornova köyüne bağlandı. Duman Tepe’ye kadastro arazilerin tapulaştırılması için 2009 yılında girdi. 

Yapılan çalışmalarda arazi sahiplerine danışılmadan oluşturulan bilirkişilere dayandırılarak arazilerin geniş bir bölümü hazine arazisi olarak kayıtlara geçirildi. Seyit Rıza'nın torunları tarafından 1977 yılında mahkeme kararıyla aldığı tapulu arazileri hakkında ise, ikinci şahıslar hak sahibi olduklarını iddia etti. Böylece Seyit Rıza'ya ait olan, ancak 1938'lerde yıkılan konağının bulunduğu arazi dahil olmak üzere birçok arazi mahkemelik oldu. Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’nde hem ailenin hem de aileye karşı açılan iki ayrı dava henüz sonuçlanmazken, Seyit Rıza'nın torunu Zeliha Polat, davalar için hukukçulardan yardım istedi. 

ARAZİLERE TAPU VERİLMEDİ

2002 yılında köyüne yerleşen Seyit Rıza'nın torunu Zeliha Polat, babasının 1977 yılında mahkemeye başvurduğunu, bir kısım arazinin tapularını alabildiklerini, ancak bir kısım arazilerin ise tapularını alamadıklarını kaydetti. 2009 yılında köye kadastro girince zilliyet hakkı kendilerinde olan bazı arazilerinin devlet tarafından alınarak hazineye aktarıldığını söyleyen Polat, kendi tapulu arazileri hakkında da ikinci şahısların hak iddia ederek kendilerine dava açtığını dile getirdi. Arazinin yarısının bir kısmı davalık diğer kısmının da hazinelik edildiğini ifade eden Polat, 200 dönümden fazla arazilerinin hazineye devredildiğini belirtti.

‘ÇOĞUNU KAYBETTİK’

Topraklarının çoğunun köylülerin elinden alındığını ifade eden Polat, 9 yıldır topraklarını almak için uğraştığını belirtti. Mahkeme görülmeden, keşif çıkmadan, hak ve hukukun göz ardı edildiğini vurgulayan Polat, “Hukuk devletiyiz diyorlar. Fakat yeri geldiğinde hukuksuzlukla baş başayız. Muhtarın da içinde olduğu belirli bilirkişiler bir taraf olup, ‘bu parsel hazinenindir’ diyerek topraklarımızı ellerimizden alıyorlar. Topraklarımız çok verimli, ormanı, suyu her şeyi hiç kirlenmemiş. Bu şekilde yarısını kaybettik. Bir iki tane ihanetçi buluyorlar, 80-90 yaşındaki bilirkişileri getiriyorlar. Bu kimindir, neyin nesidir, aklı bile yerinde olmayan insanları bilirkişi seçtiler. Bütün yörenin köyleri mahkemelere döküldük. Ovacık ve benim köyüm de dahil Erzincan’a kadar böyle oldu. Hala da mahkemelerdeyiz, bir türlü sonuç alamıyoruz. Keşif gelmeden benim parselime hazine arazisi deniyor. Ne keşif görmüş ne de ben mahkemeye çağırılmışım” dedi.

ALEVİ, ERMENİ, KÜRT DİYE YAPILIYOR

Dersim kimliğinin toprak üzerinde sildirilmeye çalışıldığını vurgulayan Polat, “Kadastro çıkartılıp tapular alınıyor hazine ediliyor. Mezarlarımıza giriliyor. Zor şartlar altında bu zamana geldik. Bizden sonrakiler huzur bulsun, rahat etsinler. 11 tane dedem buradan geçmiş. O zaman ben senden önce bu topraklardaydım. Rus Harbinde dedem buradan Erzincan ve Erzurum’a kadar kendi yerlerini savunmuştur. Zamanı gelince de idama gitmişiz. Büyük bir çelişki. Kendimi, etrafı sorguluyorum. Neden bunlar yapılıyor?  Bu topraklarda Alevi, Ermeni, Kürt oldukları için yapılıyor” şeklinde konuştu.

TAPULAR BAŞKALARIN ÜZERİNDE ÇIKIYOR

Köyde 4 aile olduklarını söyleyen Polat, mevki olarak tanımlanan yerleşim yerlerinin tekrar köy statüsüne kavuşturmak istediğini dile getirdi. Polat, “Köy olmak için 150-500 nüfus kaydırmamız gerekiyormuş. Şimdi doğu bölgesinde hangi köy 500 nüfusludur. Bir düşünün kanun bunun neresinde var? Köyümüzün asıl ismi Ağdat sadece tapu üzerinde kalıyor. Adı da Duman Tepe mevkii olarak değiştirilmiş ve yakınlarda mezra olması gereken Tornova Köyüne bağlanmış. Köyümüzün ismi 1993-94 yıllarındaki boşaltmalardan sonra feshedildi. Önce köyü aldılar şimdi de kadastro vasıtasıyla tapularımız başkalarının üzerine çıkıyor” diye konuştu.  

‘GEÇMİŞİM ÖZ DEĞERİMDİR’

Köye geldiklerinde her şeyin yerle bir olduğunu ifade eden Polat, topraklarına dönmeyi kendine görev edindiğini dile getirdi. Birçok insanın kendisiyle birlikte köye yerleştiğini söyleyen Polat, “İyi ki de gelmişim. Hiçbir şey yerinde yoktu. Bir ağaç dahi yoktu. Her ne şart olursa olsun, ölsem de, zorluk çeksem de kalmayı görev edindim. Benim geçmişim öz değerimdir. Bunu asla inkar edemezler. Bu yerlerin virane olmasını istemedim. Tekrar insanların buralara gelmesini istedim ve başardım. Her yıl biraz daha çoğaldık. Elektrik konusunda kaymakama köyümüze döndüğümüzü ve hizmet istediğimizi söyledim. Kaymakam hizmet vermeyeceğini söyleyince bende elektrik direklerini keseceğimi söyledim. Bana ağır kelimeler kullandı. Diretince başka amirlerine gittim ve zorla elektriği aldım” dedi.

‘BU KADAR ZULÜM YETER’

Mahkemelerin adil bir şekilde sonuçlanmasını istediğini kaydeden Polat, şu çağrıda bulundu: “Şu toprağı elinden alayım dememek lazım. Toprağımı, ocağımı fazla mı görüyorlar bize? Bu kadar zulüm eziyet yeter. Zaten sorunlarımız çok. Duyarlı insanlardan, özellikle avukatlardan destek istiyorum. Hukukçuların bu çağrıya kulak vermeleri gerekiyor. Kanun bana bir mülkiyet hakkı vermiş. Bunu tekrar elimden almak istiyorlar.”

Mezopotamya Ajansı / Ayşe Sürme