Urfa’nın Suruç ilçesinde 2018 Genel Seçimleri öncesi 14 Haziran’da esnaf ziyaretleri esnasında AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınları, Şenyaşar ailesine ait işyerinde, Celal, Adil, Ferit, Fadıl ve Mehmet Şenyaşar’a saldırdı.  Saldırıda yaralanan Celal, Adil, Ferit ve Mehmet Şenyaşar kaldırıldıkları Suruç Devlet Hastanesi’nde, ikinci bir saldırıya maruz kaldı. Hastanede gerçekleşen saldırıda Adil ve Celal Şenyaşar ile çocuklarını ziyarete giden baba Esvet Şenyaşar linç edilerek öldürüldü. Olaydan ağır yaralı olarak kurtulan Fadıl Şenyaşar ise yaralı halde tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İlk soruşturma, işyeri ve hastaneden toplanan delillerle açılırken, daha sonra iki ayrı dosyaya dönüştü. Hastanede yaşananlar hala soruşturma aşamasındayken, işyerinde yaşananlar için açılan davanın karar duruşması, 2 Nisan’da Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Yargılama devam ederken eşi ve iki çocuğunu yitiren anne Emine Şenyaşar ise 9 Mart’ta Urfa Adliyesi önünde “Adalet” talebiyle oturma eylemi başlattı. Adil bir yargılama talebinde bulunan anne Şenyaşar, “Katiller tutuklanana kadar eylemimi sürdüreceğim” diyerek, nöbet eylemini sürdürüyor.

Şenyaşar ailesine yönelik saldırının hemen ardından olay yerine giderek incelemelerde bulunan dava avukatı Hidayet Enmek, Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı.

Olayın üzerinden 2 saat geçtikten sonra olay yerine gittiniz. İlk izlenimleriniz nelerdi? 

Suruç’a vardığımda artık karanlık çökmüştü. İlk önce Suruç Devlet Hastanesi’ne gittim. Gittiğimizde olay bitmişti. Hastanenin camları takılıyordu, duvarlar temizlenip boyanıyordu. Oradaki güvenlik görevlileriyle konuşmaya çalıştık. Kimse bilgi vermek istemedi. Orada ne hemşire ne de doktor görebildik. Konuşmaya çalıştığımız kişiler ise bilgi vermekten çekindi. Tabipler Odası'yla bir telefon görüşmesi yaptık. Odaya bağlı olan doktorlardan edinilen bazı bilgileri aldık. 

Tabipler Odası hangi bilgileri aktardı? 

Esvet, Emine Şenyaşar’ın gözleri önünde orada bulunan çeşitli malzemelerle, bize aktarılana göre oksijen tüpüyle, serum şişeleriyle ve diğer kesici aletlerle orada katlediliyor.

Bize yaralılar hastaneye getirilirken bir kargaşanın meydana geldiğini aktardılar. Yıldız ve Şimşek ailesi toplanmaya başlıyor, yaralılara müdahale etmeye çalışan sağlık personeline izin vermiyorlar. Sedyede yatan Celal ve Adil’e hem silahla hem de kesici aletlerle saldırıyorlar. Esvet Şenyaşar ise çocuklarının yaralı olduğu ve hastaneye götürüldüğü bilgisini edindikten sonra eşi Emine Şenyaşar ile birlikte yürüyerek hastaneye geliyor. Kalabalığa rağmen çocuklarını görmeye çalışıyorlar. Tabi kalabalıkta hemen onu da tanıyor, ona da saldırmaya başlıyorlar. Esvet, Emine Şenyaşar’ın gözleri önünde orada bulunan çeşitli malzemelerle, bize aktarılana göre oksijen tüpüyle, serum şişeleriyle ve diğer kesici aletlerle orada katlediliyor. Ferit ise ambulansa sedyeyle götürülüyor. Kargaşa çıkınca bayılıyor. Herkes onun öldüğünü sanıyor, ona karışmıyorlar. Bu sefer de Mehmet’i hedef almak istiyorlar. Mehmet acil serviste onlardan kurtulmak için pencereden kendisini atıyor. Kovalıyorlar yakalayıp dövüyorlar. Ellerinden kurtulmaya çalışıyor.  

Bu bilgileri edindikten sonra olayların ilk yaşandığı işyerine de gittiniz mi?

Evet, oraya gittiğimizde Suruç ve Urfa Merkez’den gelen savcılar olay yeri inceleme ekibiyle beraber tespitler yapıyor, delil ve bulguları topluyordu. Olay yeri şeritlerle kapatılmıştı. Savcılar orada bizimle görüştü. Kaygılarımızı dile getirdik. Bize, olayın yaşandığı yerlerdeki tüm kamera kayıtlarını, kurşun kovanlarını ve çeşitli delilleri topladıklarını söylediler. 

 Olayların yaşandığı yerleri ilk haliyle görenlerden biri de sizsiniz. Olay yerlerini inceledikten sonra hangi izlenimlere vardınız?

Özellikle hem iş yerine ilişkin hem de hastanedeki görgü tanıklarından edinmiş olduğumuz bilgiler vardı. Fadıl Şenyaşar’ı taşıyan ambulansın şoförü yoldayken, hastanede saldırı olduğunu, ambulansların tekerleklerinin patlatıldığını, camların kırıldığını duyunca Fadıl’ı Urfa’da bulunan Balıklıgöl Devlet Hastanesi’ne götürüyor. Fadıl Şenyaşar Suruç Devlet Hastanesi’ne götürülseydi, şu an tutuklu olmazdı, o da hayatını kaybetmiş olurdu. Hastanede o da katledilmiş olurdu. Eğer ki ambulans şoförü o esnada bu refleksi göstermeseydi, Fadıl da belki acil serviste katledilecekti. 

Hastanede yaşananlar için ayrı bir soruşturma yürütülüyor. Olayın üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen bir ilerleme kaydedilmedi… 

Gizlilik kararı olmasına rağmen bizim erişemediğimiz kamera görüntüleri ana akım medya ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından yayınlanıyor ve çarpıtılmaya çalışılıyordu.

Dosyanın sürüncemede bırakılmaya çalışıldığını düşünüyoruz. Olayın üzerinden 2 yıl 8 ay geçti. Hala soruşturma üzerinde bir gizlilik kararı var. Dosyanın içeriğine erişemiyoruz. Ne tür deliller olduğunu da bilmiyoruz. Bundan dolayı endişeliyiz. Dosyada bulunun birçok konuya erişemiyoruz. Örnek olarak dosyanın içeriğine dair bulgu, belge, delil, tanıklar ve tanık beyanlarına ulaşamıyoruz. Gizlilik kararı olmasına rağmen bizim erişemediğimiz kamera görüntüleri ana akım medya ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından yayınlanıyor ve çarpıtılmaya çalışılıyordu. Bunun da bizim açımızdan bir kaygı yarattığını hem yazılı hem de sözlü aktarımlarımızı dönemin başsavcısına iletmiştik. 

Olayların bütünlüklü olarak değil de ayrı ayrı soruşturulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?  Bu durum mevcut yargılamayı nasıl etkiliyor?

Ceza yargılamasının mantığında, ortada bir olay varsa, bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. Kopuk ya da ikiye bölerek bir olayı farklı iki soruşturma olarak yürütemezsiniz. Bu olay bir bütün olarak değerlendirilmedi. İş yerinde yaşananlar ayrı, hastanede yaşananlar ayrı bir olay olarak görüldü. İşyerine ilişkin bir soruşturma yapıldı ve iddianameye dönüştürüldü. Akabinde, Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Soruşturmayı yürüten ilk savcılar dosyayı bir bütün olarak ele aldılar ve bir bütün olarak delilleri topladılar. Dolayısıyla daha sonra gelen savcıların dosyayı ikiye bölerek, iş yerini ayrı bir soruşturma esası verilerek iddianame hazırlaması hukuken sakat bir durum. 

 Davanın seyrini nasıl etkiler. Kaygılarınız nelerdir? 

 İşyerine ilişkin birçok delil, bulgu, tanık beyanı, şu anda üzerinde gizlilik kararı bulunan hastaneye ilişkin soruşturmada kaldı. Bu bilgi ve bulgulara erişemediğimiz için de Malatya’daki yargılama sağlıklı bir şekilde yürütülemiyor. 

İşyerine ilişkin birçok delil, bulgu, tanık beyanı, şu anda üzerinde gizlilik kararı bulunan hastaneye ilişkin soruşturmada kaldı. Bu bilgi ve bulgulara erişemediğimiz için de Malatya’daki yargılama sağlıklı bir şekilde yürütülemiyor. Örneğin 12 Mart’ta huzurda dinlenen bir tanık vardı. Bu tanık olay esnasında iş yerinde bulunan, oradaki diyaloglara şahit olan bir tanık. Bu tanığın beyanı heyet tarafından dinlendi, alındı. Aynı tanık, ‘Ben olaydan 3 gün sonra Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na aynen bu konuya ilişkin ifade verdim’ dedi. Şu an Malatya’da bulunan dosya içerisinde bu tanığın kollukta alınan beyanı bulunmamakta. Üç yıla yaklaşan bir soruşturma var. Bu soruşturmada hala gizlilik kararı var. İçeriğine hala erişemiyoruz. Oradaki delillerin ne kadarının iş yerine ilişkin olduğuna dair de bir bilgiye sahip değiliz. Haliyle Malatya’da yapılan yargılamada hakkaniyete, hukuka uygun bir yargılamanın yapılmadığını düşünüyoruz.

MA / Lezgin Tekay