Türkiye’ye 2019 yılında gelen Uluslararası Barış Heyeti içerisinde yer alan İngiltereli sendika hukukçusu Paul Scholey, İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik devam eden tecrit ve Kürt sorununda çözüm için rolünü Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi. 

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in 2019 yılında başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevinin 100’üncü gününde Türkiye’ye geldiklerini hatırlatan Scholey, “Leyla Güven'in yatağının başında oturmak aklımda en canlı kalan anı. Son derece hastaydı, tahmin edebileceğiniz gibi çok zayıftı ama yine de heyetimizin onu ziyaret etmesi konusunda, bizle görüşmek konusunda ısrar etti” dedi.

‘HERŞEYİN ÇIĞIRINDAN ÇIKTIĞINI GÖRDÜK’

Heyetlerinin temel amacının Öcalan'a uygulanan tecridi incelemek ve raporlaştırmak olduğunu hatırlatan Scholey, otoriter rejimin başka sorunları olduğunu da hemen gördüğünü hatırlattı. Scholey, “Sendikalara yönelik baskı ve sindirme politikalarından haberdar olduk, o sırada görüştüğümüz sendikacılar 'Allahsız komünistler' denerek saldırıya uğradıklarını ifade ettiler. Siyasetçilerin tutuklandığını gözlemledik. Yargıya ve kamu görevlilerine olan müdahaleyi ve saldırıları gördük. Her şeyin bu kadar çığırından çıktığını ilk elden görmek şok ediciydi” ifadesinde bulundu.  

BARIŞ ANNESİ İLE GÖRÜŞME

Leyla Güven’in “açlık grevini ölümü sevdiğim için değil yaşamı sevdiğim için yapıyorum” sözlerinin kendisi için çarpıcı olduğunu ifade eden Scholey, “Bunun yanı sıra Diyarbakır'da Barış Anneleri ile görüşmemiz oldu, kızını, kocasını ve iki oğlunu kaybeden kendisi ise hapis cezası ile karşı karşıya bir anne ile konuşmamızı da asla unutamayacağım.  Diyarbakır'daki abluka beni dehşete düşürmüştü. Çok da gizli olmayan bazı sivil polisler tarafından ayan beyan takip edildik. Her adım başında silahlı polisler vardı. Bu bizim için son derece sıra dışı ve oldukça rahatsız ediciydi” diye anlattı.

‘HAKİMLER FİİLİ OLARAK TUTSAK’

Öcalan’ı “Ortadoğu’nun Mandela’sı” olarak nitelendiren Scholey, “Kendisi tutukluyken bir çözüm olasılığının çok düşük olduğuna inanıyorum. Bunca yıldır ailesi ve avukatları ile görüştürülmemesi ise dehşet verici” dedi. İmralı’da uygulanan tecridin yasalardan kaynaklanmadığını da vurgulayan Scholey, “Yasalar gayet iyi durumda. Yeni bir yasaya da ihtiyaç yok. Olması gereken Türkiye'nin var olan kendi yasalarını uygulaması. Öte yandan Türkiye'nin artık bir hukuk devleti olmadığını düşünüyorum. Hakimler fiili olarak tutsak edilmişken kimse güvende değildir” ifadelerinde bulundu.

‘ÖCALAN’IN EŞİTLİĞE BAĞLILIĞI ÇOK ETKİLİYECİ’

Öcalan’ın bazı değerlendirmelerini de okuduğunu dile getiren Scholey, şöyle devam etti: “Eşitliğe olan bağlılığı çok etkileyici, bunu diğer tüm gelişimin temeli olarak görüyor. Bunun dışında Kürdistan'da kadın hareketinin desteklenmesi ve kadınların teşviki konusunda, gösterilen çabalardan çok etkilendim. Öcalan ve Kürt sorununun çözümü direkt olarak ilişkilidir diye düşünüyorum. Serbest bırakılmasının Kürt sorununun kalıcı olarak çözülmesi ile sonuçlanacağını düşünüyorum ve bunu görmeyi çok isterim.”

MA / Berivan Altan – Gözde Çağrı Özköse