Said-i Nursi'nin kayıp mezarı davasında ilk duruşma görüldü. Mezar yerini araştırmanın valiliğin görevi olduğunu öne süren davacı Urfa Barosu avukatları, adliye önünde açıklama yaparak kararın birkaç hafta içinde çıkmasını beklediklerini söyledi. Dosya incelemeye alındı.

YARGI SÜRECİ

Urfa Barosu 2019 yılında idari işlem yoluyla Nursi'nin kayıp naaşının bulunması için Şanlıurfa Valiliği'ne başvurdu. Baro, valilikten konuyla ilgili arşivinde bulunan bilgi ve belgeleri istedi. İstenenlerin kayıtlarda bulunmaması halinde ise, valiliğin Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) başvurarak gerekli bilgi ve belgeleri temin etmesini talep etti.

Valilik 18 Nisan 2019 tarihinde verdiği cevapta, Nursi'nin naaşına ilişkin valilik arşivinde herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığını belirterek talebi reddetti. Baronun Genelkurmay Başkanlığı’na ve MİT’e 3071 sayılı Dilekçe Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında başvuru yapabileceğini ifade etti.

Baro bu cevaba istinaden 18 Haziran 2019’da Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesi’ne başvurdu ve valilik aleyhinde idari işlemin iptal edilmesi davası açtı. Mahkeme 5 Temmuz 2019’da verdiği kararda, baronun dava açma bakımından işlem ile arasında menfaat bağının bulunmadığını belirtti ve bu davayı açmaya ehil olmadığı gerekçesiyle davayı reddetti. Baro daha sonra Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi’ne istinaf başvurusunda bulundu. Bu mahkeme ise kararı baro lehine bozarak, kamu kuruluşu niteliği taşıyan baroların insan hakları savunucusu olduğuna ve dolayısıyla Said-i Nursi’nin kayıp naaşı davasında ehliyetli olduğuna hükmetti.

Av. Nurullah Küçükoğlu (solda) ile Av. Müslüm Baran (sağda).

KÜÇÜKOĞLU: NAAŞ URFA'DAN KAÇIRILDI, VALİLİK YÜKÜMLÜ

İstinaf Mahkemesi’nin kararı sonrasında ilgili davanın ilk duruşması dün Şanlıurfa İdare Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada davacı taraf adına Baro Yönetim Kurulu üyeleri Av. Müslüm Baran ile Av. Nurullah Küçükoğlu, HÜDA-PAR İl Başkanı Emin Özaslan, Urfalı yazar Abdulkadir İkbal yer aldı. Mahkeme önünde açıklama yapan Nurullah Küçükoğlu, davacı taraf olarak sözlü beyanda bulunduklarını belirtti. Küçükoğlu, "Said-i Nursi'nin naaşı Urfa’dan kaçırıldığı için bu konuda İçişleri Bakanlığı’nı temsilen davalı Şanlıurfa Valiliği idari anlamda sorumludur" dedi. Küçükoğlu, “Kayıp naaşın yeri ile ilgili valiliğin arşiv kayıtlarında herhangi bir bilgi/belge olmasa bile, bu konuda araştırma yapmakla yükümlü olduğunu” söyledi.

Küçükoğlu, Said-i Nursi’nin kayıp naaşının yeri ile ilgili bilgilerin açığa çıkarılmasının, "hakikati bilme hakkı çerçevesinde" önemli olduğunu ifade etti ve naaşın yerinin 61 yıldır bilinmediğini vurguladı. Avukat Küçükoğlu şöyle devam etti: "Eserleri Bakanlar Kurulu Kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basıldığı, ismi Türkiye’nin birçok ilinde okullara verildiği halde naaşının hâlâ kayıp olması büyük bir çelişki."

Baronun davanın takipçisi olmaya devam edeceğini söyleyen avukatlardan Müslüm Baran ise şöyle konuştu: “Hâlâ olayın istihbari ve gizli yönünden bahsedilmektedir. Ancak artık bunun istihbari bir yönü kalmamıştır. Bunun, ne şekilde olursa olsun, Urfa Valiliği tarafından topluma açıklanması gerekmektedir. Bu mezar niye kaçırıldı, ne amaçla kaçırıldı, kim tarafından kaçırıldı? Bunların açıklanması lazım. Bugün duruşma yapıldı. Biz sözlü savunmalarımızı sunduk. Mahkemece 1-2 hafta içinde karar açıklanacaktır. Umuyoruz ki, çelişkileri giderecek, toplumun sorularına cevap olacak bir karar olur.”

NE OLMUŞTU?

Said-i Nursi 23 Mart 1960'ta Urfa'da vefat etti. İlk olarak Urfa Balıklıgöl'deki Halil-ür Rahman Dergah Camii'nin yanına defnedilen Nursi'nin naaşı, 1960 darbesi sonrasında 12 Temmuz 1960 gecesi alınarak bilinmeyen bir yere götürüldü. 

Baro, naaşın ortadan kaybolmasının 57. yıldönümü olan 12 Temmuz 2017’de Urfa Barosu Şanlıurfa Cumhuriyeti Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Baro suç duyurusunda, Said-i Nursi’nin kayıp naaşının tespiti ve ilk defnedildiği mezarına iadesi ile olayda dahli olan şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını talep etmişti. Savcılık olayın zaman aşımına uğramasını gerekçe göstererek takipsizlik kararı vermişti.

Davacı taraf olan Şanlıurfa Barosu, Sulh Ceza Hâkimliği’ne itirazda bulundu. Bu itiraz reddedilince baro, 18 Temmuz 2018’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM de, baronun başvuruda belirtilen ihlallerin mağduru olmadığını belirterek başvuruyu kesin bir kararla usulden reddetti ve davayla ilgili yargı yolu tamamen kapandı. Baro daha sonra bu kararı kınadı. 
Yargı yolunun kesin bir şekilde kapanması üzerine baro da, 2019’da Şanlıurfa Valiliği’ne başvurarak idari yoldan kayıp naaşının bulunmasını talep etmişti. Talebin valilik tarafından reddedilmesi üzerine baro, valilik aleyhine idari işlemin iptali davası açmıştı. Avukatlar, dün Şanlıurfa İdare Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşması sonrasında yaptıkları açıklamada, kararın 1-2 hafta içinde açıklanmasını beklediklerini ifade ettiler. (DUVAR)