Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-Der) Genel Merkez Üyesi Avukat Abdurrahman İlgin, cezaevlerinde bulunan Rojavalı tutukluların durumunun daha ağır olduğunu söyledi. İlgin, Çukurova Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinde kendilerine başvuran 25 Rojavalı tutuklunun olduğunu kaydetti. Bu sayının çok daha fazla olduğunu fakat daha diğerlerine ulaşamadıklarını ifade eden İlgin, bu kişilerin gözaltına alındığı ilk andan itibaren hukuksuzlukla karşılaştıklarını belirtti. Rojavalı tutukluların genelde jandarma tarafından gözaltına alındığının bilgisini veren İlgin, “Bu kişiler gözaltına alındığı zaman kanunlara uyulmuyor.  Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) tarafından belirlenmiş kanunlara riayet edilmiyor. Örneğin soruşturma aşamasında yeminli tercüman olması gerekiyor ama genelde Kürtçe bildiğini iddia eden askerler tarafından çeviri yapılıyor. Orada çevirmenlik yapan askerin ne anladığı ve nasıl çevirdiği belli olmayan tutanaklar oluşturuluyor. Mahkemelerde de bu ifadeler baz alınıyor. Bu durum hukuka da aykırıdır fakat ülkemizde özellikle son beş yıldır sadece Rojavalı tutsaklara değil bütün siyasi tutsaklar kanunlar uygulanmıyor. Kanunlar yerine düşman hukuku uygulanıyor” dedi.

Rojavalı tutukluların yüzde 90’nına yakının “örgüt üyeliği” veya “örgüt propagandası” iddiasıyla suçlandığını hatırlatan İlgin, gelen Rojavalıların, telefonlarında bulunan fotoğraflardan ya da YPG’de bulunan kardeşi veya akrabasının bulunması gibi durumlardan tutuklandığını belirtti. 

TECRİT İÇİN TEKLİ HÜCRE 

Rojavalıların tutuklamasından sonra cezaevinde diğer siyasi tutuklularla iletişim kurmamaları için tekli hücrelere konulduğuna dikkati çeken İlgin, şöyle devam etti: “Benzer suçlardan yatan kişiler ile yatmak istediklerini beyan ettiklerinde cezaevinde siyasi suçtan sadece kendisinin bulunduğunu ve bunun için tekli hücrede tutulacağı söyleniyor. Böylece kişiyi tecrit altına alıyorlar. Bu kişilerin diğer tutsaklarla iletişimi engellendiği için onlarda kimseye ulaşamıyor. Bundan kaynaklı çoğu zaman iki sene veya üç sene sonra bizimle iletişime geçen tutsaklar oluyor. Türkiye cezaevlerinde hiçbir tutukluya tercüman verilmiyor. Yabancı uyruklu tutsaklar dil sorunu yaşadığı için kendi taleplerini yansıtamıyorlar. Bu tutsakların ihtiyaçları genelde yok denilerek ya karşılanmıyor ya da aylar sonra veriliyor. Tutukluların kıyafet ve para ihtiyaçları dışardan karşılandığı için bu tutukluların imkânları yok. Aileleri buralarda olmadığı için aylarca aynı kıyafetle kalıyorlar. Hatta cezaevi idaresi parasıyla dahi ihtiyaçlarını karşılamıyor.” 

'ÇETELER TESLİM ETMEK İSTİYORLAR’

İlgin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dışarda esen rüzgârın içeriye yansıması oluyor. 2015 yılından itibaren artan faşizminde yansımasını cezaevlerinde görebiliyoruz. Rojavalı tutsakların cezaları bitmesine yakın göç idaresine haber veriliyor. Göç idaresi de hemen sınır dışı etme kararı çıkarıyor. Çukurova bölgesinde de genelde Gaziantep’e gönderiliyorlar. Eğer bu şahıslar dava açmazsa Suriye’ye gönderiliyorlar. Örneğin Afrin kökenli olan bir tutuklu tekrar Afrine gönderiliyor. Burada kontrolü sağlayan ÖSO vb. çetelere teslim ediliyor. Türkiye’de ceza çektirildiği yetmiyormuş gibi birde Suriye’de cezalandırılmak isteniyorlar.” 

Cezaevlerinde bulunan Rojavalı tutukluların derneklerine başvurması halinde yaptıkları hukuki girişimler sonucunda Suriye’ye geri gönderilmelerini durduklarını vurgulayan İlgin, sözlerini şöyle tamamladı: “Buna ilişkin bize başvuru geldiği zaman Sulh Ceza Hakimliğine itiraz ediyoruz. Daha sonra idare mahkemesinde yürütmeyi durdurma talepli bir dava açıyoruz. Davalar sonuçlanana kadar o kişilerin Suriye’ye gönderilmesini engelliyoruz. Kişilerin Türkiye’ye yaptığı iltica talebi ‘Kamu güvenliği' gerekçe gösterilerek reddediliyor. En sonunda Suriye hariç başka bir ülkeye iltica etmesinin yolunu açıyoruz.” 

Mezopotamya Ajansı / Ömer Akın