Tüm dünyayı uzun bir süredir etkisi altına alan Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle kimi önlemlere başvuruldu. Birçok ülkede uzun süren sokağa çıkma yasakları uygulanırken, Türkiye’de de benzer şekilde kısmi yasaklar getirildi. Salgının başlangıcıyla birlikte 65 yaş üstü ve 20 yaş altı kişilerin sokağa çıkması tamamen yasaklanırken, işçiler ve yasaktan muaf tutulan bazı kişiler dışında kimse sokaklara çıkamadı. Salgının uzun süredir devam etmesiyle birlikte ülkeler ekonomik olarak bir çöküşe sürüklenirken bundan kurtulmak için bir süre sonra belli normalleşmelere gidildi. Türkiye’de ise ilk normalleşme adımı 11 Mayıs’ta başladı. Normalleşmenin ilk etabında kapalı olan berber, kuaför ve AVM’ler hizmete girdi.

Ramazan Bayramı dolayısıyla Türkiye'nin 81 ilinde uygulanan 4 günlük sokağa çıkma yasağının sonra ermesiyle birlikte insanlar sokaklara çıkmaya başladı. Açıklanan normalleşme adımlarıyla birlikte var olan kısıtlamalarda kademe kademe de kaldırılacak. Restoranlar, kafe ve lokantaların normalleşme sürecinin ikinci adımı olarak Haziran ayı ortasında açılması planlanıyor.

BİRİNCİ DALGA BİTMEDİ

Normalleşme adımlarıyla birlikte ikinci bir Kovid-19 dalgasının gelebileceği tartışmalarına değinen İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, birinci aşamanın bile henüz bitmediğini uyarısında bulundu.

Birinci dalgada azalmaların görüldüğünü dile getiren Kılıçaslan, “İkinci dalga gelecek dememiz için şimdiki rakamların sıfırlı rakamlara gelmesi ve biraz böyle durması gerekir. Ondan sonra tekrar sayılar artarsa ancak bizler de ikinci dalga gelebilir diyebiliriz. Şu anda birinci dalga sadece kontrol altına alındı. Dolayısıyla bunda sadece tekrardan artış olabilir. Zaten dolaşım arttıkça bu tip vaka artışları olacaktır” dedi.

BAĞIŞIKLIK NE KADAR KALICI KALACAK?

Kovid-19 salgını ile ilgili pek çok şeyin daha bilinmediğine dikkat çeken Kılıçaslan, “Salgına yakalanan kişide bunun yapacağı bağışıklık ne kadar kalıcı olacak? Buna aşı üretilebilecek mi? Üretilen aşı ne kadar etkili olacak?” gibi soruların cevapları hala belirsiz olduğunu söyledi.  Dolayısıyla hükümetlerin bu evlere kapanma sürecini çok daha uzun sürdürmelerinin mümkün görünmediğini aktaran Kılıçaslan, “Dolayısıyla belli bir riski göze alarak açılım yapması tüm dünyada olacak gibi görünüyor. Çünkü öbür türlü sosyal ve ekonomik sürdürülebilir bir pozisyon yok” ifadelerini kullandı.

EN TEMEL ŞEY ELLERİN YIKANMASI

Bu süreçte çalışacak, dışarıya çıkan insanların sıklıkla ellerini yıkaması gerektiği uyarısında bulunan Kılıçaslan, “Çünkü hastalığın bulaşmasında en büyük yolu yüzeylerdir. Başkasının çıkardığı mikrobunun bir kapıkuluna, otobüsteki bir tutanağa ya da başka bir yüzeye düştüğünü düşünün. Sizler bu yüzeye dokunduğunuzda orada bir şey varsa size bulaşır. Salgının bulaşması en çok bu yolla oluyor. Bunun için en temel şey ellerin yıkanması” dedi.

‘HAZIRLIKLI OLMAK GEREKİR’

İnsanların sıklıkla gittiği yerler ve kapalı ortamların havalandırılmasının çok önemli olduğunu belirten Kılıçaslan, “Ortam ne kadar çok havalanıyorsa bu da hastalığı bulaştırmayı o kadar azaltıyor. Tabi ki yine direkt temastan kaçınmak gerekiyor. Bu şekilde kurallar koyarak bunun sürdürmesi gerekiyor. Bu olay tamamen ortadan kalkıp kalkmayacağı belli değil. Grip gibi düşünün. Bu sürekli tekrarlanıyor da olabilir. Buna hazırlıklı olmak gerekiyor” diye konuştu.  

MESAFENİN KORUNMASINA DİKKAT

Normalleşme sürecinin ikinci adımı olan ve açılması beklenen kafe ve lokanta gibi yerlerde özellikle mesafenin korunması gerektiğine dile getiren Kılıçaslan, buradaki temizlik ürünlerine de dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Kapalı mekanlarda virüsün bulaşma riskinin daha yüksek olduğuna dikkat çeken Kılıçaslan, “Bu süreçte açılacak mekanlarda daha çok açık yerler kullanmak gerekiyor. Yine yakında okullarda açılacak. Orada da önemli olan belli bir metrekare içerisindeki sayıyı olabildiğince azaltmak olmalıdır. Okulda olma süresi olabildiğince azaltmak gerekiyor. Bu tip önlemlerle hayatın sürdürülmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.  

Mezopotamya Ajansı / Ferhat Çelik