Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın açıklamaları ardından gündeme gelen ve son olarak TBMM'ye sunulacağı belirtilen "sosyal medya düzenlemesi" tartışmaları devam ediyor.

Erdoğan'a sunulan 11 maddelik düzenleme ile Türkiye'den günlük ziyaretçi sayısı 1 milyonu geçen sosyal medya platformları için Türkiye'de temsilci bulundurma zorunluluğu getiriliyor. Aynı düzenleme ile sosyal medya platformlarının Türkiye'deki kullanıcılarının verilerinin de Türkiye'de saklanması sağlanıyor. İçerik kaldırma taleplerinin yerine getirilmemesi halinde ise platformlara para cezası, bant genişliği daraltma ve engelleme gibi yaptırımlar öngörülüyor.

Düzenlemenin ilham kaynağının Almanya olduğu yönündeki açıklamaları değerlendiren Prof. Dr. Yaman Akdeniz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar ile Türkiye ve Almanya'daki durumu kıyasladı. Akdeniz, ilham kaynağı olan Almanya'da da düzenlemenin tartışılmaya devam ettiğini belirtti.

Verilerin Türkiye'de depolanmasının soruşturmaları arttıracağına dikkat çeken Akdeniz'e göre Türkiye'nin erişim engellemesi istediği muhalif hesaplar engelleme ile karşı karşıya kalabilir.

'SORUŞTURMALAR ARTACAK'

Akdeniz'in sosyal medya hesabından paylaştığı bilgiler şöyle:

Türkiye'den mevcut düzende 2019 sonu itibarı ile 408.494 websitesi, 130.000 URL adresi, 7.000 Twitter hesabı, 40.000 tweet, 10.000 YouTube videosu ve 6.200 Facebook içeriği erişime engellenmiştir. Düzenleme derken bunu unutmamak lazım. Almanya'daki yapı böyle kısıtlayıcı bir yapının üzerine oturtulmamış. Almanya'dan bugüne kadar ne Twitter, ne Youtube, ne Wikipedia ne de Sendika.Org, OdaTV, Independent Türkiye, JinNews ve Ozguruz.Org gibi haber sitelerine erişim engellenmiş.

Türkiye'deki mevcut yapıda erişim engelleme yetkisi sadece yargı organlarına verilmemiş. BTK, ESB, Sağlık Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Milli Piyango, Spor Toto, Türkiye Jokey Kulübü, Diyanet İşleri Başkanlığı, RTÜK ve hatta Diyanet'e erişim engelleme yetkisi verilmiş.

Türkiye’de demokratik kurumlar ve hukuk devleti kuralları işlemiyor. Sulh ceza hakimlikleri, 5651 sayılı yasa kapsamında siyasilerden gelen tüm talepleri kabul ediliyor, tüm itirazlar ise reddediliyor. Tek taraflı işleyen bir mekanizma zaten oluşturulmuş.

EngelliWeb 2019: Buz Dağının Görünmeyen Yüzü Raporu'nda açıkladığımız üzere 2019 içinde verilen 6200 karardan sadece 69 tanesinde Anayasa Mahkemesi'nin internet ile ilgili ilkesel kararlarına atıf bulabildik ve sadece 22 tanesinde bu kararların uygulandığını gördük.

Anayasa Mahkemesi kararlarını sadece Anayasa Mahkemesi dikkate alırken sulh ceza hakimlikleri AYM kararlarını tamamen göz ardı ediyor, karar verirken veya itirazları değerlendirirken yerleşik AYM içtihadını hiçe sayıyorlar.

Kaldı ki Almanya’daki modelin başarılı olduğuna ve amacına ulaştığına dair de bir bulgu yok ve yasa Almanya'da ve uluslararası platformlarda çok tartışılıyor. Dolayısıyla Almanya/Türkiye karşılaştırması basit bir şekilde “Almanya’da var, bizde neden olmasına” indirgenemez.

Bizde önerilen modelde ise sosyal medya platformları zorunlu olarak Türkiye'de ofis açacak. Ofis açmazlarsa 10-40 milyon TL arası idari para cezası ile karşı karşıya kalacaklar ve internet trafiği bant genişliği (%50-95 aralığında) sulh ceza hakimlikleri eli ile kısıtlanacak.

Eğer lokalizasyon sağlanır & veriler Türkiye'de tutulursa, bu verilere erişim yine sulh ceza hakimlikleri eli ile ve diğer resmi makamlar tarafından (BTK vs.) ulaşmak, erişmek ve hatta topluca bu verileri elde etmek kolaylaşacak. Kullanıcılar şeffaflaşacak, soruşturmalar artacak.