Koronavirüs salgınında günlük vaka sayıları 50 bini bulurken, yaşanan can kayıpları da 200’ün üzerinde. Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Tabip Odaları, tüm çağrılara rağmen gerekli önlemlerin alınmamasını protesto etmek amacıyla 15 Nisan Perşembe günü Ankara’da Sağlık Bakanlığı ve bütün kentlerde de sağlık müdürlükleri önünde olacak. İzmir’de de her geçen gün vaka sayılarında artış yaşanırken, hastanelerde de yoğunluk devam ediyor. 

Artan vakalar ve hastanelerin durumu, alınması gereken önlemleri İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaynak Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.

KONGRELER BULAŞI ARTTIRDI

Salgında üçüncü pik dalgasının önümüzdeki dönemde sayısal olarak zirve yapacağını belirten Kaynak, vakaların artış çizelgesine bakıldığında ise yoğun artışın AKP’nin “lebalep” kongreleri sonrası olduğunu söyledi.  Kaynak, “Bu artışın ortaya çıkışının nedenlerinden biri de insanların temasının arttığı günlere tekabül ediyor. Kongrelerle örtüşen bir tarih çıkıyor karşımıza. 81 ilden toplanan insanlar arasında salgının yaygınlaştığına dair haberler art arda geldi. Bu parametre önemli" dedi. 

KAPANMA FİNANSI SUNULMADI 

Okulların, seyahat, AVM ve restoranların açılma kararının çok erken verildiğini dile getiren Kaynak, hafta sonu yasaklamaların ise virüsün yaygınlaşmaması önünde bir engel oluşturmadığını kaydetti. İnsan hareketini kısıtlamak için ekonomik bir çözümün de getirilmesinin önemine değinen Kaynak, “İnsanlara 'evden çıkmayın' dediğinizde, o insanların gündelik yaşamlarını karşılayabilecek bir organizasyon yapmanız gerekiyor. Faturaların ödenmesi gerekiyordu, yapılmadı. Devlet bu finans kaynağını halka sunmadı” diye konuştu.

İNGİLİZ MUTASYONU 

Son vakaların klinik incelemelerinde, İngiliz mutasyonun daha fazla görüldüğünü belirten Kaynak, şöyle devam etti: "Bu türün daha kolay ve çabuk bulaşma gibi bir özelliği var. İzmir'de de sıklıkla karşılaşıyoruz. Bu nedenle maske ve mesafe gibi temel tedbirler daha sıkı olmalı. Bu virüs aynı zamanda klinik bulgu olarak daha değişken. Salgına yakalanan hastanın semptomları kısa zamanda kötüleşebiliyor. Diğer yandan da önceki virüs çeşidinde genel olarak yaşlıların yakalandığını görüyorduk. İngiliz türünde ise yoğunlukla daha genç olanlarda sıkılıkla görülüyor. Daha sıkı tedbirler almazsak, İngiliz türüyle baş etmek mümkün olmayabilir. Ölüm sayıları da hiç olmadığı kadar arttı. Bu son derece vahim bir durum. Bizim ivedilikle 28 günlük kapanmaya giderek, İngiliz türüne hazırlanmamız gerekiyor. Bu tabii siyasal bir karardır, ekonomik bir alt yapı oluşturulmalı." 

110 MİLYON AŞI İHTİYACI 

Türkiye'de 16 milyon doz aşı alındığını, ikinci doz aşılar tamamlandığında bu sürecin bitmiş olacağını ifade eden Kaynak, toplumun hızlıca bağışık hale gelmesi için aşı konusunda hızlı davranılması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'de 110 milyon aşıya ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kaynak, "Bu hızda gidildiği taktirde, 6-7 ay gibi bir süreye yayılması demek. Toplum bağışıklığının gücünü düşüren bir durum olacak. Temmuz ayına kadar nüfusun çoğunun aşılanacağını söyleniyor, ancak aşı bulabilirse… Şu anda ihtiyacımız olan aşı yok. Virüs zaman uzadıkça yeni mutantlarını oluşturuyor. Toplumun bağışıklığı geciktikçe, aşılanmayı uzattıkça bu yeni türlerin oluşmasına da neden olunuyor" diye belirtti.

İZOLASYON MERKEZLERİ KURULMALI

Günlük aşı sayısının arttırılması, zorunlu olarak çalışanların hızla aşılanması gerektiğini söyleyen Kaynak, testlerin yaygın olarak yapılmasının, verilerin şeffaf bir şekilde paylaşılmasının da önemli olduğunu dile getirdi. Pozitif olguların izole edilmesi, temaslıların ise karantinaya alınması gerektiğini vurgulayan Kaynak, bu süreçlerin evin dışında yapılması gerektiğinin de altını çizdi. Kaynak, “Pozitif ve temaslıların karantina ve izolasyon merkezlerinde ayrı ayrı tutulması gerekiyor. Bunun yapılması için her il kendi organizasyonunu yapmalı. Her ilin kendi arasında koordinasyonu da muhakkak yapılmalı. Ayrıca maskeler ücretsiz olarak halka verilmeli" dedi.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI KORUNMALI

Sağlık çalışanlarının bu süreçte özellikle korunması gerektiğini belirten Kaynak, “Sağlık çalışanları hem manevi hem de mali olarak tükendiler. Sağlık sektörü normalin iki katı fazla çalışıyor, insanüstü çalışıyor. Kovid-19 mutlaka meslek hastalığı sayılmalı. Siyasetçiler ister kabul etsin ister etmesin, bu bir meslek hastalığıdır. Hastane polisinden, güvenliğine, temizlik personeline, hekiminden hemşiresine tüm çalışanlar, meslek hastalığı nedeniyle kaybedildi. Siyasetçilerin de bunu kabul etmesi gerekiyor. Sağlık sistemin ayakta kalması için sağlık çalışanlarının ekonomik ve manevi değerlerinin korunduğu bir çalışma programı uygulanmalı" diye konuştu. 

BİLİM KURULU DİNLENMELİ 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın hastanelerde kapasitelerin yüzde 60-70'lik dolu olduğuna yönelik açıklamalarına da değinen Kaynak, şunları söyledi: "Hastanelerin bu oranda dolması demek, oranın yeni hasta alamaması demek. Çünkü geri kalan kısmı her hastane kendi popülasyonu için ayırır. Her hastane bünyesinde birtakım önlemler alınması gerekiyor, hasta sayıların azaltılması gibi önlemler elbette gerekli. Ancak hastanelerin çalışma temposu Kovid-19'a doğru kaydırması, diğer hastaların sağlığa ulaşmasında ciddi sorunlar yaşatacaktır. Temel çözüme aşılama ve tam kapanmayı sağlayarak erişebiliriz. Bunları yapmazsanız, bilim kurullarını dinlemezseniz, virüsle baş edemezsiniz."

MA / Sevda Aydın