Aydın Kuşadası’nda belediye tarafından “Deprem ile Kentsel Dönüşüm Kurultayı” düzenlendi. İlçede bulunan bir otelde düzenlenen kurultaya Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Gözlemevi’nden Jeofizik Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Doğan Kalafat, İTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertaç Ergüven, 9 Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Aydın Baro Başkanı Avukat Gökhan Bozkurt, Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Kurucusu ve AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki konuşmacı olarak katıldı.

Kurultayın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ahmet Övgün Ercan, Türkiye’nin 1’inci derece deprem kuşağında olmamasına rağmen meydana gelen depremlerin yıkıcı olduğunu söyledi. Bunun ana nedeninin ekonomi ve yoksulluk olduğunu belirten Ercan, “Türkiye’de 8'den daha büyük bir deprem olmaz. Türkiye'nin Doğu Anadolu’da deprem eşik değeri 5, Batı Anadolu’da 6,5 deprem yıkıcıdır. Neden derseniz batının ekonomik düzeyi daha yüksektir. Ekonomi ne kadar yüksekse ölüm o kadar az olur. Evini onaramayanların sorması gerekiyor, ‘deprem fonundaki paralar nereye harcanıyor’ diye. Devletin sahibi biziz, sormasını bileceğiz. Biz bu sorgulamayı bugüne dek yapmadıysak bugünden sonra yapmaya mecburuz” ifadelerini kullandı. Ercan ayrıca Kuşadası’nda devam eden yapılaşmanın bir an önce durması gerektiğini söyledi.

‘RANT YOKSA DÖNÜŞÜM DE YOK’

Konuşmacılardan Şehir Plancısı Necati Uyar da, kentin kurulduğu yerde aktif faylar ile zemin durumunun önemini vurguladı. Kentsel dönüşümün uzun süredir ülke gündeminde olduğunu aktaran Uyar, “Türkiye’de dönüşüm büyük oranda yap-yık biçiminde devam ediyor. Müteahhitlerin ya da TOKİ’nin olduğu alanlarda rant sağlanabiliyorsa dönüşüm oluyor. Rant yoksa dönüşüm de ağır aksak yürüyor. Kamu bu işine girdiğinde piyasa koşullarında dönüşüm sağlanıyor. Ancak yüksek katlı binaların yan yana dizildiği bir biçimde dönüşüm aslında gerçekleşmiyor. Deprem ve planlama konusunda durum daha çetrefilli. Planlama öncesinde jeolojik-jeoteknik etüt çalışmaları yapılıyor. Durum ve koşullara göre yapı yasağı getiriliyor. Yapı olan alanlarda ise durum belirsiz. Binalar fayların altında ancak üstündeki yapılar için ne yapılacağı belirsiz. Mevcut yapılarla ilgili risk tanımlaması bulunmuyor” diye belirtti.

‘SORUMLU HÜKÜMET’

AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki de, afetle mücadeleden çok afet sonrası önlemlere önem verildiğini belirtti. Türkiye'de son 19 yıldır afet tedbirleri konusunda başarısız olunduğunu söyleyen Mahruki, “Toplumu afetlere hazırlama sorumluluğu hükümetlerin sorumluluğudur. Maalesef son 19 yılda afet yönetimi konusunda yeteri kadar önem vermemiştir. Deprem vurduğunda ayrım yapmıyor ve hepimiz birer potansiyel depremzedeyiz. Bu deprem her zaman gelebilir, sizi her zaman her yerde yakalayabilir. Sistemin komple ayağa kalkması gerekir güvenli bir yaşam formundan söz edebilmek için. Örgütlü toplum güçlü toplumdur. Bulunduğumuz mahallerde afet bölge ekipleri ile buluşmalıyız. Yaşanılan coğrafya ve bölgeyi tanımalısınız. Bölgenizin zayıf ve sorunlu bölgeleri öğrenmeli ve hazırlıklarınızı yapmalısınız” dedi.

Yaşanacak olası bir İstanbul depremine dikkati çeken Mahruki, şunları söyledi: “AFAD’ın yaklaşık 10 bin kişilik kurtarma ekibi var. İstanbul’da 48 bin yapı yıkılacak, 150 bin hasarlı bina olacak. İki koca bina yıkıntısına bir tane afetten anlayan birisini koyamayacağız.”

KUŞADASI DEPREMİ

9 Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ise, Kuşadası’nın deprem fay hatları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sözbilir, Kuşadası'nda diri fay hatları olduğunu belirterek, “Yavansu Fayı’nın geçtiği bölgede yerleşim alanı mevcut. Kuşadası Fay zonu, Yavansu Fayı, Kalafat Fayı üzerinde yaptığı çalışmalarda yıllık kayma hızının 1 mm olduğunu belirledik. 10 yılda bir santim kayma söz konusu. 2000 yıl önce Yavansu Fayı’nın harekete geçtiğini belirledik. Fakat 2000 yıl geçmiş, yani her an deprem üretebilir” şeklinde konuştu.

Kurultayda ayrıca Prof. Dr. Ertaç Ergüven, Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt, Yüksek Mimar Yoshinori Morıwaki, Doç. Dr. Doğan Kalafat ve Prof. Dr. Kayhan Delibaş da konuşma yaptı.