Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 10. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali akademik programında konuştu. Masumiyet karinesinin en çok değer verdiği konular arasında olduğunu savunan Gül, masumiyet karinesinin sürekli ajandalarında tuttukları bir kavram olduğunu iddia etti. Kemal Kurkut davasında sanık polisin beraat kararına ilişkin kamuoyu tepki gösterirken, Bakan Gül’ün “İnsan için bütün hakların üzerindeki hakkın, hiç şüphesiz ‘yaşam’ hakkı” olduğunu söylemesi dikkat çekti.

Bakan Gül, “İnsan için yaşamak eylemini anlamlı kılan, insan olma onuruna saygının mütemadiyen ayakta tutulmasıdır. Doğuştan gelen hak ve özgürlüklerin tanınmasıdır. İnsanı hak ve özgürlükleriyle yaşatmaktır. Bu nedenle insanlık tarihi, insanın insanca var olma, hak ve özgürlüklerini koruma mücadelesinin de tarihidir. Bu mücadeleyle yoğrulan siyasi tarih, sonuçta bizlere hukuk devleti kavramını armağan etmiştir” dedi.

MASUMİYET KARİNESİ VURGUSU

Masumiyet karinesinin, Anayasa'nın 38'inci maddesinde temel bir kural olarak yer bulduğunu, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası belgelerde de ceza hukukunun evrensel ilkeleri arasında sayıldığını anlatan Gül, "Bize göre masumiyet karinesi, şüpheli veya sanığın muhakeme sürecinde diğer haklarına açılan kapının yegane anahtarıdır. Ceza muhakemesi işlemleriyle hak ve hürriyetler arasında gözetilmesi gereken hassas dengenin farkındayız. Elbette ceza muhakemesinin ilk aşamasında kuvvetli veya zayıf sadece bir şüphe bulunmaktadır. Ancak bu şüphenin varsayıma dayalı olarak soyut ve dayanaksız bir kuşku düzeyinde kalmaması gerektiğini de biliyoruz. Bu düzeyi aşan şüphe, muhakeme işlemlerini başlatmakta, şüphenin yenilmesiyle de bir hakikate, bir sonuca, yani hükme ulaşılmaktadır. Bu adli süreç içerisinde temel amaç, ceza adaleti sisteminin hiçbir hak ihlaline yol açmadan doğru ve adil biçimde işlemesidir” ifadelerinde bulundu.

‘İHBAR EDİLEN HERKES ŞÜPHELİ DEĞİLDİR’

Her ihbar ve şikâyetin kişileri şüpheli yapmadığını savunan Bakan Gül, bu kapsamda 1 Ocak 2020'den bugüne kadar yaklaşık 172 bin 633 ihbar dosyasından, 120 bin 389'unda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini aktardı. Gül, “Çamur at izi kalsın anlayışı adalet değildir. İhbar edilen herkes şüpheli değildir, şüpheli sanık değildir, sanık hükümlü değildir. Bu kavramların her birinin temas ettiği haklar vardır. Bu hakları korumak ve geliştirmek, adalet politikalarımızın öncelikleri arasında yer almaktadır. Bu yılki festivalin tematik cümlesi 'Ben masumum', hiç şüphesiz adil yargılanma ve savunma hakkının özüdür. Şüpheli ya da sanığın peşinen suçlu sayıldığı bir sistemin adil ve güvenilir olması mümkün değildir. Böyle bir sistemde soruşturma ve kovuşturmaların ciddiyeti ve inandırıcılığı da kalmaz. Geçmişte hatırlayın FETÖ'nün cübbeli hainlerinin sahte delillerle, uydurma suçlarla sanıkları peşinen suçlu ilan ettiği, kamuoyunu da manipüle ettiği davalar vardı. Bunları hepimiz yaşadık, gördük. Hukukun araçsallaştığı dönemlerde şüpheden sanık yararlanmadı, çünkü yargı değil, ön yargı vardı. Hakim görünümlü militanların ayaklar altına alma girişiminde bulunduğu hukuku, biz masumiyet karinesiyle, lekelenmeme hakkıyla, adil yargılanma hakkıyla en üstte tutma kararlılığındayız” ifadelerinde bulundu.

Kişi özgürlüğüne ilişkin her genişletici adımı atmaya da hazır olduklarını dile getiren Gül, bu zeminde ifade edilecek her öneri, her görüşün kendileri için çok değerli olduğunu, bir masa etrafında oturup bu konuları değerlendirmeye her zaman hazır olduklarını kaydetti.(Ankara/MA)