Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt'un 11 Mayıs 2010'da bir polis tarafından öldürülmesinin üzerinden 10 yıl geçti. Çocuğunun ölüm yıldönümünde  Mezopotamya Ajansı'na konuşan Nejla Kurt, oğluyla en son Anneler Günü’nde görüştüğünü söyledi. Oğlunun sabah erkenden arayıp konuştuğunu ve bir gün sonra da vurulduğunu belirten Kurt, “11 Mayıs'ta vuruldu, 19 Mayıs'ta beyin ölümü gerçekleşti, 24 Mayıs'ta ise toprağa verdik. 20 yaşını 6 ay geçmişti ki dünyadan onu kopardılar. Acısı biz toprak olana kadar değişmeyecek. Onun videolarını izliyorum. Halay çekiyor. Kolay kolay sıkıntısını dile getiren bir çocuk değildi. Her yaştaki insanla sohbet edebiliyordu. Anne ve oğul derin sohbetler ediyorduk. Her Mayıs ayı geldiğinde o yara yeniden kanamaya başlıyor” dedi.

'OĞLUM SON OLACAK SANDIM'

Oğlunun ölümünün ardından arkadaşları, demokratik çevreler ve kamuoyunda bir sahiplenme olduğunu dile getiren Kurt, "Oğlumun ölümü ile artık gençler ölmeyecek sanmıştım ama o günden bu yana çocuklar ölmeye ve öldürülmeye devam etti" diye belirtti.

BİNLERCE KARDEŞİ VAR

Oğlunun mezarı başında “Doğan çocuklarınıza Şerzan ismini verin" çağrısından sonra birçok kişinin yeni doğan bebeklerine Şerzan ismini verdiğini hatırlatan anne Kurt, “Bundan birkaç yıl önce bir aile anmaya geldiğinde yanlarında bir çocuk vardı. 3 yaşlarındaydı. Ve onun o gün doğum günüydü. Bundan çok etkilenmiştim. Bu bir umut, yaşamanın ve yaşatmanın umudu. Kimin adı Şerzan konuldu ise yılda en az bir kez onun mezarına gelsinler. O zaman anlayacağız ki biz ölsek bile onun binlerce Şerzan kardeşi var. Şerzan'ı yaşatacak olan onun arkadaşlarıdır, onun düşüncesinde olandır. Onu bu halk yaşatacak. Sadece Şerzan'ı değil, bu halk için mücadele etmiş tüm çocukları unutmamalıyız" ifadesinde bulundu. 

ADALET SAĞLANSAYDI GENÇLER ÖLMEZDİ

10 yıldır adalet mücadelesi verdiklerini ifade eden Kurt, “Adalet yerini bulmadı. Şerzan'ın ölümü, ölümlere nokta kondu sandım. Ondan sonra hiçbir gence kıyılmayacak sandım. Yanılmışım. Sonra arkası kesilmedi. Şerzan'ın ardından başka bir şehirde bir genç daha öldürüldü. Ondan sonra gençlerin, çocukların ölümünün arkası kesilmedi. Daha geçen gün 17 yaşında bir çocuk, para cezası kesilmesin diye polisten kaçarken kalbinden vuruldu. Bir çocuk sırf kaçtı diye kalbinden nasıl vurulur? Eğer Şerzan'ın davasında adalet sağlanmış olsaydı bugün Adana'da 17 yaşındaki o çocuk yaşayacaktı” ifadelerini kullandı.

Şerzan'ın vurulduğu haberini aldığı anı anlatan Kurt, "Oğlumun önce kavga sırasında yaralandığını söylediler. Ardından kurşunla vurulduğunu öğrendim. İlk önce acaba oğlum o acıyı hissetti mi diye sordum. Acı çekmesini istemedim. Çocuğumu sancılar içinde doğurdum. Her anne çocuğunu sancıyla doğurur ve o çocuğu büyük bir emekle büyütülür. O yüzden hiçbir anne oğlunun acı çekmesini ölürken dahi istemez. Yıllar sonra Ali İsmail Korkmaz'ın annesi oğlum kurşunla öldürülseydi acısını yaşamasıydı demişti. Bizi acılarımızı karşılaştıracak duruma düşürdüler. Berkin'i düşünün. Artık yeter çocuklarımız ölmesin, anneler ağlamasın" şeklinde konuştu.

ACININ RENGİ VE DİLİ YOK

Adalet sağlanmadıkça cezasızlığın süreceğini dile getiren Kurt, "Batıdaki buradakinin acısını bilmezse acılar devam edecektir. Acının rengi ve dili yoktur. Alevi’nin, Ermeni’nin, Kürt’ün, Arap’ın, Türk’ün acısı ayrı olmuyor, her acı aynıdır" dedi.

Baba Ömer Kurt da, oğlunu gülüşüyle hatırladığını ifade ederek, unutulmaması gerektiğine vurgu yaptı. Şerzan'ın Anadolu ve Mezopotamya halkları tarafından sevilmesinin temel nedenin verdiği mücadele olduğunun altını çizen Kurt, şöyle konuştu: "Sadece Şerzan'ı değil, bu halkın tüm çocuklarını unutmayalım. Onların mücadelesini de anılarını da yaşatalım. Bunca yıldır adalet mücadelesini vermemizin nedeni çocuklarımızın ölmemesi içindir. Eğer Şerzan'ın davasında adalet sağlanmış olsaydı bugün Kürt kentlerinde çocuklara bunlar yapılmazdı." 

NE OLMUŞTU?

Muğla Üniversitesi’nde 11 Mayıs 2010 tarihinde Kürt öğrencilere yapılan ırkçı saldırı sonrası çıkan olaylar sırasında olaylar sırasında polis Gültekin Şahin'in silahından çıkan mermiyle yaralan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Şerzan Kurt (21) bir haftalık yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Aradan geçen 10 yıla rağmen sanık polis Gültekin Şahin'in yargılandığı dava sonuçlanmadı. Tutuklu Şahin’e yerel mahkemenin verdiği 20 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından bozuldu. Yeniden görülen davada sanık polisin cezası 8 yıla indirildi. Dava bir kez daha Yargıtay’dan döndü. 2015 yılında yapılan yeniden yargılama sonrası sanık polis bu defa 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay’dan yine dönen davada yerel mahkeme, Şahin'e 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Kurt ailesi karara itiraz etti. 

MA / Metin Yoksu