Dünya Barış Günü dolayısıyla Bakırköy’de düzenlenmek istenen “Barış Mitingi”nin yasaklanması protesto etmek üzerine 5 Eylül akşamı Taksim Tünel Meydanı’nda yapılmak istenen açıklamada da polis müdahalesine sahne oldu. 47 kişinin gözaltına alındığı, gazetecilerinde sert şekilde engellenmeye çalışıldığı müdahaleyi özetleyen ise, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu’nun yardımcısı ile birlikte caddenin ortasında polis çemberine alındığı fotoğraf karesi oldu.

‘TRAJİKOMİK’

Maruz kaldığı polis ablukasını “trajikomik” olarak değerlendiren Piroğlu, ortaya çıkan fotoğrafın “devletin acizlik görüntüsü” olduğunu ifade etti. Piroğlu, “Devletin kitlelerin kararlılığı, iradesi ve talepleri karşısında zor aygıtını kullanma konusundaki ısrarının yarattığı acizliğinin görüntüsü” dedi.

Barış Mitinginin yasaklanmasını protesto etmek için Taksim’de sadece basın açıklaması gerçekleştirmek istediklerini belirten Piroğlu, “Basına selam verdiğim anda bile, ‘toplanmak yasak’ anonsları geçiyordu. Sadece ben ve basın vardı. Daha sonrasında çevremizi ablukaya aldılar. Bu abluka 2 buçuk saat kadar sürdü” diye belirtti.

İKTİDARIN TEMEL KORKUSU

Taksim’den yansıyan görüntünün iktidarın temel korkusunun kaynağını gösterdiği dile getiren Piroğlu, bu korkunun ise “Kürt halkıyla, Türkiye demokrasi güçlerinin yan yana gelmesi” olduğunu söyledi. Piroğlu, “Bu iktidar savaş politikaları üzerinden ayakta duruyor. Ülkeyi kan gölüne çevirerek iktidarını kuran bu iktidar, Ergenekon-MHP çetesiyle yan yana gelirken birleştirici unsur savaş politikalarıydı. Savaş politikalarına son verilmesi bu iktidarın yıkımı anlamına geliyor. Kürt ve Türk haklarının yan yana gelebilmesinin en pratik, somut yolu savaş politikalarına karşı barış siyasetinin savunulmasıdır” ifadelerini kullandı.

‘BARİKATIN ÖNÜNDEYİZ’

Emniyetin halkın taleplerini dillendirmesi ve vekillerin halkla temas kurmasını istemediğini kaydeden Piroğlu, “Bir çeşit olağanüstü rejim dönemi yaşıyoruz. Korku ikliminin sokağı teslim almaya çalıştığı bir sürecin içerisinden geçiyoruz. Bu dönemde vekiller halkın susmaya zorlandığı her yerde halkın sözünün dile getiricisi olarak öne çıkıyor. Her çeşit hak eylemi doğrudan devlet zoruyla engellendiği için vekiller bu zorun aşılmasında kilit rol oynar hale geldiler. HDP vekilleri bunun için her zaman barikatın önündeler. Bu bir görev, bu dönemin dayatması. Belki de yeni dönemin vekillik tarzıdır” dedi.

‘İKTİDAR YIKILMADAN DEMOKRASİ GELMEYECEK’

Piroğlu, yurttaşların hak aramak istediği her etkinliğin iktidar tarafından yasaklandığını, uygulanan bu baskının geçmişte etkili olduğunu ancak artan adaletsizlikler, ekonomik kriz nedeniyle iktidar ve onun baskı aygıtlarının meşruiyetini yitirdiğini de söyledi.

“İnsanların zulme, baskıya rağmen eylem yerlerine gelmesi iktidarın kaybettiğinin bir göstergesidir” diyen Piroğlu, şunları ekledi: “Bugün insanlar belki sandığa umudunu bağlıyor. Fakat insanlar artık meşru gördüğü her şeyin arkasında durarak büyütüyor. İnsanlar, iktidar yıkılmadan bu ülkeye demokrasinin gelme şansının olmadığının farkında.” 

VARLIK YOKLUK MÜCADELESİ VERİYOR

HDP’li vekil, bugün herkesin ülkeye dair bir yönetememe sorunundan bahsettiğini, fakat bu durumun aslında “yönetim şekline” dönüştüğünün altını çizdi. Sessiz kalınması halinde iktidarın bu şekilde yönetmeye devam edeceği uyarısında bulunan Piroğlu “İktidarın varlık ve yokluk mücadelesi verdiği bir dönemden geçiyoruz. Türkiye halklarının çıkarları ortaklaştı, ya bu iktidar gidecek ya gidecek.  Biz diyoruz ki, iktidarı götürmek kolay, yeter ki bir birimize omuz verelim ve iktidarın çürümüş yapısına yüklenelim. Sarayda yıkılacak saltanatı da” dedi.