Birleşmiş Milletler (BM) Zorla veya İrade Dışı Kaybetmeler Çalışma Grubu, 21 Ağustos’ta kaleme aldığı bir mektup ile 1990’lı yıllarda kaybedilen kişilere ilişkin yapılan başvurulara dair son durumu ailelere bildirdi. Türkiye’nin, 30 kişiden sadece 9’u hakkında verdiği bilgiler de mektupta yer aldı. Türkiye’nin verdiği yanıtta, 90’lı yıllarda kaybedilen Fehmi Tosun için "Yurt dışına kaçtı", Abdulselam Çelik için ise "nüfusta ölü görünüyor" ifadeleri kullanıldı. 

SORUŞTURMA SÜRÜYOR

Türkiye’nin, hakkında bilgi verdiği kayıplardan birisi de Ahmet Üstün. Şırnak’ın Cizre ilçesinde bulunan evinde 15 Mart 1993 tarihinde aile bireylerinin gözü önünde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Üstün’e ilişkin verilen bilgi notunda ise, “Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 2016 yılında Sulh Ceza Dairesi emriyle mağdurların (Kayıp kişinin anne ve oğlu) kan örnekleri alındı. (2016/3957) DNA analizi için Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Enstitü, özel bir veri tabanına kaydedilen kimliği belirlenemeyen cesetlerin DNA örnekleriyle karşılaştırarak, hiçbir eşleşme bulunmadığını, ancak gelecekteki incelemelerde herhangi bir eşleşme olup olmadığı konusunda Savcılığa bilgi vereceklerini bildirdi. Dava halen devam ediyor ve şahsın ortadan kaybolduğu iddiasıyla ilgili soruşturmalar devam ediyor” ifadelerine yer verildi. 

‘İFADESİNİ ALIP BIRAKACAĞIZ'

BM’ye verilen yanıtı değerlendiren Üstün’ün annesi Fadile Üstün, çocuğunun akıbeti için BM baskısının devam etmesi gerektiğini belirtti. Anne Üstün, Cizre’deki evlerine 15 Mart 1993 gecesi askerler tarafından baskın düzenlendiğini, evin didik didik aranmasının ardından kimlik kontrolünden geçirdiklerini ve sonrasında oğlunun gözaltına alındığını aktardı. Üstün, “Onun bir suçu yok’ dedik ama dinletemedik. Bize ‘ifadesini alıp geri bırakacağız’ dediler. Sabaha kadar bekledik ama bırakmadılar. Daha sonra karakolu aradık. ‘Burada’ dediler. Bir daha haber alamadık” sözleriyle o dönem yaşananlara değindi.  

EMNİYETTE GÖRÜLDÜ

Oğlunun akıbetini öğrenmek için Cizre Emniyet Müdürlüğünü sürekli aradıklarını kaydeden anne Üstün, “Her yere sorduk ve emniyette olduğunu öğrendik. Fakat daha sonra emniyetten götürüldüğünü söylediler. O günden beridir arıyoruz. Ama ona dair hiçbir şeye rastlamadık. Abdülkerim adından biri Ahmet’i emniyetteki hücrede gördüğünü söyledi. Aynı kişi birkaç kere Ahmet’e yemek verdiğini de söyledi. Fakat 3 gün sonra Ahmet’in sesinin tamamen kesildiğini aktardı. O günden beridir arıyoruz. Babası da oğlunu bulamadan hayata veda etti” diye konuştu. 

'BM BASKISINI SÜRDÜRMELİ'

Anne Üstün, Türkiye’nin BM’ye verdiği yanıta da tepki göstererek, “Nerede öldürdüklerini, nerede olduğunu nasıl bilmiyorlar? Yalan söylüyorlar. Öldürmeyi biliyorlar da nereye attıklarını mı bilmiyorlar” diye sordu. Üstün, “Bunu bize yapmaya ne hakları vardı? Oğlumun bir suçu yoktu. En azından oğlumun kemiklerinin bulunması için BM baskı yapmaya devam etmeli” diye seslendi. 

Mezopotamya Ajansı/ Müjdat Can