Kadıköy’deki Boğaziçi eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan Anıl Akyüz ve Şilan Delipalta’nın da aralarında olduğu 23 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması Kartal’da bulunan İstanbul Anadolu 38’inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuklu yargılanan Akyüz ve Delipalta salında hazır bulunurken, tutuksuz sanıkların 18’i avukatlarıyla salonda yer aldı.

Tutuklu sanıklardan Delipalta’nın anne ve babasının yanı sıra duruşmayı takip etmek isteyen avukat ve gazetecilerden bazıları pandemi gerekçesiyle duruşma salonuna alınmadı. 

Yine yargılamayı izlemek isteyen HDP Milletvekili Hüda Kaya, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Türkiye İşçi Partisi(TİP) Genel Başkanı Erkan Baş ve Milletvekili Barış Atay da duruşma salonuna alınmak istenmedi. Vekiller duruşma salonuna bu konuda yaşanan tartışmaların ardından girebildi.

SİYASİ KARARLA TUTUKLANDIK

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada ilk olarak tutuklu sanık Anıl Akyüz'e söz verildi. Üniversite öğrencileri tarafından sosyal medya üzerinden çağrı yapılması üzerine Kadıköy’deki açıklamaya katıldığını dile getiren Akyüz, "Herhangi bir eylem veya yürüyüş yok iken kolluk kuvvetleri tarafından önüm kesildi. O sırada herhangi bir ‘dağılın’ ihtarı yapılmadı. Kolluk kuvvetleri başımdan tutup beni kaldırıma vurdu, yüzümde hala izleri var. 2 aydır tutukluyum, bu kararın keyfi ve siyasi bir karar olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple tahliyemi talep ediyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum" dedi.

Akyüz'ün avukatı da müvekkilinin anayasal hakkının kullanılmasının engellendiğini belirterek, "O gün eylemcilere saldırılmış, tacize uğramışlardır. Asıl kolluk suç işlemiştir" dedi.

'ELEKTRONİK KELEPÇE SİYASİLERE TAKILIYOR'

Sonrasında söz alan hakkında elektronik kelepçe cezası bulunan Aslı Altınok ise, elektronik kelepçenin kadına şiddet faillerine uygulanacağı söylenmesine rağmen öğrenciler olarak kendilerine takıldığını ifade etti.

“Bunun anlamı biz kadına şiddeti önlemek yerine, muhalif sesleri bastırmak istiyoruz demektir. Yalnızca 79 şiddet failine kelepçe uygulanıyor ancak 100’ün üzerinde siyasi insana kelepçe takıldı” diyen Aktınok, ev hapsi kararımın kalkmasını ve kadına şiddet faillerine ev hapsi cezası verilmesi talebinde bulundu. 

ADLİYE ÖNÜNDEN SESLENDİLER

Yargılanan öğrencilerin duruşması devam ederken, salona giremeyen arkadaşları adliye önünde açıklama yaptı. Hüda Kaya, Sezgin Tanrıkulu ve Erkan Baş da salondan çıkarak açıklama yapan öğrencilere destek verdi.

Ellerinde “Üniversiteyi savunmak suç değildir Anıl ve Şilan’ı özgür bırak” pankartı taşoıyan öğrenciler sık sık “Yaşasın öğrenci dayanışması”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük” sloganları attı.

Kimi öğrenciler, yaptıkları konuşmalarda iktidarın baskı ve tutuklamalarla kendilerini yıldırmaya çalıştığını belirterek, “Bizler asla yılmıyoruz. Diğer arkadaşlarımızı aldığımız gibi tutuklu iki arkadaşımızı da alacağız” mesajı verdi.

‘BOYUN EĞİCİLER DEĞİLİZ’

HDP Milletvekili Hüda Kaya ise, konuşmasında duruşma salonuna ancak itirazları sonrasında girebilmeleri üzerinde durdu. Kaya, “Biz asla yasaklara boyun eğmedik. Biz kapıları açtık ve arkadaşlarımız gördük. Hepsi çok moralli bir şekilde direnişlerini orada sürdürüyor. Bizler umutluyuz ve arkadaşlarımızı oradan alacağız. Bu kadar güvenlik güçleri bizim etrafımıza barikat kuruyor ama tecavüzcülerin etrafının böyle abluka altına alındığını görmedik. Siz gözbebeğimiz gençleri Meclis’te bile kötüleyen AKP milletvekilleri var. Ama bunlara boyun eğmeyeceğiz” dedi.

İKİ SEÇENEK VAR

İçinde geçilen bu günlerde Türkiye’nin geleceğini nasıl bir gençliğin şekillendireceğini konuştuklarını belirten TİP Genel Başkanı Erkan Baş da, bir taraftan üniversitesini savunan ve boyun eğmeyen bir gençlik varken, diğer taraftan iktidarın ülkeye nasıl bir gençlik önerdiğini geçtiğimiz günlerde gördüklerini dile getirdi.

Baş, “Türkiye’nin önünde iki seçenek var. Ya Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerin inşa ettiği ülke olacak ya da Kürşat’ların ülkesi olacak. Bu ülkenin geleceğini direnen gençler kuracak. Bizler de her zaman bu gençlerin yanında olacağız” ifadelerini kullandı.

ÖZERK ÜNİVERSİTE MÜCADELESİ

Ardından basın açıklamasında bulanan öğrenciler, 5 Şubat gecesi Kadıköy’deki Boğaziçi direnişine katıldıkları için tutuklanan Şilan ve Anıl'ın, ev hapsi ve imza şartıyla yaşamak zorunda bırakılan diğer sanıkların duruşması için bir araya geldiklerini söyledi. 

Şilan ve Anıl’ın iki aydır tutuklu olduğunu hatırlatan öğrenciler, “Boğaziçi Üniversitesine atanan kayyum rektör Melih Bulu’yu kabul etmediklerini ve bir sanat eserini sergiye astıkları için tutuklanan Doğu ve Selo'nun yanlarında olduklarını haykırmak için seslerinin binlerce sıra arkadaşlarının sesiyle birleştirdiler. Şilan ve Anıl yıllardır kendi üniversitelerinde de paralı eğitime, üniversitelerdeki anti-demokratik uygulamalara kadın düşmanlığına, homofobiye, gericiliğe ve her türlü faşizme karşı mücadele etmişlerdir. Hem kendi üniversitelerine atanan kayyum rektörlere karşı hem Boğaziçi Üniversitesine atanan kayyum Melih Bulu’ya karşı üniversitenin tüm bileşenlerinin yanında olmuşlar, özerk demokratik üniversite mücadelesini sahiplenmişlerdir” dedi.  

YALNIZ DEĞİLLER

Hiçbir arkadaşlarının suçlu olmadığını söyleyen öğrenciler, “Arkadaşlarımız tutuklu dahi değildir. Direnen üniversitelilere, gençliğe gözdağı vermek amacıyla rehin tutulmaktadırlar.  Bizler bugün Kartal Adliyesi önünden, memleketin dört bir yanından, birçok üniversiteden sıra arkadaşları ve omuzdaşları olarak Anıl ve Şilan'ı almaya geldiğimizi haykırıyoruz. Şilan ve Anıl ne tutuklandıkları gün ne de bugün hiç yalnız değiller” dedi.