DAİŞ’in Kobanê’ye saldırması üzerine 6-9 Ekim 2014 tarihlerinde yaşanan ve sonrasında hazırlanan “Çöktürme Planı” ile devletin Kürt meselesinde eski ezberine geri dönmesine gerekçe yapılan Kobanê protestoları, Türkiye siyasetinde olduğu gibi gazeteci Rojhat Doğru’nun hayatında da kırılmaya neden oldu. 

O dönem Galî Kurdistan TV’de kameraman olarak çalışan 32 yaşındaki Doğru, yaşadığı Diyarbakır’da da protestoların başlamasıyla birlikte omzunda kamerası ile sokaklara çıkıp, yaşananları kayıt altına aldı. Çektiği çarpıcı görüntülerle Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nin (GGC) 2015 yılında düzenlediği “Yılın Başarılı Gazetecileri” yarışmasında haber dalında birincilik ödülüne layık görüldü. Kazandığı ödülü dönemin Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz ve İl Emniyet Müdürü Adnan Daştan’ın da katıldığı bir törende alan Doğru, çektiği bu görüntülerin kendisine yaklaşık 4 yıl sonra dava konusu olarak geri döneceğinden henüz habersizdi. 

ŞİKAYETÇİ OLDU 

Kentin merkez Bağlar ilçesinde yaşanan olaylar sırasında yaralanıp, kentteki özel bir hastanede tedavi gören Rıdvan Özdemir isimli bir şahıs, taburcu olduktan sonra 16 Ekim 2014 tarihinde Emniyet’e gidip, “Arkadaşlarıyla bayramlaşmak için Cengizler Caddesi üzerinde yürürken yüzleri kapalı bir kalabalık grupla karşılaştığını, ellerinde silah, sopa ve taş bulunduğunu belirttiği bu gruptaki şahıslardan birinin yüzünün açık olduğunu ve bir elinde kamera, diğer elinde ise tabanca bulunduğu” şeklinde beyanlarda bulundu. 

Bu kişinin ise Rojhat Doğru olduğunu söyleyen Özdemir, Hür Dava Partisi’ne yakın İlke Haber Ajansı’nca servis edilip, hedef gösterildiği bir haberdeki fotoğrafından tanığını dile getirdiği Doğru’dan şikâyetçi oldu.

Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, bu beyanların alınmasından 3 yıl sonra 2017 tarihinde Doğru hakkında soruşturma başlattı. 5 Aralık 2018’de İstanbul’da gözaltına alınan Doğru, tutuklanıp, Silivri Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. Hakkında hazırlanan “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma”, “Kasten öldürmeye teşebbüs”ten hazırlanan iddianamede, dosyada müşteki olarak yer alan Rıdvan Özdemir’in beyanlarının yanı sıra 2013 yılında Paris’te öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in yıldönümü olan 9 Ocak 2014 günü kentte düzenlenen bir yürüyüşe katıldığına dair kamera görüntüleri, çözüm süreci döneminde bağlı çalıştığı TV’nin merkezinin bulunduğu Federe Kürdistan’da çektiği fotoğraflar ile cep telefonda rastlanan bir ses dosyası yer aldı. 

ŞARKIYA DAİR 

Savcılığın, iddianamede “PKK/KCK’nin ideolojisi doğrultusunda hazırlandığı” değerlendirmesinde bulunduğu bu ses dosyası aslında Kürt müzisyen Xecê Herdem’in seslendirdiği “Gerillame ez” isimli bir şarkıya aitti.

'HEDEF GÖSTERİLDİM'

Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 10 Ocak 2019’daki ilk duruşmasında savunma yapan Doğru, İlke Haber Ajansı’nda çalıştığını söylediği müşteki Özdemir'in, Hür Dava Partili olması nedeniyle kendisini hedef gösterdiğini söyledi. Silahlı herhangi bir eyleme katılmadığını ifade eden Doğru, “Açık kaynaklardan tespit edilip, delil olarak dosyaya eklenen fotoğrafları barış sürecinde Süleymaniye’de çektirdiğini, fotoğraf çekildiği kişileri tanımadığını, orada bulunduğu sürede haber yaptığını, 2014 tarihindeki yürüyüşe katılıp katılmadığını ise hatırlamadığını, ancak kameraman olduğu için çekim yapmak için katılmış olabileceğini” belirterek, suçlamaları reddetti.

İKİNCİ İDDİANAME

Cezaevinde tutuklu iken, Diyarbakır’ın Hazro ilçesi kırsalında yürütülen operasyonda yakalanan Turgut Çelik isimli şahsın üzerinden çıktığı öne sürülen notta yer alan ve kod ismi olduğu sanılan “Rojhat” isimli kişinin kendisi olduğu değerlendirilerek, “örgüt üyeliği ve propagandası” iddiasıyla başka bir iddianame hazırlanıp, mevcut dava dosyası ile birleştirildi. Çelik, mahkemece alınan beyanında yakalandığında üzerinde böylesi bir not çıkmadığını söylerken, söz konusu kişiyi tanımadığını ve üzerinden çıkan notta bahsedilen Rojhat isimli kişinin kendisinin olmadığını söyleyerek, hakkındaki suçlamayı reddeden Doğru, yargılandığı davanın 6 Şubat 2019’da görülen 2’nci duruşmasında adli kontrol şartı ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Fakat soruşturma ve davalar peşini bırakmadı.

CEZAEVİNE PARA YATIRMAK 

Doğru, bu kez Silivri Cezaevi’nde ilk girişinde tüm ihtiyaçlarını karşılayan 2 tutukluya 500’er lira para gönderdiği gerekçesiyle 22 Mayıs 2020 tarihinde gözaltına alınıp, yeniden tutuklandı. Cezaevinden 17 Temmuz 2020’de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Doğru hakkında hazırlanan 3’üncü iddianamenin de öncekilerle birleştirilmesine karar verildi. Davanın geçtiğimiz 6 Ocak günü görülen 13’üncü duruşmasında kararını açıklayan mahkeme heyeti, Doğru’yu “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma”, “Kasten öldürmeye teşebbüs” ve “Örgüt propagandası yapmak”tan müebbet ile birlikte 12 yıl 1 ay hapis cezası verdi. 

GEREKÇELİ KARAR

Mahkeme verdiği bu hükme ilişkin açıkladığı gerekçeli kararında Doğru’ya dair, “Sanığın olay günü ateş açan grubun içerisinde yer aldığı, grupta bulunan örgüt üyelerinin yüzlerinin kapalı olduğu ve ateş açtıkları, sanığın ise bir elinde kamera diğer elinde tabanca bulunduğu ve yüzünün açık olduğu, tabanca ile ateş ettiği, bu esnada müşteki Rıdvan Özdemir'in yaralandığı, müştekinin sanığı net ve kesin şekilde teşhis ettiği, sanığın da olay yerinde bulunduğunu kabul ettiği…” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

GAZETECİ SAYILMADI

Bunu yaparken Doğru’nun gazetecilik faaliyeti kapsamında olay yerinde bulunduğuna yönelik savunmasını dikkate almayan mahkeme, İletişim Başkanlığı Diyarbakır Bölge Müdürlüğünden gelen yanıtta adına bakanlıkça düzenlenmiş Turkuaz kart bulunmaması dolayısıyla Doğru’yu gazeteci olarak kabul etmedi.

AVUKATI İLE GÖRÜŞMESİ SUÇ DELİLİ OLDU

Gazeteci saymadığı Doğru’ya ilişkin müşteki beyanlarından şüphe duymayan mahkeme, “Sanığın diğer örgüt üyeleri ile birlikte fikir ve eylem birliği içerisinde hareket edip kasten öldürmeye teşebbüs suçunu işleyerek devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak amacıyla vahim eylemde bulunduğu hususunun sabit olduğu” yorumunda bulundu. Mahkeme, gerekçeli kararında Doğru’nun haklarında kendisiyle benzer şekilde “örgüt üyeliği ve propagandası yapmak” iddialarıyla soruşturma ve kovuşturma bulunan bazı meslektaşları ile birlikte avukatı Resul Tamur ile yaptığı telefon görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarını da suç delili olarak kabul etti.

ÜYE HAKİMDEN İTİRAZ

Gerekçeli kararda heyet üyelerinden birinin verilen hapis cezalarına ilişkin itirazı da yer aldı.

Olay tarihinde gazeteci olarak orada bulunduğunu ve çekmiş olduğu görüntülerle ödül aldığını beyan eden Doğru’nun “bir elinde kamera tutarken diğer eliyle silahla ateş etmesinin mümkün olmadığını” destekler mahiyetteki bilirkişi raporu dikkate alındığında yeterli delil bulunmayan “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan cezalandırılmayacağını söyleyen üye hakim, Doğru’nun üzerine atılı suçtan beraatına karar verilmesi gerektiğini belirtti.

Üye hakim, karara koyduğu şerhte  Doğru'nun “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” suçundan cezalandırılması yönündeki heyet görüşüne de katılmadığını ifade etti

MA / Ömer Çelik