İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 22 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 27 Nisan 2020 tarihli telefon görüşmesinden sonra dün kardeşi Mehmet Öcalan ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın nezaretinde yapılan görüşme, Öcalan’ın konuşmasını sürdürdüğü esnada kesildi. Hamili Yıldırım,  ailesiyle kısa bir bir  telefon görüşmesi gerçekleştirirken, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’ın ise tecridi protesto ederek telefon görüşmesini reddettiği öğrenildi.

Mehmet Öcalan ağabeyi ile Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yaklaşık 5 dakika süren görüşmenin detaylarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.

TEK BAŞINA ODAYA ALINDI

Kendisini İmralı Cezaevi Müdürü olarak tanıtan bir kişi tarafından 24 Mart’ta saat 18.00 sıralarında arandığını belirten Mehmet Öcalan, "25 Mart saat 13.45’te Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ağabeyi ile telefon görüşmesi yapmak için gelmem gerektiğini söyledi" dedi. Sabah saatlerinde kente giderek, kendisine bildirilen saatte Urfa Adliyesi’nde olduğunu anlatan Mehmet Öcalan, oradaki yetkililerin de telefon görüşmesinden haberdar olduğunu, yaklaşık 10 dakika sonra tek başına alt katta bir odaya alındığını, odada bir çalışanın olduğunu ve götürüldüğü bu odada ağabeyiyle görüşme yapacağının kendisine söylendiğini ifade etti. 

ABDULLAH ÖCALAN: ÇOK TEHLİKELİ 

Gelen telefonu açmasıyla PKK Lideri Öcalan’ın kendisine, “Sen buraya nasıl geldin? Kim seni getirdi? Nasıl oldu? Nereden arıyorsun?” diye sorduğunu aktaran Mehmet Öcalan, şöyle devam etti: “Ağabeyim, ‘Bu yapılanlar için hem sen hem de devlet yanlış yapıyor. Nedeni şudur; bir yıldır hiçbir şekilde görüşme yok. Bu yapılanlar ne devlet hukukunda ne de başka bir hukukta yer alıyor. Senin gelmen yanlış ve çok tehlikeli. Devlet de çok tehlikeli. Bu doğru bir şey değil. Bir görüşme olacaksa hukuksal çerçevede olmalıdır. Bir yıl sonra kendi istekleri üzerine telefonla görüşme yaptırmak olmaz’ dedi. Başkan tekrar tekrar, ‘Bu yaptığınız çok yanlış. Devlet de yanlış oynuyor, siz de. Bu hukuki değil, doğru da değil. Bu asla kabul edilemez. Bu aynı zamanda çok tehlikelidir. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum. Bu hukuki bir şeydir. 22 yıldır buradayım. Bu sorun gelecekte nasıl olacak? Bu sorun ancak hukukla çözüme kavuşturulabilir. Neden buraya gelmiyorlar? Şayet bir görüşme olacaksa bu avukatlarla olmalıdır. Çünkü bu durum hem siyasi hem de hukukidir’ dedi.”

‘BENİM İÇİN KİMSE ÖLMESİN’

Mehmet Öcalan görüşmeye gelmesinin sebeplerinden bir tanesinin de cezaevlerinde devam eden açlık grevleri olduğunu ağabeyine aktardığını belirterek, şunları kaydetti: “Başkan, ‘Benim için hiç kimsenin açlık grevinde ve zindanlarda ölmesini istemiyorum. Bunu daha önce de söyledim, şimdi de söylüyorum. Buna gerek de yok. Bu çok ağır bir şey. Bunu göz önüne almanız gerekiyor’ dedi. Yaklaşık 4-5 dakika konuştuk. İnce bir sesti. Sanırım Başkan’ın sesiydi. Başkan bana, ‘Bu görüşme çok yanlış. Bu görüşme değil’ dedikten sonra telefon kesildi.”

TELEFON KESİLDİ

Telefonun kesilmesi üzerine orada bulunan yetkiliye durumu bildirdiğini, beklemesini istediklerini dile getiren Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha sonra bir telefon daha geldi. Arayan başka biriydi. Bana beklemem gerektiğini ve orayı terk etmememi söyledi. Yaklaşık 10-15 dakika bekledikten sonra telefon gelmeyecek dedim. Orada bulunan yetkililere bildirdim. Daha sonra bana, ‘Görüşme bitmiştir’ dediler."

CPT’YE ÇAĞRI

Hem devlete hem de vicdan sahibi herkese çağrıda bulunan Mehmet Öcalan, yapılanların hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Bir insanın cezaevinde yasal ve demokratik hakları var. Türkiye yasalarına göre, 15 günde bir görüşme hakkımız var. Her hafta avukatların görüş hakkı var. Bir yıldır görüşme yok. Bu dünyanın neresinde var? Biz telefonda görüştük. O da 4-5 dakika oldu. Canlı görüşmedik. Bu antidemokratiktir. Türk hukukuna göre dahi kabul edilemez. Buradan CPT, Avrupa Konseyi’ne, insan hakları savunucularına, aydın, demokrat insanlara çağrıda bulunuyoruz. Bir an önce bu sorun çözülmelidir. Bu kabul edilemez. Bu gülünç duruma düşürülmemelidir. Buranın yurttaşıysak bizim de yasal ve demokratik haklarımız var. Bu haklarımızın tanınması gerekiyor.” 

‘KÖPRÜYÜ YIKMAYIN’

Mehmet Öcalan, yaşananların sürdürülemez olduğunu yineleyerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Başkanı Türkiye’ye teslim edenlerin de sorumluluğu var. Onlara da çağrıda bulunuyoruz. Bir an önce aile ve avukat görüşmelerinin sağlanması gerekiyor. Binlerce insan açlık grevinde. Devlet, 22 yıldır Başkanı cezaevinde tutuyor. 4-5 dakika görüş yaptırmak gülünçtür. Başkan halklar arasında bir köprüdür. Hiç kimsenin bu köprüyü yıkmaya hakkı yok.”

MA / Barış Polat - Lezgin Tekay