İpek Er’e tecavüz ederek, intihara sürükleyip yaşamını yitirmesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan hakkında "nitelikli cinsel saldırı" suçundan açılan davanın ilk duruşması 16 Ekim’de Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Görülen duruşmada mahkeme sanık Musa Orhan'ın tutuksuz yargılanmasının devamı yönünde karar verdi. Davayı takip eden Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi avukatlarından Gulan Çağın Kaleli, sanık Musa Orhan’ın delilleri kararttığını ve buna rağmen mahkemenin sanığı tutuklamadığını söyledi. Gulan ayrıca mahkemenin iyi yönetilemediğini de kaydetti.

'SANIK AVIKATLARI DOSYAYI SAPTIRMAYA ÇALIŞTI'

Gulan, Musa Orhan’ın avukatlarının sadece duruşma safhasında değil hem soruşturma sürecinde hem de ilk duruşmaya kadar olan süreçte olayı “nitelikli cinsel saldırıdan” uzaklaştırıp başka yerlere çekerek dosyayı provoke etmeye çalıştığını söyledi. Sanık avukatlarının sosyal medya hesapları üzerinden dosya içerisinde yer alan evrakları ifşa ettiğini belirten Gulan, “Hem İpek’in ailesinin hem de İpek’e ait kişilik hakları olan kayıt ve belgeleri ortaya dökmeye çalıştılar ve bunu sosyal medya üzerinden yaptılar. Biz de son yaptığımız açıklamada hem müvekkilimizin hem de ailenin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, yapmış oldukları savunmanın aslında dosyanın ana hattından çok çok uzak olduğunu ve kendi müvekkillerini koruyacak çok delil olmadığını belirtmiştik. Bundan dolayı sanık avukatları kamuoyu nezdinde dosyayı başka yerlere çekmeye çalıştılar” dedi.

'SANIK AVUKATLARI TECAVÜZÜ MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞTI'

Dosyada karşı tarafın avukatlarından babanın diğer aile üyeleri ile olan ilişkisi üzerine yapılan ithamların olduğunu kaydeden Gulan, bunun üzerinden sürekli dosyanın provoke edildiğini belirtti. Gulan, “Bir bütünen Musa Orhan dosya dışında tutularak İpek’in ailesi üzerinden coğrafyaya saldırı halindeydiler. Sanki İpek’in içinde bulunduğu durum ve sosyolojik yapı bu tecavüzü aklar gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyordu. Bir saate yakın bir savunma yapıldı ve o bir saatte Musa Orhan’ın sosyal medya üzerinden ne kadar mağdur edildiğini anlattılar. Aslında bir halka hakaret eden ve cinsel saldırı suçunu da bir nevi meşrulaştıran bir savunma şekli vardı. Buna bir savunma demekten öte bir zihniyetin ortaya koyuluşu diyebiliriz. Ayrıca Musa Orhan susma hakkını kullandı. Fakat müdafilerinin yaptığı savunma aslında Musa Orhan’ın savunmasıydı. Aslında çok susma hakkı değildi. Eski beyanlarını tekrar ettiğini söyledi ve bunlar çelişkili beyanlardı” diyerek, sanık avukatlarının dosyanın dışına çıktığına işaret etti.

'AİLEYE OYALAMA POLİTİKASI YAPILDI'

Mahkeme heyetinin tutumunun kendisini şaşırtmadığını ifade eden Gulan, “Ama en azından Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir özgünlüğünün olduğuna inanıyorduk. Dosya İpek ve ailesinin mücadelesi sonucunda açıldı. Aile Batman Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruyor ama Batman aileyi Siirt’e yönlendiriyor ki bu da yanlıştır. Mağdur olan aileyi bir kere daha mağdur ederek Siirt’e gönderiyor. Siirt’e giden aileye savcılıktan 15 gün sonra gelmesi yönünde bir cevap veriliyor. Cinsel saldırı suçlarında delillerin hemen toplanması için yargının hemen harekete geçmesi gerekiyor. Ancak görüyoruz ki burada da bir oyalama politikası var” sözlerine yer verdi.

'MUSA ORHAN TELEFONUNA FORMAT ATTIRMIŞ'

Delillerin karartılması konusuna vurgu yapmak gerektiğine işaret eden Gulan şunları belirtti: “Çünkü Musa Orhan verdiği ilk ve ikinci ifadesinin arasında telefonunu soruşturma makamına veriyor ve soruşturmada fark ediliyor ki aslında sanık telefonuna format attırmış. Tüm bilgileri sildirmiş. Bu delillerin karartıldığına dair çok net bir veridir. Bir diğer şey ise tutukluluk devamına ilişkin verilen mütalaada ve ilk celseye kadar dosyanın eski ve yenisi arasında çok önemli bir delil girdi. Diyarbakır kriminalden alınan bir uzmanlık raporu ATK raporunu destekledi. İpek’in cinsel saldırı suçuna maruz bırakıldığı somut verilerle ortaya konuldu. Mahkemenin Musa Orhan’ı tutuklamaması için hiçbir engel yok. Zaten çok kötü yönetilen bir celseydi. Maalesef mahkeme bu defa sabit ikametgâh sahibi olması, delilleri karartma şüphesi olmaması ve suç vasfının değişmesine binaen tutukluluk taleplerimizi reddetti.”

'HUKUK MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ'

Gulan, ailenin avukatları olarak güçlü delillerin olduğu bir dosyada hukuki mücadelelerine devam edeceklerini dile getirerek, “Bugüne kadar benzer tüm dosyalarda verilen hukuk mücadelesinin yanında toplumsal bir sahiplenme ve bu mücadeleyi destekleyen kazanımlar elde edildi. Ortada hayatını kaybeden bir kadın, arkasında bıraktığı el yazısı ile bir mektubu ve ailesi var. Tüm bu deliller toplandığında aslında önemli bir yere işaret ediyor. Bizler de bu maddi gerçeğin ortaya çıkması için hukuki mücadelemize elbette devam edeceğiz” şeklinde konuştu. 

Jinnews Haber Ajansı