Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında kapatma talebinde bulunulan, mahkemenin iade kararı üzerine ikinci kez hazırlanan iddianame, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından geçtiğimiz günlerde kabul edildi. 

İddianamede hakkında siyasi yasak talep edilen 451 isimden HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, partilerinin kapatılması istemiyle açılan dava ve hakkındaki siyasi yasak talebine dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu.

TALİMAT DAVASI 

Kapatma davasının talimat üzerine açıldığını dile getiren Orhan, Türkiye’de demokrasinin bütünüyle yok edilmesi amacı taşıdığını belirtti. Orhan, bu dava ile kriminalize edilip, kapısına kilit vurulmak istenen partilerine dair şunları söyledi: “HDP, Türkiye toplumunun tüm kesimlerini kapsayan ve bütün sorunlarını ele alan bir parti. Karanlığı dayatan, kadın ve Kürt düşmanlığı siyaseti yürüten, toplumu ayrıştıran ve ötekileştiren bu iktidar ile onun küçük ortağı karşısında gittikçe büyüyen bir HDP var. Halkın desteğini ve güveni alan, Türkiye halkları için umut olan HDP’yi kapatmak, aynı zamanda Türkiye’nin demokrasini, halkların birlikte yaşamasını yok etmektir.”

ÇÖZÜM DEĞİL

Kürtlerin ülkedeki demokrasi sorunu karşısındaki ısrarının değişmediğini vurgulayan Orhan, siyasi yasaklara, parti kapatmalarına rağmen bu ülkede muhalif kesimlerin, barış ve özgürlük isleyenlerin sayısının daha da artığını, büyüdüğünü ifade etti.

HALK İZİN VERMEYECEK 

“Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı, dil ve özgürlük hakkı değişmedi ve hatta da daha da büyüdü” diyen HDP’li vekil, şunları ekledi: “HDP’nin kapatılması aslında hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Türkiye halkı buna izin vermeyecek. HDP kapatılsa da HDP’ye oy veren, gönül veren, HDP’yi HDP yapan halk tabanını bitiremeyecekler. O halkı nasıl yok edecekler? Düşünceyi nasıl engelleyecekler? Çünkü HDP’yi HDP yapan bir halk tabanı vardır.” 

‘ZULÜM SONSUZA KADAR SÜRMEZ’

Türkiye’nin korku ve baskıyla yönetildiğini söyleyen Orhan, 7 Haziran seçimlerinin yenilgisiyle toplumun baskı, korku ve olağanüstü hal ile susturulmaya çalışıldığını, bu kirli siyasetin ise artık gün yüzüne çıktığını kaydetti. Orhan, “Mafya ve çete ilişkileri gün yüzüne çıktı. Bununla birlikte içte ve dışta yanlış siyaset, yanlış politikalar, sürekli operasyonlar ve savaş politikası ekonomiyi de çökertti. İnsanlar artık evlerine ekmek götüremeyecek düzeye geldi. Dolayısıyla bu ses daha da yükselecek. İnsanların kaybedeceği bir şeyleri kalmadığı zaman seslerini yükseltmeye başlayacak. Hiçbir zulüm düzeni sonsuza kadar gitmedi. Kaybeden, sessiz kaldığı müddetçe halk olacaktır” diye konuştu.