Merkez Bankası’nın (TCMB) başkanlığını 2006-2011 döneminde yapan İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, Hazine ve Merkez Bankası arasında imzalanan protokolü ve 128 milyar doların akıbetini değerlendirdi.

Yılmaz, MB’nin yıllar içinde döviz ve döviz rezervlerinin nasıl yönetileceği konusunda bir teknik altyapı oluşturduğunu belirterek “Bu altyapıya paralel olarak bir üstyapı kuruldu. Ortada bir MB Kanunu var, o kanundan hareketle banka yönetiminin aldığı kararlar var. Yani bunların tümü bir birikim. Bu birikim kenara itilerek hangi akılla, hangi saikle, neyi yapmak için böyle bir protokol yapıldı?” diye sordu.

DURMUŞ: PROTOKOLÜN AMACI BELLİ DEĞİL

“1997 yılında da MB ile Hazine bir protokol yaptı” diyen Durmuş, şöyle devam etti:

“Hem protokolü hem de amacını kamuoyu ile açık ve net şekilde paylaştı. Dedi ki ‘İki yakası bir araya gelmeyen kamu maliyesini düzene sokmamız gerekiyor. Mali disiplini sağlamak için Hazine’nin 1998’den itibaren MB’den kısa vadeli avans kullanmasına sınır getiriyoruz.’

Bugün gördüğümüz protokolün amacı yok ortada. Ne yapmaya çalışıyor? MB neyi yapamadı da Hazine bu işin içerisine giriyor, onun yapamadığını yapmaya çalışıyor?”

‘YAPTIKLARI İŞİN YASAL OLMADIĞININ FARKINA VARDILAR, İŞİN KILIFINI DA HAZIRLAMAK İSTEDİLER’

Cumhuriyet'ten Erdem Sevgi'nin haberine göre protokolde dikkat çeken, “Hazine’nin kur zararının MB tarafından karşılanması” ve “22 gün geriye yürütülmesi” maddelerini de değerlendiren Yılmaz şunları söyledi:

“Demek ki kanunların, düzenlemelerin etrafını dolanarak birtakım işler yapmaya karar verdiler. Ve bu yaptıkları işin de kılıfını hazırlamak istediler. Bunu da nereden çıkarıyoruz? Protokolün imza tarihinden geriye yürütülmesi... Demek ki bir iş yaptılar, yaptıkları işin yasal olmadığının farkına vardılar. Kılıfına uydurmak için düzenlemeyi geriye yürütme gibi hukukun temel mantığına ters bir iş yapmışlar.”

‘KUR ZARARINI BAŞTAN GÖRMÜŞLER Kİ PROTOKOLA BÖYLE BİR MADDE EKLENMİŞ’

“MB Kanunu yürürlükteyken, MB bunu yapabilirken, protokol kapsamında Hazine’nin yapacağı döviz satış işlemlerinden ortaya çıkacak kur zararlarını baştan görmüşler ki protokole böyle bir madde eklemişler.”

‘ZARAR AÇIKLANMALI, BU KESİNLİKE SUÇTUR’

“Ortada bir zararın bulunduğunu ve bu zararın ne olduğunun kamuoyuna açıkça söylenmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Bu kesinlikle suçtur. Kur zararı nereden çıkıyor? Daha yüksek fiyattan aldığın bir şeyi daha düşük fiyata satacaksın ki kur farkı çıkacak. Hangi ekonomik mantıkla pahalıya aldığın bir şeyi ucuza satıyorsun? Hangi gerekçeyle ekonominin toplamında ortaya çıkacak katma değeri arttırmak için böyle bir zararın altına giriliyor” diye sordu.

‘KAYITLARI GÖREMİYORUZ’

Yapılan işlemlerin kayıtlarının görünmediğine dikkat çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“MB, dövizi Hazine’ye satıyorsa bu durumda Hazine’nin MB nezdindeki hesabına buna karşılık bir TL bakiye olması lazım. Bu bakiyeyi MB’ye verecek ve MB’den döviz alacak. Şimdi 128 milyar dolar peyderpey satıldı. Geçmişe baktığımızda günlük ortalaması aşağı yukarı 5-6 milyar dolara denk geliyor, bazı günler 12-13 milyar dolara çıktı. Bu işlemin yapıldığı günde onun karşılığı olan TL’nin Hazine’nin hesabından çıkıp MB’ye geçmesi lazım. Olması gereken bu.”

‘MB, HAZİNE’YE DÖVİZ SATMAMIŞ, DOĞRUDAN VERMİŞ’

“Fakat MB, Hazine’ye verdiği dövizi satış yapmamış, doğrudan doğruya vermiş. Bu işlemleri biz Hazine’nin MB nezdindeki TL ve döviz hesaplarında göremiyoruz. Anladığımız kadarıyla Hazine aldığı dövizleri, Ziraat, Halk, Vakıflar bankalarının yurtdışındaki muhabir hesaplarına aktarmış. Bu bankalar, ellerindeki dövizi piyasaya TL karşılığında sattıkça TL’yi tahsil etmişler. Fakat tahsil ettikleri TL sonuçta MB’nin parası, MB’ye nasıl devrettiler? Bunlar nerede görünüyor? Bunların hiçbirisi ile ilgili ortada bir bilgi yok.”