OHAL sonrası artan ve pandemiyle birlikte zirveye çıkan cezaevlerindeki sorunları araştırmak üzere Meclis İnsan Hakları Komisyonu, cezaevlerine bir dizi ziyaret gerçekleştirdi. MHP, CHP, AKP, HDP, İYİ Parti komisyon üyelerinden oluşan heyet yaklaşık iki aydır aralarında Van, Kayseri, Şakran, Sincan ve Konya cezaevinin aralarında bulunduğu birçok cezaevine gitti. Ziyaretler kapsamında hem tutuklular hem de cezaevi yönetimleriyle görüştü.

Komisyonun HDP’li üyesi Fatma Kurtulan, partisine, milletvekillerine ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na bağlı Tutuklu ve Hükümlü Hakları İnceleme alt komisyonuna da son dönemlerde başvuru yağdığını dile getirdi. Birçok farklı tutukludan başvuru geldiğini aktaran Kurtulan, idarelerin yaklaşımı, yargılama süreçleri ve kötü muameleye dair başvurular olduğunu belirtti. Partilerine Patnos, Van, Kayseri, Elazığ, Afyon, Şırnak, Kırıkkale ve Hilvan’dan yoğun başvurular geldiğini ifade eden Kurtulan, cezaevlerinde yeni bir konsept devreye konulduğunu ve bundan kaynaklı da başvuruların arttığına dikkat çekti.

ÇIPLAK ARAMA

Darbe döneminin “ayakta sayım”ın yeniden hayata geçirilmeye çalışıldığına dikkati çeken Kurtulan, “Tutuklu üzerinde eşofman varsa eşofmanı çıkarıyorlar, terlik varsa terlikle sayım almama, herkesi sıraya dizmeyi dayatma uygulamaları var. Sağlığa erişim çok ciddi bir sorun. Tutuklular ya hastaneye götürülmüyor ya da ilaçları verilmiyor. Bize gelen en yaygın sorunlardan biri de infaz yakmalar. Bazılarının infazı yakılıyor, bazılarının da tahliyesi engelleniyor. Tahliye olsa da verilen disiplin cezaları devreye konuluyor. Pandemi sürecinden kaynaklı cezaevlerinde sevkler olmayacak denildi.  Tutukluların başvuruları reddediliyor ama keyfiyete göre çok yoğun sürgünlerde yaşanıyor. Gittiğimiz cezaevlerin hepsinde sürgünler yaşanıyor. Sürgün edilenler geldikleri cezaevlerinde tutuklular ‘hakarete, çıplak aramaya’ maruz kalıyorlar. Çıplak aramayı kabul etmeyenler de darp ve işkence yapılıyor” bilgilerini verdi.

Kurtulan, cezaevlerinin “işkence, darp, irade kırmaya dönük uygulama, diz çöktürme, iyi hal raporu alabilmek için bağımsız koğuş dayatması” gibi uygulamalara dair tutukluların beyanda bulunduğunu söyledi.

SADECE MEHMET ALTUN MEMNUN!

Cezaevleri yönetimlerine göre her şeyin günlük gülistanlık olduğunu söyleyen Kurtalan, “Ancak koridorun diğer tarafına geçtiğinde durumun çok farklı olduğunu görüyoruz. Komisyonun her üyesi bunu gözlemledi. İdarenin söylediği şeyler ayrı tutukluların söyledikleri çok ayrı. Bir kesim bunu abartır bunu herkes söylüyor. Gittiğim her cezaevinde sadece tek kişinin idarenin yaklaşımından memnun olduğunu gördüm, Konya’da Dedeoğullarını katleden Mehmet Altun” dedi.

HAK İHLALLERİNİ SIRALADI

Kurtulan, tutuklularla yapılan görüşmelerdeki ayrıntıları şöyle anlattı: “Cezaevlerinde en fazla dile getirilen ihlallerden biri, zamansız keyfi koğuş baskınların sık sık yaşanması. Tutuklularla görüştüğümüzde bizlere, ‘koğuşlarımızın aranmasına karşı değiliz. İdare bu konuda görevini yapabilir ama eşyalarımız dağıtılıyor ve şiddet uygulanıyor’ dedi.  Doktora gidemediklerini, dilekçelerine yanıt alamadıklarını ve mektuplarda iki kelime Kürtçe geçtiği için mektuplarının verilmediğini, güvenlik açısından sıkıntılı dediklerini söyledi. Açık görüş yapamadıklarını, kitapların, Yeni Yaşam ve Evrensel gazetelerin verilmediğini, kimi televizyonda muhalif kanaların engellendiğini ve talep olmasına rağmen Meclis TV’nin verilmediğini söylediler.

HEM TACİZ EDİLİYOR HEM CEZALANDIRILIYOR

Kayseri cezaevinde kadın gardiyanın bir tutuklu kadına taciz ettiği başvurusu vardı. Hatta tutuklu buna ilişkin verdiği dilekçe ardından disiplin cezası aldığını söyledi. Oysa bu ‘bir kadın gardiyan tarafından yapılanın taciz olmayacağı’ anlayışı ortaya çıktı. Kadınlar cezaevlerinde de en fazla ayrımcılığa maruz kalanlar oluyor. Kantinde özel ihtiyaçlarını bulamadıklarını, fiyatların çok pahalı olduğunu hepsi söylediler. ‘Gücümüz yetmiyor alamıyoruz, devlette bunu karşılamıyor’ diye bir beyanları oldu. Çok fazla hasta tutuklu kadın da var. Bunlarında tedaviye erişimleri de sorunlu.”

‘HAVALANDIRMALARDA KAFESLER VAR’

Tüm cezaevlerinde politik tutukluların koğuşlarının arasına farklı grupların yerleştirilme politikası olduğunu söyleyen Kurtulan, “Her cezaevinde genel olarak bu uygulama var. Aynı zamanda cezaevi koğuşları üzerinde kafes şeklinde tel örgüler örülmüş. Kış aylarında karın yoğun yağmasıyla birlikte aradaki gözenekleri de kapatıp hava akımını kapattığına dair beyanlar vardı. Bunu da gözlemledik. Son zamanlarda tutukluların arasında İŞİD’li ve FETÖ’den tutuklananları koyuyorlar. Tutuklular aralarında İŞİD’lilerin yerleştirilmesinde kaygı duyduklarını ve doğru olmadığını ve güvenlikler için tehlike teşkil edeceğini söyleyen yerler oldu” diye belirtti.

Tahliye engellemeleri ve infaz yakmalarına ilişkin Kurtulan, “Çok keyfi gerekçelerle infazlar yakılıyor. Bazı yerlerde ‘neden çok kitap okudun’, ‘senin bu koğuşta ne işin var, bağımsız koğuşa neden gitmiyorsun’ gerekçeleriyle engellemeler var. Bunları herkes çok iyi gözlemledi ve bunlara ilişkin tutuklu direk komisyona başvurmuştu” ifadesinde bulundu. 

‘İŞKENCEHANEYE DÖNÜŞMÜŞ’

AKP’nin “işkenceye sıfır tolerans” sözlerinin de bu ziyarette bir kez daha boşa çıktığını kaydeden Kurtulan, cezaevlerinin işkence hanelere dönüştüğünü söyledi. Kurtulan, şöyle konuştu: “AKP, işkence denildiği zaman başını öne eğsin, Türkiye’nin her yeri işkencehaneye dönmüş. Tutuklu bize, ‘dişçiye tedaviye gidiyorum kelepçeli tutuluyorum, jinekolog muayenesi olacağım, kelepçeliyim, yemek veriliyor kelepçeliyim’ diyor. Bunlar onur kırıcı durumlardır. Cezaevlerinde yüzlerce binlerce insan barındıracaksın, doktor yok. Raporlara baktığımız da bir sağlık memuru bulunuyor. Sağlık memuru ne yapabilir ki, sadece tansiyon ölçülüyor. Hepimizin evinde de tansiyon aleti var bizde tansiyon ölçüyoruz.  Tansiyon ölçme bir tedavi değil ki; kahvaltılıklar çok kötü, hijyen yok, keyfi baskılar yaşanıyor. Bunların hepsi işkence değil de nedir. AKP’liler cezaevlerinde hala Filistin askısı arıyorlar. Onu bulurlarsa işkence olduğunu düşünüyorlar. Akılları böyle çalışıyor.  Bir sıcak suya erişim bile problem. Bütün bu sorunların adını HDP olarak, işkence olarak tanımlıyoruz.”

 HAMİLE KADINA ÇIPLAK ARAMA

Cezaevlerinin bu tablosunun Türkiye’nin demokrasisiyle yakından ilgisi olduğunu da sözlerine ekleyen Kurtulan, bununla mücadelenin de ancak ihlallere karşı cezalandırma politikasıyla mümkün olduğunu ifade etti. Faillerin yargılanması gerektiğini vurgulayan Kurtulan, “Unutturmayacaksın, hemen uygulamayı yapacaksın. Van’da hamile bir kadın diyor ki; ‘Beni çıplak soydu ve otur kalk’ yaptırdılar. Bu suçtur, o kadının ve bebeğinin sağlığı hepsini ele aldığında bunlar suçtur. Bunları yapanlara gereğini yapacaksın. Bunu komisyona da söyledim. Hiçbir şey olmadı, tacize uğrayan kadın suçlu bulunuyor. Devlet bu uygulamalara karşı ciddi ve buna karşı duruyorsa bir iki müdürün yerini değiştirmekle olmuyor. Zihniyetin tepeden aşağıya değiştirmek lazım. Cezaevleri politikalarını gözden geçirmek lazım. Orada insanlık öldürülmek isteniliyor, vahşet yaşatılıyor. Her bir tutuklu bulunduğu yerde buna karşı gelerek, insanlık onurunu kurtarmaya çalışıyor. Tutukluların üzerinden bunu alıp; merkezi olarak hem bizlerin, devletin ve iktidarın köklü ele alması gerekiyor” diye konuştu. 

MA / Berivan Altan