Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 164 ülke arasında bulunan Türkiye, "Mayın Yasağı Anlaşması" kapsamında Birlemiş Milletler (BM) bünyesinde bulunan Ottowa Sözleşmesi’ni 2004 yılında yürürlüğe koydu. Türkiye'nin sözleşme gereğince 1 Mart 2014'e kadar topraklarındaki mayınları temizlemiş olması gerekiyordu. Ancak Türkiye, 2014'te ek süre talep ederek mayınların imha sürecini 2022'ye kadar erteledi. Kara Mayınları İzleme Örgütü’nün (MONITOR) 2018 yılı raporuna göre, Türkiye'de mayın temizliğinin planlandığı gibi ilerlemediği ve 2022'de bitmeyeceği kaydedildi.

'ÇOK BİR AZ KISMINDA TEMİZLİK YAPILDI'

Kara Mayınlarının Yasaklanması Uluslararası Kampanyası-Misket Bombaları Koalisyonu’nun (ICBL-CMC) araştırma birimi MONITOR'in 2018 yılı raporuna göre; "Türkiye'nin şimdiye kadar yaptığı mayın temizleme faaliyeti, ülkedeki mayından kirlenme sorununun sadece küçük bir kısmına dokunmuştur ve bu faaliyet de Mayın Yasağı Anlaşması’na taraf olduktan sonra 14 yıl içinde yapılmıştır. Türkiye, mayından kirlenme sorununa ilişkin küçük bir ilerleme kaydetmiştir. 2014, 2016 ve 2017 yıllarında mayın temizleme faaliyeti yürütülmüş olsa da, geçtiğimiz beş sene içinde sadece 1.1km2’lik bir alandan biraz fazlası temizlenmiştir" denildi.

BİR YILDA 31 KİŞİ ÖLDÜ

Mayınsız Bir Türkiye Girişimi'nin Web sayfasında yer alan verilere göre, Türkiye’de 2018 yılında mayın ve El Yapımı Patlayıcılara (EYP) bağlı 51 ölüm ve yaralanmalı olay meydana geldi, bunlardan 31’i ölümle sonuçlandı.  

GÜNEY SINIRINDA 606 BİN MAYIN

Aynı rapora göre, Suriye sınırında bin 294 bölgede, 133 milyon 970 bin 46 metrekare alanda mayın bulunuyor. Bu mayınlar 1956 ve 1996 yılları arasında gömülürken, bunlardan 412 bin 27 tane anti personel mayını ve 194 bin 635 anti tank mayını olmak üzere toplamda 606 bin 664 tane kara mayını sınırda hala gömülü bulunuyor.

MAYINLI ALANLAR 

Mayınlardan temizlenmek suretiyle tarımsal üretime kazandırılacak arazinin büyüklüğü ve genişliği Hatay 36 bin, Kilis 33 bin, Antep 15 bin, Urfa 54 bin, Mardin 48 bin ve Şırnak 30 bin olmak üzere toplamda 216 bin dekara tekabül ediyor. Güney sınırı boyunca yaklaşık 510 km uzunluğunda, sınırdan içeri doğru genişliği ise 300 ila 700 metre arasında değişiyor. Mardin'in Nusaybin ve Şırnak'ın Cizre ilçeleri arasında bulunan tarihi İpekyolu'nda kime yerlerde mayınlı arazi ve yol arasındaki mesafe bir metreye kadar iniyor. 

ARAZİLER TARIMA ELVERİŞLİ

Ziraat Mühendisi Ahmet Atalık'ın 2014 yılında bölgedeki mayınlı arazilerle ilgili hazırladığı bir raporda, 216 bin dekar büyüklüğe sahip mayınlı arazilerin 170 bin dekarının ise tarımsal üretim yapmaya uygun olduğuna dikkati çekildi. Raporda, sınırın gerek Türkiye gerekse Suriye tarafı dikkate alınarak, yöreye en uygun üretim deseni olarak buğday, arpa, mısır, mercimek, nohut, sebze-meyve, zeytin, bağcılık, bostan, antepfıstığı, badem, pamuk ve hayvancılığın önerildiği belirtildi.

14 BİN KİŞİYE İSTİHDAM

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası'nın, önerdiği üretim deseni üzerinden yörenin ekonomiye katkısının en az 30 milyon 600 bin lira ya da 20 milyon 100 bin dolar olacağı belirtilmiş. Raporda toprak ortalama işletme büyüklüklerine ayrıldığında 2 bin 881 ailenin toprak sahibi olacağına dikkat çekilmiş. Her bir ailenin en az 5 çalışabilir nüfustan oluştuğunu düşünüldüğünde, bu da 14 bin 405 kişinin istihdam edilmesi anlamına geldiği kaydedildi. Mayınlı arazilerin tarımsal faaliyette kullanılarak 14 bin 405 kişinin istihdamının sağlanması, aynı zamanda 1 milyar 973 milyon TL kaynağın tasarruf edilmesine ve üretime yönelik başka alanlarda kullanılmasına da olanak sağlayacağı belirtildi.  

MEVSİMLİK İŞÇİ SORUNU

Raporun devamında şu ifadeler yer aldı: "Bölgedeki istihdam sıkıntısı, ülkemizdeki gezici ve geçici tarım işçilerinin de yoğunlukla bu bölgemizden çıkmasına yol açmaktadır. Tarım-İş Sendikası’nın çalışmaları, ülkemizdeki gezici ve geçici tarım işçilerinin yüzde 53,1’inin Güneydoğu Anadolu Bölgemizden olduğunu göstermektedir."

'4 KUŞAK MAYINLARLA BÜYÜDÜ'

Mayınsız Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, anti personel kara mayınlarının insani kayıplara neden olmasının yanı sıra ekonomik kalkınmayı ve yeniden yapılanmayı da engellediğini ifade etti.  Türkiye'de 1950'lilerden itibaren bir mayın döşenmesi işleminin söz konusu olduğunu anımsatan Öğreten, "Bu nedenle üç dört kuşaktır kara mayınlarıyla yaşıyoruz ve milyonlarca metrekare toprak da kara mayınlarından ötürü kirlenmiş olduğundan kullanılmıyor. Özellikle Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı alanlar 300 ile 700 metre arasında bir genişliğe sahip ve burası tarım için elverişli topraklar barındırıyor. Kara mayınlarının temizliğiyle milyonlarca metrekare alan tarıma kazandırılmış olacak. Hem ekonomik olarak bir katkı sunacak hem de burada bulunan insanlar tarımda istihdam edilmiş olacak ve işsizlik sorununa da bir nevi çözüm olacaktır" dedi.

'DUVAR İÇİN MAYIN TEMİZLİĞİ YAPILDI'

Mayınların temizlenmesiyle her yıl onlarca insanın ölümünün de engelleneceğine dikkati çeken Öğreten, bugün Türkiye'deki kara mayınlarının temizliği bakıldığında esas olarak bu temizliğin sınırdaki "güvenlik" nedeniyle gerçekleştirildiğinin görüleceğini söyledi. Kara mayınlarının topraktan söküldüğünü, onun yerine de sınıra duvar dikildiğini vurgulayan Öğreten, "Oradaki duvarların dikilmesi için mayınların temizliği söz konusudur. Dolayısıyla esas sorun olarak iç bölgelerdeki mayınlar bulundukları yerlerde bu saydığımız zararları etrafa saçmaya devam ediyor. Bizim esas sorunumuz insani mayın temizliğinin bir an önce iç bölgelerde programlanması ve gerçekleştirilmesidir" ifadelerini kullandı.

AB PROJESİ

Türkiye'nin verdiği raporlarda mayın temizliğine ilişkin yalnızca Avrupa Birliği (AB) projesi çerçevesinde Doğu (İran) sınırında ki mayın temizliğinden söz edildiğini hatırlatan Öğreten, "Bir de Suriye sınırında duvarların örülmesi nedeniyle gerçekleştirilen mayın temizliği var. Birisi AB projesi, diğeri ise Güneydeki askeri personeller tarafından temizleniyor. Ama olayların meydana geldiği yerler iç bölgeler ve buralarda halen temizlik için bir adım atılmış değil" diye belirtti.

SÜREKLİ ERTELEME

Türkiye'nin 2004'te "Mayın Temizleme Sözleşmesini" imzaladığı söyleyen Öğreten, bu imzadan sonra sınırları içerisindeki mayınları 10 yıl içerisinde temizleyeceğini taahhüt ettiğini belirtti. "Yani 2014 yılında mayınsız bir Türkiye'ye uyanmış olacaktık" diyen Öğretir, şunlar kaydetti: "Türkiye, önce bu süreyi 2022'ye erteledi ve ardından da 2025 erteledi. Fakat son 3 yıllık ek süreyi de mayınların temizliği için değil, mayınların temizlenmesi için nasıl bir program hazırlaması gerektiği için istedi. Yani Türkiye Mayın Yasağı Sözleşmesine karşı hem kendi ülkesindeki insanlara hem de dünya kamuoyuna vermiş olduğu sözü yine yerine getirmemiş olacak. Devletlerin sözleşmenin maddelerinden yararlanarak her defasında temizliği ertelemelerini kampanyacılar olarak eleştiriyoruz."

MA / Dilgeş Ruvanas