Sakarya’da mevsimlik Kürt işçilere yönelik saldırıya ilişkin Mardin ve Diyarbakır Barosu ortak hazırladığı rapor açıklandı. Mardin Barosu Başkanı İsmail Elik ve İnsan Hakları Komisyonu üyesi avukat Kemal Erdem’in birlikte yaptığı açıklamada, soruşturma safhasında valinin müdahalesine dikkati çekildi. 

Elik, Sakarya’daki saldırıyı bir kez daha kınadıklarını ve olayın takipçisi olacaklarını belirterek, benzer saldırıların bir daha yaşanmaması temennisinde bulundu.

SAVCI YOK, VALİ VARDI

Ardından söz alan İnsan Hakları Komisyonu üyesi avukat Kemal Erdem, hazırladıkları raporu paylaştı. Diyarbakır Barosu ile birlikte ırkçı saldırıya uğrayan ailelerle ilk günden itibaren irtibata geçtiklerini kaydeden Erdem, jandarma karakoluna gittikleri andan itibaren engellemelerle karşı karşıya kaldıklarını söyledi. “Meslektaşlarımız kolluk birimlerinin hakaret ve tacizlerine maruz kalmış, görevlerini yapmaları engellenmeye çalışılmıştır” diyen Erdem, “Ancak meslektaşlarımızın ısrarları karşısında kolluk görevlileri geri adım atmıştır. Mağdurların ifadeleri alındığı sırada il valisi ve ilçe kaymakamı da dahil olmak üzere birçok üst düzey kamu görevlisi kolluk birimine gelmiş, mağdurlarla görüşmüş, bu görüşmelere nedeniyle ifadelere bu nedenle ara verilmiştir. Ancak asıl kolluk biriminde olan Cumhuriyet Savcıları kolluk biriminde görülmemiştir” diye belirtti. 

‘VALİLER SORUŞTURMAYI ETKİLİYOR’

Sakarya’da son birkaç yıldır bu ve benzeri ırkçı saldırılara ve linç girişimlerine tanık olduklarını ifade eden Erdem, “Nitekim 2018 yılının Aralık ayında Kürtçe konuştukları iddiasıyla Kadir Sakçı isimli yurttaş silahla vurularak öldürülmüş, oğlu Burhan Sakçı ise ağır yaralanmıştır. Yine geçtiğimiz yıl Ağustos ayında Diyarbakır nüfusuna kayıtlı Şirin Tosun isimli genç, Diyarbakır plakalı araca el salladığı ve Kürtçe konuştuğu için bir saldırgan tarafında silahla vurularak öldürülmüştür. Amacımız bir ili topyekun suçlamak değil, ırkçı saldırıların yoğunluğuna dikkat çekerek yetkilileri bu konuda tedbir almaya ikna etmektir. Yaşanan olayların adli niteliği dikkate alınmadan başsavcılıkların yerine çoğunlukla valilerin açıklama yaptığı, olayı gerçek bağlamından koparmaya çalıştıkları, bu şekilde soruşturmayı başından itibaren etkiledikleri ve yönlendirdikleri gözlenmektedir. Nitekim yukarıda belirtilen her üç olayda da ilk resmi açıklamalar valilik ya da şehrin milletvekilleri tarafından yapılmış, cinayetlerin veya saldırıların etnik bir gerekçeyle değil, başka amaçlarla yapıldığını belirtmişlerdir. Bununla da yetinmeyerek bu saldırıları gerçekte olduğu gibi ‘ırkçı saldırılar ve nefret suçları’ kapsamında değerlendirenleri de ağır şekilde itham etmektedirler” diye belirtti.  

‘ET TIRNAK METAFORU YETERSİZ’

Sakarya’da yaşanan ırkçı saldırıların siyasetin kullandığı kutuplaştırıcı ve ayrımcı dil ile paralel olarak Türkiye’nin başka illerinde de yaşandığını hatırlatan Erdem, “Hiç kuşkusuz yetkililerin bu olayları gerçek bağlamından koparmaya yönelik açıklamaları da, bu suçlara zemin hazırlayan bir diğer faktördür” dedi. “Kardeşlik ve et-tırnak” metaforunun sadece söylemde olduğunu ve sorunu çözmeye yetmediğini dile getiren Erdem, şunları söyledi: “Adli ve idari yetkililerin bu ırkçı saldırılar ve nefret suçlarıyla yüzleşerek sorumluları etkin ve şeffaf bir soruşturma ve kovuşturma sonucunda cezalandırmaları konusunda cesaretli davranmaya davet ediyoruz. Görmezden gelmek, gizlemek ve cezasızlık gibi günü kurtarma amaçlı politikaları sorunu çözmekten uzak tercihler olması yanı sıra; bu suçların giderek artması ve yaygınlaşmasına da sebep olacaktır.”