Mevsimlik işçi olarak fındık toplamak üzere Sakarya’nın Ortaköy ilçesine bağlı Sırt Mahallesi’ne giden Kürt işçiler, 4 Eylül’de uğradığı ırkçı saldırının ardından memleketleri Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Kelekê (Yücebağ) Mahallesi’ne dönmek zorunda kaldı. Kürt işçiler, memleketlerine döndükten sonra saldırganlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu üzerine Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.

Soruşturma kapsamında şüpheli olarak tespit edilen saldırganlardan Hasan Cebecioğlu ve Kenan Cebecioğlu adli kontrol şartı ve yurtdışı çıkış yasağıyla, Hüseyin ve Kadir Cebecioğlu ise doğrudan serbest bırakıldı. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “basit yaralama” suçlamasıyla başlattığı soruşturma kapsamında 16 işçinin ifadeleri de Mazıdağı’nda jandarma tarafından alındı. Ancak aradan 3 ay geçmesine rağmen soruşturmada herhangi bir ilerleme kaydedilmedi, “ırkçılık ve nefret” suçları kapsamında da bir araştırma yapılmadı.  

SALDIRGANLAR DAVACI OLDU!

Soruşturma kapsamında ifadesi alınan 4 kişi ise ifadelerinde ırkçılık yapmadıklarını öne sürerek, işçilere her daim yardımcı olduklarını iddia etti. Kenan Cebecioğlu ifadesinde olayı anlatırken, işçilerin kendilerine saldırdığı iddiasında bulunarak, “(…) kendimizi korumak amacıyla kendimizi savunduk” dedi. İşçilerin kendilerini “haksız yere suçladığını” öne süren Cebecioğlu, işçilerden davacı olması da dikkat çekti. 

Saldırganlardan Hasan Cebecioğlu da işçilerin kendilerine saldırdığını ileri sürerek, “Kendimizi korumak için karşılık verdik” diyerek davacı oldu. Olayın sosyal medyada yayınlanması nedeniyle mağdur olduğunu söyleyen Cebecioğlu, görüntülerde Şilan Demir isimli işçiyi darp eden kişinin kendisi olduğunu kabul ederek, “Ben o esnada kime vurduğumu bile görmedim. Daha sonrasında görüntüler sosyal medyaya düştüğünde gördüm. Fark etmeden bir bayana vurdum ve görüntüleri izledikten sonra çok üzüldüm” savunması yaptı. 

HUKUK AÇISINDAN KORKUNÇ

Mardin Barosu’nun adına davayı takip eden Avukat Kemal Erdem, “basit yaralama”, “hakaret ve tehdit” ile “nefret ve ayrımcılık” suç unsurlarının oluştuğunu dile getirdi. Şüphelilerin sadece “basit yaralama” suçlamasıyla ifadelerinin alınmasını “hukuk açısından korkunç” olarak değerlendiren Erdem, ortaya çıkan görüntüler ve mağdur ifadelerine rağmen soruşturmanın bu şekilde yürütülmesinin hukuku yaraladığını ifade etti. 

NEFRET VE AYRIMCILIK 

Erdem, savcılığın sadece “basit yaralama” nedeniyle soruşturmayı yürütmesinin cezasızlık politikasının sürdürülmesiyle ilgili olduğunu söyledi. Erdem, olayın salt adli vaka olarak ele alınamayacağını belirterek, "Kürtçe konuştuğumuzda saldırı oldu” şeklinde beyanda bulunmasının kendilerine dönük yaklaşımın ırkçı olduğu göstergesi olduğunu kaydetti. 

“Nefret ve ayrımcılık” suçunun unsurlarını sıralayan Erdem, kanun maddesinin açık olduğuna dikkat çekerek, “Müvekkillerin Kürtçe konuşmalarına izin verilmemiş ve hazmedilmemiş durumdadır. İki şüphelinin ifadeleri incelendiğinde, yapmış oldukları hakaretler ve vurma eyleminin bilinçaltında yatan durum nefret ve ayrımcılık suçundan başka bir şey değildir. Nefret ve ayrımcılık suçunun maddi ve manevi durumları oluşmuştur. Bahse konu soruşturma dosyasında hiçbir şekilde ilerleme kaydedilmemiştir. Dosyamızda elde edilebilecek delillerin tamamı toplanmıştır. Yapılacak olan bir soruşturma varsa, TCK 122 bağlamında nefret ve ayrımcılığın araştırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Mezopotamya Ajansı / Ahmet Kanbal