img

DİYARBAKIR - Kürdistani İttifak Grubu, Konya’daki ırkçı katliamdan iktidarın sorumlu olduğunu belirterek, “Kürt kimliklerinden ötürü yapılacak her ırkçı saldırının karşısında olacağız” açıklaması yaptı. 

Kürdistani İttifak Grubu, Konya'nın Meram ilçesinde Kürt aileye yönelik 7 kişinin katledildiği ırkçı saldırıya ilişkin Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde bulunan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde açıklama yaptı. İttifakta yer alan Kürt partilerin katıldığı açıklamada konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, saldırının iktidarın ırkçı politikalarının sonucu olduğunu söyledi. Bu politikalar sonucu son dönemlerde artan ırkçı saldırıların son halkasının Konya’da yaşanan katliam olduğunu ifade eden Aydeniz, “Bu katliamın sorumlusu iktidarın kendisidir. Ve bu iktidar Kürt halkının yalnız olmadığını iyi bilmelidir. Kürtler hiçbir saldırıya karşı bugüne kadar geri adım atmadı, bundan sonra da geri adım atmayacaktır. Bizler, bu saldırıların karşısında birlik ruhuyla duracağız” şeklinde konuştu.

‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’

İktidarın ırkçı saldırılarla Kürt halkının özgürlük ve demokrasi taleplerini bastırmaya çalıştığını dile getiren Aydeniz, “Bizler bu saldırılara toplumsal mücadeleyi yükselteceğiz. Kürtler hiçbir zaman taleplerinden de özgürlük ve demokrasi mücadelesinden de vazgeçmeyecektir” ifadelerini kullandı.

Kürdistani İttifak Grubu’nun ırkçı katliamla ilgili ortak açıklamasının Kürtçesi Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Sözcüsü Abdulhey Okumuş, Türkçesi Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek tarafından okundu. 

“Sistematik ırkçı saldırıyı güçlü bir şekilde kınıyoruz” başlıklı açıklama şöyle: "Türkiye’nin batısındaki illerde Kürtlere yönelik sistematik ve örgütlü ırkçı saldırılar ve linç girişimleri sonucu öldürülme ve zorla yerlerinden göçertilme vakaları artarak devam ediyor.

KÜRTLER HEDEFTE

Bu kez Konya’da, yine Kürt bir aileye ırkçı saldırı sonucu bir katliam yaşandı. Ve 4’ü kadın, 7 kişi hunharca öldürüldü. Bununla da yetinilmeyip ev ateşe veriliyor. Katliam hükümet yetkililerinin yine iddia ettiği gibi iki aile arası ‘husumet kavgası’ ya da arazi anlaşmazlığı sonucu gerçekleşmiş değil. Bu ne biçim ‘iki aile arası husumet’ ki 12 Mayıs'ta 2021 de bir aile Dedeoğulları ailesine 60 kişiyle saldırıyor? Dedeoğulları ailesinden 6 kişi yaralanıyor ve darp ediliyorlar. Saldırı üzerine Kürt aile devletin oradaki yetkililerinden koruma talep ediyor. Koruma kararına rağmen aynı aileden 7 kişi katlediliyor. Aylardır sistematik olarak Konya Meram ve diğer ilçelerde Kürt aileler hedefte.

CEZASIZLIK POLİTİKASI

Katliam aylardır göz göre göre ‘geliyorum’ diyor, ama hükümet hiçbir ön tedbir almış değil. Konya ve öncesi Afyon, Ankara vb. kentlerde yaşananlar ‘Kürt-Türk çatışması’ asla değildir.  Konya Meram Dedeoğulları ailesinin katledilmesiyle doruğa çıkan olayda, ırkçı saldırıyı 12. Mayıs’ta gerçekleştirenlerin güçlerini cezasızlık politikasından alarak bir adım daha ileri giderek, bu kez yaşam hakkını gasp etmeleridir. Şimdiye dek yapılan saldırıların yargı tarafından nefret suçları olarak değerlendirilmemesidir. Soruşturma makamı olayı sıradan bir saldırı eylemi olarak değerlendirmiştir.

SİNDİRME POLİTİKASI

Bu saldırılarla Kürtlere açıkça şu deniliyor; ‘Konya, Afyon, Ankara, Manisa, İstanbul’da yaşamak istiyorsanız; Kürt olarak görünür olmayacaksınız. Kürtçe konuşup rahatsız etme. Kürt kimliğini unut. Yoksa sonuçlarına katlanacaksın’. Batı kentlerinde yaşayan milyonlarca Kürt halkına karşı bir sindirme politikası dayatılıyor.

ŞİDDET DİLİ

Siyasi iktidarın şiddet dili, kutuplaştırma ve çatışmayı körükleyen uygulamaları, yandaş medyanın sürekli hedef göstermesi ırkçı saldırılara zemin hazırlamıştır. Yargının ırkçı saldırganlara karşı cezasızlık politikası, kolluk kuvvetlerinin vurdumduymazlığı hepsini birlikte göz önüne alındığında, saldırganların hangi siyaset ikliminden beslendiği ortadadır.

İKTİDAR SORUMLUDUR

Siyasi iktidar olanlardan sorumludur. Kürtlere yönelik ırkçı saldırılar sonrası BM Irk Ayrımcılığı Komitesinin tavsiyeleri doğrultusunda ırkçılığın etkili soruşturulmasını ve cezasız kalmasını önleyecek tedbirler almasını talep ediyoruz. Sorumlu veya sorumlular derhal bulunmalı ve yargı önüne çıkarılmalıdır. Türkiye’nin demokrasi güçlerini, muhalefet partilerini, sivil toplum kuruluşlarını bu ırkçı saldırılara karşı açık ve aktif tavır almaya çağırıyoruz. Halkımıza Kürt kimliklerinden ötürü yapılacak her ırkçı saldırının karşısında olduğumuzu ve bu saldırılar karşısında yalnız olmadıklarını ifade ediyoruz."