DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24’ü tutuklu 108 kişi hakkında açılan davanın üçüncü duruşmasının dördüncü oturumu, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Sincan Cezaevi Kampüsü Salonu'nda görülen duruşmaya, HDP milletvekillerinin yanı sıra yöneticileri ve çok sayıda kişi katıldı. 

HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, HDP eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Zeynep Ölbeci, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Tutuklu yargılanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım, Aysel Tuğluk ve HDP Eski MYK Üyesi Pervin Oduncu, mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. 

Geçen oturumda tahliye edilen Can Memiş, Cihan Erdal, Berfin Özgü Köse İstanbul’dan SEGBİS ile bağlanırken Ayhan Bilgen ve tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.   

17 SİYASETÇİ SALONDA

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, eski milletvekili Emine Beyza Üstün, İbrahim Binici, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, HDP yeni dönem MYK üyesi Alp Altınörs, Meryem Adıbelli, HDP eski saymanı Zeki Çelik, HDP eski MYK üyeleri, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ile Sibel Akdeniz, duruşma salonunda hazır bulundu.

DEMİRTAŞ’IN DOSYASI BİRLEŞTİ

Duruşma mahkeme heyetinin gelmesi ardından dava dosyasına gelen evrakların okunmasıyla başladı. HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ana davasının görüldüğü 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın Kobanê Davası'yla birleştirme kararı okundu. 

ROJBAŞ İLE BAŞLADI

Ardından Günay Kubilay, dün yarıda kalan savunmasını yapmak üzere söz aldı ve “Rojbaş” diyerek savunmasına başladı. 

  

DAVUTOĞLU VE ALA DİNLENSİN

Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yapmış olduğu açıklamanın HDP tarafından olaylara ilişkin sorulan pek çok sorunun neden yanıtsız bırakıldığını, önergelerin neden engellendiğine ışık tuttuğuna vurgu yapan Kubilay, “Bakan Ala’nın söylediklerine bir ‘hukuk devleti’ perspektifiyle bakıldığı zaman, bu davanın amacı, siyasi bir tasarrufla HDP’yi yargı yoluyla cezalandırmak değil de hakikate ulaşmak ise, o zaman mutlaka o dönemde hükümet adına siyasi sorumlular Başbakan Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala mahkemece dinlenmelidir. Son zamanlarda sıkça ‘şeffaf devlet’ten ve ‘dürüst devlet adamlığı’ndan söz eden Ahmet Davutoğlu mutlaka konuşmalı, kol kırılıp yen içinde kalmamalıdır” diye aktardı.

‘HDP SAĞDUYUYLA HAREKET ETTİ’

İddianamenin temelini oluşturan tweetin hükümetin Kobanê’ye yönelik politikasına karşı atıldığını savunan Kubilay, “ AİHM’in Demirtaş  kararında tescil ettiği gibi ifade özgürlüğü sınırları içinde kalan şiddet içermeyen bir twitterdir. Bu nedenle gelişen bu üzücü olaylardan HDP sorumlu tutulamaz. Bu olaylar karşısında HDP hangi tutumu almıştır. 7-9 Ekim de parti'nin açıklamaları var. Biz sadece orada yaşanan olayları kınamakla kalmamışız bir demokratik zemin içerisinde çekilmesi sağ duyulu olma çağrısı da yaptık. HDP olayların öncesinde de sonrasında da büyük bir sorumluluk sahibi olarak hareket etmiştir” dedi.  

Açılan davada da siyasi saiklerle hareket edildiğinin altını çizen Kubilay, “Neden 6 yıl sonra bu dava? Neden 6 yıl sonra HDP?” sorularını yöneltti. Kubilay, 7 Haziran seçimlerinde iktidarın aldığı yenilgi ardından gidilen 1 Kasım seçimleri ve partilerine yönelik yapılan siyasi tasfiye operasyonlarına dikkat çekti. 

İKTİDARIN VARLIĞIN HDP’NİN YOKLUĞUNA BAĞLANMIŞ 

HDP’nin “anahtar parti” rolü devam ettikçe ve iktidar bloğunun karşısında konumlandıkça ilk seçimde “saray iktidarının” ve parlamento çoğunluğunun el değiştirme ihtimalinin yüksek olduğunu dile getiren Kubilay’ın savunması şöyle devam etti: “İşte bu nedenle HDP şu ya da bu şekilde verili politik denklemin dışına düşürülmeli ve seçimlerde ‘belirleyici bir politik faktör olmaktan çıkarılması’ amaçlanmıştır. Artık iktidarın varlığı HDP’nin yokluğuna bağlanmış durumdadır.” HDP’ye yönelik açılan davalara ve soruşturmalara da değinen Kubilay, HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davanın iktidarın yargıya verdiği talimatla hazırlandığını vurguladı. 

‘HDP’DEN KURTULMAK İÇİN HAZIRLANDI’

HDP’nin hukuk dışı yollarla devre dışı bırakılmasının amaçlandığına dikkati çeken Kubilay, “Bütün bu süreçten anlaşılıyor ki  bu dava 7 Haziran 2015’in ‘nefret duygusuyla’, 31 Mart 2019’un siyasi intikam duygusunun birleşmiş ve yargıya yansımış 2021 versiyonudur. Bu dava 6 yıl buçuk aradan sonra karanlıkta kalmış olayları aydınlatmak için açılmış bir dava değil. HDP’den kurtulmak ve kapısına kilit  vurma zeminini oluşturmak için açılmış bir davadır. HDP artık çok yaşamsaldır. Çünkü 19 yıl boyunca devasa bir sömürü çarkı ve sarsılmaz bir sarayı bunun üzerine inşaa ettiler. Kurulmuş olan saraydaki saltanatın asla sarsılmasını, bu çarkın durmasını istemiyorlar. Bu çarkın önünde duran saray saltanatını sarsan, önünde duranlar önünü kesiyor. HDP’den sonra diğerlerine sıra gelecektir. Bu nedenle bu sorun sadece HDP’nin değil demokratik geleceği sorun eden herkesin sorunudur” ifadelerinde bulundu. 

200 KİŞİ NASIL BUHARLAŞTI?

HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin hazırlanan ikinci iddianameye dair de konuşan Kubilay, şunları söyledi: “İlk iddianamede 680 kişinin siyaset yasağı isteniyordu. Bu kişilerin 480’e düşürüldüğü yazılıyor. Bu 200 kişiye ne oldu da birden buharlaştı? Neden azaldı? HDP 6,5  milyon oy alan bir parti. Bunun artık emirlerle talimatlarla yapıldığı çok belli. Fakat bunun HDP’nin kapatma girişimin ister bu dava oraya bir dayanak olarak oluşturulsun ya da başka saikler olsun bu davanın ölü bir teori üzerine inşa edilmiş bir siyaset mühendisliği olduğunu düşünüyorum. Ölü bir teoriyle canlı bir yaşamın yok edemeyeceğin önümüzdeki seçim de göreceğiz ömrümüz yeterse. AYM’nin varlığına da yönelmiş bir tehdit ve şantaj söz konusu. 

KARINCALAR ASLA YUVASIZ KALMAZ

Ben HDP’lilere güveniyorum. Bu HDP’liler sizin arkadaşlarınız olmamıştır ama karınca gibidirler ‘imece usulü’ çalışırlar. Karıncaların düşmanı vardır. Zaman zaman karıncaların yuvasını bozarlar. Ama karıncalar tekrar yuvalarını yaparlar imece usulü yeniden yaparlar ve karıncalar asla yuvasız kalmazlar. 

‘SİYASAL BİLİNCİM VE ÖZGÜR İRADEM VAR’

İddianamede yer alan iddialara da değinen Kubilay, “Bu iddianamede talimatçı zihniyetin derin izlerini görüyorum. Bizler dünyanın gözü önünde yaşanan insanlık trajedisine karşı tutum alacak insanlarız bunun için talimat almamıza gerek yok. Bizler talimatlarla yönetilen küçük dünyaların değil büyük idealleri peşinde koşan insanlarız. Böyle iddiaların HDP’nin meşruiyetini düşürmek için yapıldığını biliyor ve reddediyorum. Benim bütün insanlığı talimatlardan da, talimatçılardan da kurtaracak eşitlikçi ve özgürlükçü sosyalist bir dünya görüşüm var. Siyasal bilincim ve özgür iradem var. Talimatlı siyaseti sosyalist kimliğime ve kişiliğime hakaret sayıyor, reddediyorum” dedi. 

‘ÖKÜZÜN ALTINDA BUZAĞI ARIYORSUNUZ’

HDP’nin talimatla yönetilen başka partilerle karıştırıldığına dikkati çeken Kubilay, “Bu noktada size HDP farkını anlatmak isterim. HDP bu toprakların rengini, tadını ve tozunu kendinde katmış özgün bir partidir.  Ben soruşturma savcısına  ‘Öküz altında buzağı arıyorsunuz, öküzün altında buzağı olmaz’ diyorum o da ‘olur’ diyor. ‘Olursa göster’ diyorum ‘yok ben göstermem siz olmadığını gösterin’ diyor. Hukuk bu hale mi geldi Türkiye’de. İddiada bulunan kimse iddiasını kanıtlamak zorundadır. Eğer bunu yapmıyorsa hukukta tuz kokmuş demektir” diye belirtti. 

SORUMLU GÜVENLİĞİ SAĞLAMAYAN İKTİDARDIR

İddianamede yer alan iddialara da değinen Kubilay, HDP tarafından yapılan tweet paylaşımına dair, “Tweet çağrısında bırakın şiddet şiddetin iması dahi yokken barışçıl eylemlere ve demokratik protestolara şiddetin bulaşmış olmasının sorumlusu sokağa çıkan insanların güvenliğini sağlamayan siyasi iktidardır. HDP iktidar değil ki sorumlu tutuyorsunuz” dedi. İddianamede yer alan açıklamalarına da değinen Kubilay, “Öcalan’a uygulanan tecride karşı yaptığım açıklama da yer alıyor. Bu açıklamalar tecridin kaldırılması, haksızlığa ve adaletsizliğe son verilmesi ve herhangi bir ölüm yaşanmadan açlık grevlerinin sonlandırılmasının sağlanması yönündeydi. 

İDDİANAMEDE YER ALAN MATERYALLER 

Kobanê Davası kapsamında 25 Eylül 2020’de gözaltına alındığı sırada evinde yapılan polis aramasında suç delili olarak iddianameye eklenen materyallerden de bahseden Kubilay, “Tüm bu gelişmelere rağmen, çıkmayan candan umut kesilmez. Hukuk devleti hala retorikten ibaret değilse hukuktan ve hakikaten yana bir karar vermenizi bekliyorum” dedi.

SORU YERİNE HÜKÜM KURDU

Ardından çapraz sorguya geçildi. Kubilay kendisine yöneltilen sorulara şöyle yanıtladı: 

“Mahkeme başkanı: 26 Ekim 2015'te YPG bayrağını paylaştınız, bununla ilgili bir şey demeyecek misiniz? 

Kubilay: Dosyamda öyle bir şey yok. Haberin uzantısı dosyada yok, eğer haberin uzantısında suç unsuru görürseniz yanıt veririm size. 

İddia makamı: MYK toplantısında tüm üyeler var mıydı?

Kubilay: Kimlerin katıldığını bilmiyorum. MYK’da olmak bir onurdur. HDP’nin MYK’sı siyasi kariyer yapılacak bir yer değil. İsteyen bir insan oraya katılır, partinin tüzüğü doğrultusunda gelir katılırlar. 

Mahkeme heyeti üyesi: ‘Şiddetin esamesi olmayan demokratik hak kullanıyoruz bu yönde bir çağrı yaptık’ dediniz. ‘Et ve Süt Kurumu’nun bu davayla ne ilgisi var’ dediniz. Siyasi partiler de zarar görmüş. Burada çağrı yaparken muhatap kitle nasıl anladı da, HDP’ye yönelik bir saldırı görmedim. 

Kubilay: Bu sorunuzla anlıyorum ki siz beni iyi dinlemediniz. Ben burada et ve süt kurumu zarar görmedi demedi. Bir analoji yaptım. Ben ‘devlet içi boş bir kabuk değildir’ dedim. Savunmam da belirttiğim gibi, protesto çağrıları Et, Süt ve Balık Kurumlarına dönük değildi. Bu kurumların isimlerinin zarar gördü mü yada görmedi mi bilmiyorum ki savunmamda söylemedim. İddianamede geçtiği için savunmamda belirttim. 

Mahkeme heyeti üyesi: Evet doğru.

Kubilay: O zaman soruyu neden doğru okumuyorsunuz?

Mahkeme heyeti üyesi: Örgüt mensuplarının insanları eylemlere katılmaya zorlaması tesadüf olabilir mi?

Kubilay: Bunun muhatabı ben değilim. Devletin ilgili organlarıdır. Bu dosyada adını söylediğiniz örgütlerle ilgili isimler var onlara sorun. Siz bana HDP ile ilgi sorular sorun. 

Mahkeme heyeti üyesi: Çağrılarınız sonrası şiddetlenen eylemler...

Kubilay: Ben bunu kabul etmiyorum. Bu verilmiş bir yargıdır. Siz hakkımızda karar verecek bir yargıç olarak bunu söylemeniz çok üzücü. Bizim çağrımız AİHM kararıyla ifade özgürlüğü sınırları içerisinde kalmıştır bu soru değildir. Yargıya varmışsınız şimdi vardığınız yargıyı birimizin teyit etmesini istiyorsunuz. Sonuna nokta konulacak bir cümlenin sonuna soru işareti koymak onu soru cümlesi yapmaz. Siz öyle yaptınız. Ben bunu kabul etmiyorum. Biz 6 Ekim’de çağrı yaptıktan sonra Erdoğan Antep konuşmasında ne kadar yaşamını yitirmiş bir kişi bile yok mu? Bunu neden araştırmıyorsunuz. “

‘İZMİR SALDIRISI KAYITLARA GEÇSİN’

İzmir’deki HDP binasına yapılan silahlı saldırıyı öğrenen Kubilay buna da şunları söyledi: Dünkü duruşmada burada gösteriler oldu ve bugün sabah İzmir il binamızı yakmışlar ve bir arkadaşımız da öldürmüşler. Bunun da mahkeme kayıtlarına geçmesini istiyoruz. 

 AKP AVUKATINDAN PROVOKE SORULAR

Ardından katılma talebi karara bağlanmasına rağmen söz hakkı verilen AKP avukatı Cihan Şahin: PKK’nin eylemlerine dair HDP olarak bugüne kadar açıklama yaptınız mı? Şahin’in sorusuna dava dışı soru sormasına karşı avukatlar tepki gösterdi. Avukatlar, müştekiler tarafından sorulacak sorulara karşı itiraz geldiği halinde karara bağlanmasını istedi. 

SORU YERİNE HABER OKUDU 

Ardından yine katılma talebi karara bağlanmayan müşteki avukatı Recep Tayyip Özdoğan’ın sorusunu sormadan Altan Tan’ın Ahmet Hakan’a verdiği bir röportajı okunmasına karşı, savunma avukatları duruma tepki gösterdi. Savunma avukatları, sorulan sorunun dava ile ilgili olmadığına karşı masalarından tepki gösterdi. Müşteki avukatı Özdoğan’ın haberleri okuma devam etmesi üzerine savunma avukatları alkışlarla protesto etti.

Kubilay ise, “Heyetinin ve savcını soruları dışından müştekilerden gelen hiçbir soruya cevap vermeyeceğim. Çok kapsamlı bir açıklama yaptım ve bunun çözümleri olduktan sonra herkes soruların yanıtını orada görür” yanıtı verdi. 

Duruşmaya bir buçuk saat ara verildi.

AVUKAT VE İZLEYİCİLERE ENGEL

Ara verilen Kobanê Davası’nda içeri girmek isteyen avukat ve izleyicilere polis engel olmak istedi.

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24’ü tutuklu 108 kişi hakkında açılan davanın 3'üncü duruşması sürüyor.  Verilen öğle arasından sonra salona geçmek isteyen avukat ve izleyiciler polis tarafından engellendi.

'DÜN GELENLERİ ENGELLEYECEKTİNİZ'

Aranın ardından duruşma salonuna geçmek isteyen bir avukata polisin kimlik sorması üzerine, avukat, "Beni değil dün burada provokasyon için gelenleri engelleyecektiniz" diyerek içeri girmeye çalıştı. Avukatın içeri girmesine engel olunması üzerine izleyiciler de içeri girmek istedi. Aradan önce duruşmanın görüldüğü salonda bulunan izleyicilere, "bu salona giremezsiniz" diyerek engel olundu ve çevik kuvvet barikat oluşturdu. 

POLİS YOĞUNLUĞU

Adliye koridoruna biriken çok sayıda polis kalkanlarıyla aralarında HDP'li milletvekillerinin de bulunduğu kitleyi iterek dağıtmak istedi. Polisin müdahalesi ve tavrını kabul etmeyen dava avukatları mahkeme başkanı ile görüşmek istedi.

BİRİNCİ DERECE AKRABALIK ŞARTI GETİRDİ

Avukatların mahkeme heyetiyle görüşmesi üzerine, mahkeme heyeti birinci derece akrabalık ve soy isim şartı getirerek izleyici alacağını söyledi.

Avukatların mahkeme heyetiyle yaptığı ikinci görüşmenin ardından salona 25 kişi izleyici olarak alındı. Diğer izleyiciler ise farklı bir salona alındı.

Kobanê Davası’nın bugünkü oturumu, HDP İzmir İl Örgütü binasına yapılan saldırı nedeniyle yarına kadar ertelendi. 

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 24’ü tutuklu 108 kişi hakkında açılan davanın 3’üncü duruşmasının 4’üncü oturumu, verilen aranın ardından devam etti.  

HDP’nin önceki dönem Sözcüsü Günay Kubilay’ın avukatları ilk olarak söz aldı. Avukat Özgür Erol, müşteki vekili olduğunu beyan eden avukatların sorularına ilişkin itirazlarının reddedildiğine dikkati çekerek, “CMK’nin muğlaklığına işaret ettiniz. Bu mantığı kabul edersek, bu dosyada herhangi biri yanına avukat alır gelir, bizim müvekkile karşı hıncı, kini rahatlıkla boca edebilir. Müştekilerin soru sorma hakkı var da bizim soru sorma hakkımız yok mudur? AKP'nin avukatı burada soru soruyor. AKP’nin bir binası zarar mı görmüş? Kim zarar vermiş? Bu sorular yerine müvekkilimize ‘partiniz dağa çocuk kaçırmış’ gibi sorular soruluyor” dedi.  

MAHKEMEYE TEPKİ  

Mahkeme başkanına müşteki avukatın sorusuna müdahale etmediği için tepki gösteren Av. Erol, “Bu soruların bu şekilde müvekkillerinin üzerine boca etmeye hakkınız yok. Zaten haksız bir yargılamada kendilerini ifade etmeye çalışırken bu mahkemede egemen bir güce sırtını dayayarak müvekkillerimizi daha fazla itham etmeye çalışan yaklaşımlara siz geçit verebilirsiniz. Ama biz vermeyeceğiz. Bu konuda mahkeme heyeti üzerine düşeni yapmazsa biz yapmak zorundayız. Siyasi münazara herkesle olabilir çok basit cübbeni çıkar gider konuşursun. Burası mahkemedir. Müvekkilimiz hakkındaki uydurma ithamlarının ötesine geçen herhangi bir ithamı kabul etmiyoruz” diye kaydetti. 

YAKILAN HDP BİNALARI

Heyet üyelerinden birinin Kobanê olaylarında zarar görmeyen tek partinin HDP olduğunu ifade etmesine değinen Erol, “Sayın başkan, heyet üyeleri bu iddianame dışında başka kaynak takip etmemektesiniz. Türkiye kronolojisi çıkarılsa HDP kadar öldürülen, yargılanan ikinci bir siyasi parti gösterebilir misiniz? HDP’nin yakılan binalarını yakılmamış mı sayacağız? Kurşunlanan HDP’liler öldürülmemiş mi sayacağız sırf iddianamede yaşanmamış diye. Antep klasörünü açın HDP ilçe binası yakılmış mı yakılmamış mı o yakanlar burada var mı yok mu?” diye sordu. 

MAKTULLERİN 27’Sİ HDP’Lİ 

Dosyadaki müşteki ve maktullerle ilgili kapsamlı inceleme yaptıklarını ifade eden Erol, “Hangi olayda kimler tarafından öldürülmüştür tek tek bakıyoruz. Kobanê olaylarında bugün dosyaya giren 37 maktulün 27’sinin HDP’li olduğunu söylesek ne diyeceksiniz? Göstereceğiz, anlatacağız. İddianameye girmeyen ve öldürülen HDP'liler de var.  O seyri değiştireceğiz” ifadelerini kullandı. 

İZMİR’DEKİ SALDIRI  

Urfa’nın Suruç ilçesinde Kobanê’ye yardım götüren gençlerin DAİŞ tarafından öldürüldüğünü anımsatan Erol, “Ankara Gar katliamında katledilen insanlar HDP’li değil miydi? Oradan bugüne kadar geliriz tonla olay anlatırız. Bugün HDP İzmir İl binası önünde eli silahlı bir kaç kişi parti binasına giderek partide sadece işi yemek yapan Kürt genç bir kadını katledildi. Elinize geleni ardınıza koymayın. Bu kadını öldürüp binayı yakıp çıkıyorlar. Twitter’a bakın, o katilin elindeki silaha nerede çekilmiş açın bakın.  Bugün HDP binasına yapılan saldırının sebebi nedir? İzmir HDP binası önünde bir grup provokatör bir aydır ‘çocuklarımızı dağa kaçırdılar’ dediler. Bugün İzmir binası saldırıya uğradı. Günlerdir konuşuyoruz ya ‘azmettirme’ olayını. Bunda azmettirme var mıdır? Yok mudur? Bunu tartışalım” diye belirtti. 

DURUŞMAYA ARA  

Erol, İzmir’de katledilen Deniz Poyraz’ın ailesine başsağlığı dileyerek, yaşanan saldırının ardından avukatlar ve çevik kuvvet arasında yaşanılan gerginliğin de duruşmasının seyrini bozduğunu belirterek, duruşmanın yarına ertelenmesini istedi.  

Mahkeme heyeti, talebi kabul ederek, duruşmaya yarına kadar ara verdi.  

Duruşma salonunda bulunan tutuklu siyasetçiler, “Böyle gitmesine izin vermeyeceğiz, kazanacağız” diyerek duruşma salonundan ayrıldılar.