Kobanê Davası’nda siyasetçilerin avukatlarının mikrofonunu kapatan ve sözlerini tutanaklara geçirmeyen mahkeme başkanı, müşteki avukatlarına söz verdi.

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması, 4'üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam ediyor. 

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına Sincan Cezaevi’nde kalan tutukluların bir kısmı katılırken, bir kısmı mazeret bildirdi. Farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçilerin de bir kısmı Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) bağlandı, bir kısmı yine mazeret bildirdi. 

Tutuksuz yargılanan HDP eski milletvekili İbrahim Binici ve HDP eski MYK üyesi Gülfer Akkaya salonda hazır bulundu. 

AYSEL TUĞLUK ATK’YE SEVK EDİLECEK 

Dosyaya gelen evraklara dair bilgi veren mahkeme başkanı, Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan ve sağlık durumu kötüye giden Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk için yazılan müzekkereye cevap veren cezaevinin, Adli Tıp Kurumu’na sevk edileceğini bildirdiğini belirtti. 

BELGELER VERİLMEDİ 

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, tutuklu siyasetçi Zeynep Ölbeci söz aldı. Kürtçe konuşan Ölbeci, dava dosyalarının tamamının henüz kendisine gönderilmediğini belirtti. Esasa ilişkin savunma vermeye hazırlanamadığını dile getiren Ölbeci, savunma için hard disklerin kendisine ulaşmasını beklediğini söyledi.

Susma hakkını kullanmadığını belirten Ölbeci, “Ben bir yıldır tutukluyum. Susma hakkımı kullanabileceğim bir durum yok, savunmamı yapacağım. Mahkeme hapishanelerin durumundan ne kadar haberdar bilmiyorum ama avukatlarımın getirdiği evraklardan bazı belgelerin okuma komisyonundan geçmesi gerektiği belirtilerek tarafıma verilmedi. Savunmamı hazırladığımda, savunma yapacağım” diye belirtti. 

DEVLET POLİTİKASI 

Cezaevlerinde artan hak ihlallerine ve yaşanan ölümlere dikkat çeken Ölbeci, “Son süreçte cezaevlerinde şüpheli şekilde ve hastalıktan yaşamını yitiren arkadaşlarımız oldu. Bu politikaları kınıyorum. Sebebi ne olursa olsun sistematik devlet politikasını bir sonucudur bu. Bu şaibeli ölümler nasıl yaşandı? Neden aileler otopsiye alınmadı? En yaşamsal konularda bile sorun çıkarılıyor. Kendi yaşamlarını idame edemeyecek arkadaşlarımızı tedavi için buraya getirdiler ama tedavileri yapılamıyor. Bunun için de Adalet Bakanı’na sesleniyorum. İnsan hakları kurumlarını da buraya gelmeye davet ediyorum. Bize pandemiyi bahane ediyorlar ama ailelerimize bile birçok sorun çıkarıyorlar. Kıyafetlerine kadar karışıyorlar. Bu yaklaşımı kabul etmiyor ve kınıyoruz” şeklinde konuştu. 

GÖNDERİLEN DİLEKÇELER TUTANAKTA YOK

Ardından Avukat Ali Bozan söz aldı. Ölbeci’nin mahkemenin ara kararında belirttiği “susma hakkı”na dair dosyaya gönderdiği dilekçenin duruşma tutanaklarına yazılmadığını belirten Bozan, “Bunun duruşma tutanaklarına yansıtılmasını talep ediyoruz. Yine mahkemeye gönderdiğimiz ara karara itiraz eden dilekçemiz de duruşma tutanaklarına yansımadı, bu dilekçeye dair de ara karar kurulmasını istiyoruz” dedi. 

MÜŞTEKİ BEYANLARINA GEÇİLDİ

Avukatın talepleri üzerine ara karar oluşturan mahkeme başkanı, “Mahkememizin 10.12.2021 tarihli ara kararı doğrultusunda ilk sorguları yapılmamış sanıklara savunmalarını yapmaları için imkan verileceği, yapılmadığı taktirde müşteki beyanlarının alınmasına geçileceğinin belirtildiği, bu duruşma periyodunda sanıklardan Gülfer Akkaya’nın savunmasını yaptığı, diğer bir kısım sanıkların savunmalarının hazır olmadığını ve süre talebinde bulundukları, bir kısım sanık müdafi avukat Ali Bozan’ın bu periyotta başkaca sanığın savunma yapmayacağını belirttiği nazara alınarak müşteki vekillerinin beyanlarının alınmasına karar verildi” ifadelerini kullandı. 

Mahkeme başkanı, avukatların söz konusu ara karara yaptıkları itirazın da CMK’da yer almadığı gerekçesiyle talebe dair ara karar oluşturmadı. 

Dava avukatları, kurulan ara karara dair söz almak istedi. Avukatlar “Söz talebimiz var. Böyle bir usul yok. Cezaevlerinden gelen yazıları duruşma tutanaklarına yansıtmıyorsunuz ya da gerçek dışı yansıtıyorsunuz” dedi.  Mahkeme başkanı avukatların sözünü keserek tutanağa, avukatların sözleri yerine, “Düzeni bozacak şekilde davranışlarda bulundu” şeklinde geçti. 

USULE AYKIRI HAREKET EDİLİYOR

Mahkemeye itiraz eden avukatlar, ısrarla söz talep etti. Avukatlar, usule aykırı hareket edildiğini belirterek, “Usule aykırı bir şekilde müşteki beyanlarına geçiyorsunuz. Böyle bir usul yok” dedi. Dava avukatlarının mikrofonlarını kapatan mahkeme başkanı, müşteki avukatlarına söz verdi.

AVUKATLARIN MİKROFONUNU KAPATTI

Söz alan İçişleri Bakanlığı’nın avukatı Hasan Demir, katılma talebinin kabul edilmesini istedi. İçişleri Bakanlığı avukatının katılma talebinin ardından avukatlar, katılma talebine dair söz almak istedi. Avukatların mikrofonunu açmayan mahkeme başkanı sesini yükselterek, “Susun diyorum” dedi. Avukatların duymazlıktan gelen mahkeme başkanı, avukatların mikrofonunu kapattı. Mikrofonları açılmayan avukatlar, seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kaldı. Mahkeme başkanına seslenen avukatlar, usule aykırı yargılama yapıldığının altını çizdi.

‘NEYDEN KORKUYORSUNUZ?’

Usule aykırı yargılamayı sürdüren mahkeme, Karayolları Genel Müdürlüğü avukatı Merve Mert’e söz verdi. Mert de  "kavşakta oturma eylemi yapıldığı" gerekçesiyle katılma talepleri olduğunu söyledi. Mert’in katılma talebine dair tekrar söz almak isteyen dava avukatlarına mahkeme söz vermedi. CMK’ya uygun davranmadığı eleştirilen mahkeme başkanı, avukatların sözlerini tutanağa geçirmedi. 

Dava avukatlarına müşteki avukatlarının beyanlarını aldıktan sonra söz vereceğini belirten mahkeme başkanına itiraz eden avukatlar, “Neyden korkuyorsunuz. Neden mikrofonumuzu açmıyorsunuz. Neden sorularımıza cevap vermiyorsunuz. Bizim her konuşmamızdan sonra karşı tarafa söz hakkı verdiniz bize neden söz vermiyorsunuz” diye belirtti.

BAŞKAN YERİNE ÜYE KONUŞTU

Dava avukatları konuştuğu sırada mahkeme heyeti üyelerinden biri avukatlara yüksek sesle, “Sessiz olun, oturun” dedi. Dava avukatları mahkeme üyesine, “Siz neden müdahale ediyorsunuz. Mahkeme başkanının duruşmayı yönetemediğini mi düşünüyorsunuz. O zaman şikayet edin. Varsa yüreğiniz hukuka saygınız yazın bunları. Biz de konuşuyoruz bunları. Mahkeme önünde en azından görünüşte eşitliği savunmanız gerekiyor” ifadeleri kullandı.

Dava avukatlarına söz vermeyen mahkeme başkanı, müşteki avukatlarına söz vermeye devam etti.

'TARİHE GEÇECEKSİNİZ'

Mahkeme başkanına itiraz eden dava avukatları, “Siz Kobanê kumpas davasını yürüten Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi olarak, duruşmada konuşulan gerçekleri tutanaklara yazma cesareti göstermeyen bir heyet olarak tarihe geçeceksiniz” dedi.

AVUKATLARIN SÖZLERİ TUTANAĞA GEÇİRİLMEDİ

Avukatların söz alma talebini tutanaklara geçirmeyen mahkeme başkanı, müşteki avukatlarından zorla söz almaları yönünde baskı yaptı. Dava avukatlarına bağıran mahkeme başkanı, “Ne istiyorsunuz ne” dedi. Dava avukatları, usule aykırı yargılama yapıldığını belirtti ve tekrar söz talebinde bulundu.

Başka müşteki vekilinin hazır olmadığını belirten mahkeme başkanı, söz isteyen siyasetçi Ayla Akat Ata’ya söz verdi.

Duruşma Ata’nın beyanlarıyla devam ediyor.

Ayla Akat Ata: Müdahillik talebinde bulunanlar saldırıları engelleyebilirdi

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması 4'üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam ediyor. 

Duruşmada konuşan Kürt siyasetçi ve Özgür Kadın Hareketi (TJA) Aktivisti Ayla Akat Ata, ilk duruşmadan beri Kobanê Davası’nda paramiliter güçlerin açığa çıkması için uğraştıklarını belirterek, “Usul kanunu açıktır. Ben burada talepte bulundum. Siz müştekilere söz verdiniz ama şimdi bize söz hakkı vermediniz” dedi. 

‘ONLAR NASIL MÜŞTEKİ OLACAK?’

Müştekilerin neden burada olduklarını dahi bilmediklerini belirten Akat, “‘Zarar veren’ diyorlar. Ben zarar vermedim. Dosyayı incelememişler. Ben de yaralandım. Gaz müdahalesinde etkilendim. Bunlar tutanağa geçmedi. Biz sokaklardaydık. 3 Ağustos’ta IŞİD Şengal’e girdiğinde de biz sokaktaydık. Ama 6-8 Ekim’de devrede olan güçler farklıydı. 6 yıl sonra bizi paylaşılan bir tweetten dolayı tutukladınız. Ek olarak itirafçı beyanları getirdiniz ki, o ilk emniyet ifadesinde dahi sorulmadı. Bu gerekçelerle bizi tutukluyorsanız, bırakın kendimizi ifade edelim” diye belirtti.

Mahkeme heyetinin avukatlara bağırmasını eleştiren Akat, “Ne sizin bağırmanıza gerek var ne de bizim. Hiçbirimizin söz hakkından vazgeçmesi de söz konusu değil. Ben bu dosyada konuştuğum için yargılanıyorum. Belki ‘Kürt sorunu çözülsün’ diye konuştuğum için yargılanıyorum. Konuştuğum için yargılanıyorsam, bırakın konuşmaya devam edeyim, sözümü kesmeyin. Diyarbakır’da saldırıya uğradım. Emniyet güçleri orada olduğu halde tutanağa dahi geçmedi saldırıyı. Bunları sormayalım mı? Ben saldırıya uğradığım halde onlar nasıl müşteki olacak? Bırakın müdahillik talebinde neden bulunduklarında soralım” şeklinde konuştu.  

‘EMRE DEMİR NEDEN DOSYADA YOK’

Kobanê olaylarında Batman’da yaşamını yitiren Emre Demir’in Batman dosyasında ismi olduğunu, ancak burada olmadığını ifade eden Akat, “Kim çıkardı? Nasıl düzenlendi, bu iddianame? Emre Demir’i öldüren kişinin asker olduğu ortaya çıktı ve daha sonra hiçbir şey yapılmadan birliğine teslim edildi. Emre Demir çıkarıldı, askerleri kim sokağa saldı? Onlara bu gücü kim verdi? Ben o zaman Siirt’teydim ardından parlamentoda tüm bunların araştırılmasını istedim. Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, Jandarma bu olayları engellemekle yükümlüdür” dedi. 

‘BİZE ÖNYARGIYLA GELMEYİN’

Yaptığı çeşitli konuşmaların da iddianamede yer aldığını hatırlatan Akat, “Ben Emniyetin, Jandarmanın, MİT’in, İçişleri Bakanı’nın katılma talebini kabul etmiyorum. Fikriniz ne olursa olsun, önyargılarınızı kırın. Bize önyargıyla gelmeyin ki bir daha 6-8 Ekim yaşanmasın. Biz cenaze gömdük. Biz cenazeleri kaldırdık. Biz insanların yaşam hakkını savunmak için mücadele ettik. Bu ülkede paramiliter güçler devredeydi. Kürt sorunun çözümüne en yakın olduğu süreci yaşadık biz. Biz istemediğiniz kadar çok konuşacağız. Yeter ki söz talebimizi kabul edin. Bu duruşma seslerin yükseldiği bir duruşma olmasın. Biz seslerin yükselmesini istemiyoruz. Söz isteyince verilsin” ifadelerini kullandı.

‘BEDEL ÖDEMEYE HAZIRIZ’

Akat, “6-8 Ekim’de sokakta kim vardı. Ateş ettiler. Bu gücü kim verdi. Paramiliter güçleri kim fonladı, kim onları sokağa çıkardı. Bunların hesabını tabi ki soracağız. Asıl biz onlardan şikayetçiyiz. Bırakın konuşalım. Çözüm olacaksa bu ülkede bedel vermeye hazırız. Bu davada konuşan tüm arkadaşlar bunu söyledi” diye belirtti. 

‘MÜDAHİLLİK TALEBİNDE BULUNAMAZLAR’

Müşteki sıfatıyla müdahillik talebinde bulunan kurumların taleplerinin kabul edilmemesini isteyen Akat, “Bugün burada müdahillik talebinde bulunan kurumlar, bu saldırıları engelleyebilirlerdi. Ben o gün saldırıya uğradığımda ölebilirdim. Ama tek bir açıklama yapmadım, olaylar daha çok büyümesin diye. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, bana koruma tahsis etmek istedi, ben kabul etmedim. Bırakın burada kendimizi ifade edelim. Müdahillik talebinde bulunanların da müdahale talebinde bulunamayacaklarını ifade edelim” ifadelerini kullandı. 

Akat’ın konuşmasının ardından duruşmaya bir buçuk saat ara verildi. 

Hesap vermesi gerekenler hesap soramaz

Kobanê Davası’nda siyasetçiler, devlet kurumlarının müdahillik taleplerine karşı mahkeme heyetine, “Hesap vermeleri gerekenler hesap soramaz. Davanın varsa bir müştekisi toplumdur, halktır” dedi.

Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması 4'üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam ediyor. Duruşma müşteki sıfatıyla davaya müdahillik talebinde bulunan Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) adına avukat Hasan Ece, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) bağlandı. Ece, şu aşamada söyleyecek bir şeyinin olmadığını söyledi. 

‘TUTANAKLAR GERÇEĞE AYKIRI’

Ardından sabahki oturumda sözü kesilen ve sözleri zapta geçmeyen avukat Ali Bozan söz aldı. Bozan “Nihayet söz verdiniz” diyerek, sözlerine başladı. Duruşmanın sabahki periyodunda yaşanan gerginliğin temel sebebinin söz hakkı taleplerinin tutanağa dahi geçirilmemesi olduğunu belirten Bozan, “Doğru bağırdım ama mikrofonum açık olmadığından bağırdım. Mahkemeyi başkan yönetir ama usulüne uygun şekilde. Talep neyse olduğu gibi tutanaklara yansıtmak zorunda. Duruşmada öğleden önce tutulan tutanak gerçeğe aykırıdır” dedi. 

‘MİKROFONUNUZ AÇIKTI AMA BAĞIRDINIZ’

Mahkeme salonunda hiç okunmadığı halde 5 klasör evrakın dosyaya geçtiğini de dile getiren Bozan, “Bunların hepsi mahkemenin gerçeğe aykırı hareket ettiğinin göstergesi. Müşteki vekili söz aldıktan sonra söz hakkı isteriz. Mahkemenin dilediği zaman bize söz hakkı vermesini kabul etmiyoruz. Biz öğrenci değiliz, siz de öğretmen ya da sınıf başkanı değilsiniz. Mesleki hayatımda bir hakimle ilk defa bu şekilde diyalog kurmak zorunda kaldım. Bana söz vermiş olsaydınız bunlar yaşanmayacaktı. Söz hakkı vermeseydiniz bile bunu tutanağa ‘söz hakkı verilmedi’ şeklinde geçirmeniz gerekiyordu. Bağırmamın sebebi sesimi duyurmaktı. Konuştuğunuz her şey duruşma tutanağına yansıyor. Bağırmanız için bir sebep yoktu, mikrofonunuz açık ama benim bağırma sebebim mikrofonun açık olmamasıydı” ifadelerini kullandı. 

Mahkemeyi yürütme görevi olan mahkeme başkanı dışında üyenin kendilerine yönelik sözlerini de hatırlatan Bozan, “Usule uygun yürütülmesini istiyoruz. Bu duruşma periyotlarında söz alan müvekkillerimizin tamamı şunu söyledi; susma hakkımızı kullanmıyoruz, susmadığımız için burada yargılanıyoruz” dedi.

‘BENDEN HARD DİSK İSTİYOR’

Müvekkili Zeynep Ölbeci’ye evrakların ulaşmamasına dair konuşan Bozan, “Duruşmaya ara verildiği sırada mahkeme kalemi benden Zeynep Ölbeci’ye ulaştırılması için hard disk istedi. Mahkeme kalemi benden hard disk isteyerek, Ölbeci’nin evrakları incelemediğini kabul etmiş oldu. Yargıladığınız kişiye evrakların ulaşmadığından eminsiniz ama buna rağmen ‘O kişinin savunmasını almadan müşteki beyanlarına geçeceğim’ diyorsunuz. Bunu kabul etmemizi, bekleyemezsiniz. Evrakların ulaşılması için benden hard disk istemenizi kabul etmiyorum. Bu mahkemenin işidir. Eğer bu tutanaklara geçmezse sanki yargılanan arkadaşlarımızın dosyaya erişimi için her şey tamamlanmış gibi ama yargılananların dosyaya erişimini henüz sağlayabilmiş değilsiniz” diye belirtti. 

‘DİYALOG YOLUNU KAPATMAYIN’

Katılma talebinde bulunan kurumların talebinin reddine karar verilmesini isteyen Bozan, “Biz mahkemenizin tavrına rağmen bu yargılama faaliyetini sizlerle birlikte yürüteceğiz. Diyalog yolunu kapatmamanızı talep ediyoruz. Duruşma periyoduna dair hem yazılı hem de sözlü olarak ilettiğimiz talepleri yineliyoruz” ifadelerini kullandı. 

‘YOLUMUZ UZUN’

Ardından söz alan Avukat Maviş Aydın, “Katılma taleplerimizden önce söz taleplerimizi reddettiniz. Katılma talebine karşı da söz almak istediğimizde yine söz vermediniz ve mikrofonumuz kapalıydı. Taleplerimiz zapta geçilmeden duruşma düzeninin bozulduğuna dair beyanlarınızı zapta geçirmenizi doğru bulmuyoruz. Yolumuz uzun, dolayısıyla uzun süreci birlikte götürmek zorunda olduğumuz bilinciyle diyaloga kapalı olmadığınızı kısmen biliyor daha fazlasına ihtiyaç olduğunu belirtiyoruz. Biz bağırınca ‘bağırdı’ diye zapta geçiyorsunuz. Sizin mikrofonunuz açık ama heyetinizin üyesi Engin Bey, mikrofonu kapalı olmasına rağmen bize bağırdı” diye belirtti. 

AVUKATLAR TUTANAK TUTTU

Tutanağın gerçeğe aykırı olarak tutulduğunu dile getiren Aydın, “Biz de kendi aramızda bir tutanak tuttuk. Burada sözlü yargılama yapıyoruz. Bize söz hakkı vermediğinizde, ‘istediğiniz aşamada itiraz edebilirsiniz’ dediniz. İstediğimiz aşamalardan biri burası, burada sözlü yargılama yapıyoruz çünkü” diye aktardı.

‘SORGU BİTMEDEN MÜŞTEKİYE GEÇTİNİZ’

Ardından kurumların müdahillik talebine dair HDP eski MYK üyesi Bircan Yorulmaz söz aldı. Yorulmaz, “Görünen o ki bizden sonra ‘tufan’ demeye başladınız. Tüm itiraz ve müdahalelerimizde bize AİHM, İstinaf, AYM’yi işaret ediyorsunuz. Bundan bir an önce vazgeçmeniz lazım. Dava devam ediyor. Henüz esasa bile geçmedik. Ben hukukçu değilim ama bu dava başlayınca yargılamanın nasıl işleyeceğini avukatlarıma sorarak, öğrendim. Ama bir aşama bitmeden diğer aşamaya geçiyorsunuz. Sorgu aşaması bitmeden müşteki aşamasına geçtiniz” ifadelerini kullandı. Katılma talebinde bulunan kurumların müşteki sıfatıyla kendilerine daha önce soru sorulmasına izin verildiğini hatırlatan Yorulmaz, “Daha usul tartışmalarını aşıp normal bir yargılama aşamasına geçemedik. Bundan da siz sorumlusunuz. Tüm müştekilerin taleplerinin reddedilmesini istiyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü, olayları engellemesi gerekirken buraya gelmiş müşteki olmak istiyor. Nerede ne yaptığımı söylemeleri lazım müdahil olabilmeleri için. Davanın gerilim halinden bir an önce çıkması gerekiyor” şeklinde konuştu. 

‘KABUL ETMİYORUZ’

HDP eski MYK üyesi Pervin Oduncu, bir halkın canını malını korumakla görevli olan İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün müşteki olmak istediğini belirterek, “Bunu kabul etmiyoruz. Hem engellemeyecekler hem de müşteki olacaklar, öyle mi? Kesinlikle kabul etmiyoruz. Üzerinizde siyasi baskı olabilir ama yargılamayı burada bitiremezsiniz. Biz hala burada kendimizi savunmak istiyoruz, üzerimize atılı kumpası ortaya çıkarmak istiyoruz” dedi. 

‘MÜŞTEKİLERİN ÇOĞU EMNİYETİN MAĞDURLARI’

HDP Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, “Savunmalar tamamlanmadan alelacele müştekilere söz verdiniz. Bu olayların sebebi olan kurumlar burada müşteki olarak karşımızda duruyorlar. Dönemin İçişleri Bakanı’nın söyledikleri var. ‘Kontrol edemediğimiz güçler var, gelin bunu beraber engelleyelim’ diyor. Kendileri bu işin merkezinde ama önlemiyorlar ya da önlemek istemiyorlar. İçişleri Bakanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün 15 Temmuz Darbe Komisyonuna verdikleri ifadelerde de nettir. Bunlar ifadelerinde ‘Emniyet mensuplarının çoğu cemaate mensuptur’ diyor. Emniyet müdürlüğü üst noktadan cemaat üyesiyse zamanında müdahale etmeyenler açık değil mi? Müştekilerin çoğu emniyet mensuplarının mağdurları. Dosya açıktır, tüm çabalara rağmen bir delil yoktur sosyal medya paylaşımı dışında. O da AİHM kararında nettir, suç teşkil etmiyor” diye belirtti. 

‘EL İNSAF’

Müştekileri reddettiklerini dile getiren Ürküt, “Diyanet İşleri Başkanlığı da var içlerinde. Sonradan ilave edildi herhalde. 2015-2016’da bazı camilerin zarar gördüğünü belirtmiş. Biz zaten biliyorduk bombalandı oralar da bombalama sırasında camiler de zarar görmüş olabilir evet. Ama El insaf, Allah'tan korkun Diyanet İşleri Başkanı nasıl bu zulme ortak olur? Kim sizi buna alet etti? Bunu da reddediyorum” diyerek avukatlarının mikrofonlarının gerektiğinde açık olması talebinde bulundu. 

‘MAHKEME BİTMİŞ VE KRİZ HALİNDE’

HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, mahkemenin akışına dair konuştu. 20 Eylül’den itibaren sürekli bir gerilimin yaşandığına dikkati çeken Kubilay, “Mahkemenin olağan ritminin bozulduğunu söyleyebiliriz. Mahkeme tıkanmış durumda ve bir kriz halinde. Böyle bir mahkeme süreci sürdürülemez. Bunun sorumlusu, sizin izlediğiniz duruşma periyotlarıdır. Sorumlu sizsiniz çünkü yöntemin kendisi tıkayıcı. Mahkemenin zamanı ve enerjisi dibi boş bir kuyuya akıp gidiyor. Siz kendi ara kararınızda da belirtmişsiniz, ‘dosya kapsamlı ve karışık’ diye. Ama oradan çıkardığınız konu, ‘kapsamlı dosya var, karışık, karşımızda emri vakiler de var bir an önce sırtımızdaki yükü atalım.’ Ama yürümüyor” ifadelerini kullandı. 

SANIK SANDALYESİ

“Kontrol edemediğimiz güçler var” diyen bir kurumun nasıl müşteki olarak getirildiğini soran Kubilay, “Sanık sandalyesinde oturması gerekenleri müşteki sandalyelerine oturtursanız kabul etmeyiz. Buradan adil bir karar da çıkmaz. Saraydan gelen emri vakilere değil, kendinizi bağlayan kaide ve kuralları görün. Bunların hepsi kayıtlara geçiyor Yıldıray Bey. Ama bu mahkemenin akışını normalleştirmenizi istiyoruz. Ağır koşullarda yaşıyoruz. Gece 9-10’da 8-9 gardiyan gelip yaşadığımız mekanı basıyorlar. Dışarıda olsa bunun adı, ‘haneye tecavüzdür’. İnsanlık onuruna saygı vardır. Bunun sorumlusu siz değilsiniz ama ağır koşullarda yaşadığımızı bilin. Ya adil bir mahkeme sürecini işleteceksiniz ya da verin cezalarımızı o zaman gösterdiğiniz AYM yoluna gidelim” şeklinde konuştu. 

AİHM’İN YOLU 

HDP eski MYK üyesi Ayşe Yağcı, mahkemenin adil ve eşit yaklaşmasını istediklerini dile getirdi. Yağcı, “Baskı fazla anlıyoruz, ama asıl sanık sandalyesinde oturması gerekenler dışında bizi yargılamanız kabul edilecek bir durum değil. Bizim yargılamadan kaçma gibi bir durumumuz yok. Burada hakikati açığa çıkarmak istiyoruz. Bize AİHM yolunu gösteriyorsunuz, AİHM’in size gösterdiği yolu da dikkate alabilirsiniz” diye aktardı. 

HDP eski MYK üyesi Meryem Adıbelli, Kürtçe konuştu. Devlet kurumlarının müdahillik taleplerini kabul etmediğini belirten Adıbelli, “İçişleri Bakanlığı ve emniyet hesap vermeleri gerekirken hesap soramaz” dedi. 

‘SAVUNMA HAKKIMI GASP EDİYORSUNUZ’

Ardından yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gülten Kışanak söz aldı. Savunma hakkının engellendiğini ifade eden Kışanak, “Ben susma hakkımı kullanmıyorum, siz benim savunma hakkımı gasp ediyorsunuz. Bir ayı daha geride bıraktık. Duruşma periyotları hayatın olağan akışına uygun mu? Hangi zamanda günlük ihtiyaçlarımı gidereceğim ve dosyayı inceleyip savunma yapmaya hazır hissedeceğim. Zamana ihtiyacım var. Ağır bir saldırı ve baskı altındayız. Ağır bir kumpasla karşı karşıyayız. Lütfen açık olun. Biz hayatımız boyunca açık olduk, gizli kapalı bir şey yapmadık. Bu iktidar da açık sözlü olsun” dedi. 

‘BUNUN ADINA MAHKEME DEMEYİN’

İktidar yetkililerinin kendilerine yönelik hedef gösteren sözlerini de hatırlatan Kışanak, “Bari siz çıkın gerçekleri söyleyin. Bunun adına maddi gerçeği ortaya çıkarmak, bağımsız yargı adalet, hukuk demeyin. Şurada çıkıp, ‘Siyasi iktidar bana talimat verdi ben de onlar gibi düşünüyorum size bu kadar ceza vereceğim’ deyin biz de ‘eyvallah’ deriz. Ama bunun adına mahkeme demeyin. Devlet sistemindeki hukuku bitirdiniz bari toplumdakini bitirmeyin. Hukuksuzluk üzerinden hukuk kurulamaz. Bunun adı faşizmdir, otoriterliktir” diye konuştu. 

‘DAVANIN MÜŞTEKİSİ HALKTIR’

Gerçeklerin açığa çıkarılması için uğraştıklarını dile getiren Kışanak, “Karanlık eller ortaya çıkarılsın ki ülke aydınlığa çıkarılsın. Varsa bir müşteki benim ben. Davanın varsa bir müşteki bu toplumdur, halktır. Çocukları çatışmada, savaşta öldürülen halktır. Barışın, çözümün, önünde kim engel oldu? Bunun davacısı halktır “ifadelerini kullandı.

‘SİYASET YAPMA HAKKIM ELİMDEN ALINDI’

Ayla Akat Ata, “Tutuksuz yargılandığım dosyanın tape kayıtlarını bu dosyada tutuklama devam gerekçesi yaptınız. Ben adil yargılanmak istiyorum. Beni neyle yargılıyorsunuz? Siyaset yapma hakkım elimden alındı ve ben savunmamı bu yönde hazırlıyorum” diye aktardı. Akat, duruşma periyotlarının adil yargılamaya uygun düzenlenmesi talebinde bulundu. 

POYRAZ’I ÖLDÜRENLER

Deniz Poyraz duruşmasına avukatlarının yanı sıra kendilerinin de gitmek istediğini, salonda olmak istediklerini belirten Akat, “Bir genç kadın arkadaşımız öldürüldü ve onun duruşması var. Kendisini öldüren şahsa hiçbir soru sorulmadan, arkasında başka güçler yok denilerek sadece onun adına iddianame hazırlandı. Biz doğal olarak bu dosyanın takipçisi de olacağız” diye aktardı.  Siyaseten çözülemeyen meselelerin yargı konusu yapıldığını dile getiren Akat, “Çözüm sürecinde silahların susması bile çok önemliydi. Böyle bir süreçte yaşamımıza giren şiddet vakalarıdır bunlar. Deniz Poyraz’ı öldürenler 6-8 Ekim’de de devredeydiler” vurgusu yaptı.

Duruşma, tutuklu siyasetçilerin tutukluluk incelemesine dair beyanlarıyla devam ediyor.