DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması 3’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam ediyor. 

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma, verilen aranın ardından savunmasını bitiren HDP eski MYK üyesi Gülfer Akkaya’nın avukatı İbrahim Ergün’ün savunmasıyla devam etti. Duruşma periyotlarının değiştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Ergün, “Duruşma periyotları yüzünden tutuklu arkadaşlarımız kendini anlatma fırsatı bulamıyor. Avukat arkadaşlarımız Deniz Poyraz’ın katliam davasına katılacağı için ve avukatların burada olması mesleki açıdan mümkün olmadığı için biz de  

‘BU KAĞIT TOMARI’

İddianamenin 3 bin 500 sayfalık kâğıt tomarından ve kopyala yapıştır ifadelerden oluştuğuna dikkati çeken Ergün, “Bu nedenle bu kâğıt tomarının varlığı bile hukuksuzluktur. Hukuki bir bağ kurulmadan birçok kez tekrarla ceza istenmektedir. Birkaç cümlelik sosyal medya paylaşımlarıyla başka ülkede, başkaları tarafından işlenen suçlarla yargılanıyorlar. Talimatla yazdırılmış metinler yargılamaya büründürülerek önümüze konmuştur. Sadece müvekkilim açısından bakıldığında bile iddianamenin iadesini zorunlu kılar” diye belirtti.

‘DELİL ÜRETİYORSUNUZ’ 

Savcılığın 4 yıl arayla 2 kez MYK toplantısının yapılıp yapılmadığını ve kimlerin katıldığını sorduğunu hatırlatan Ergün, “Buna cevap bile gelmeden iddianame hazırlanıyor. Bu tarihlere baktığınızda Gülfer Akkaya’nın yurt dışında olduğunu göreceksiniz. Bu iddianamenin iadesi hukuki bir zorunluluktur. Delillerin dosyada olmaması nedeniyle iddianameyi iade etmeliydiniz. Bunu yapmadığınız gibi savcının yerine geçerek delil üretiyorsunuz. Müştekileri haberimiz olmadan talimatla dinliyorsunuz. Azmettirme ve iştirakin nasıl bir arada olduğunu sormadınız bile” diyerek savunmasını sürdürdü.

‘SOMUT HİÇBİR ŞEY SORMUYORSUNUZ’

Savunmayla ilgili tüm mikrofon ve SEGBİS kayıtlarının açık olması gerektiğini belirten Ergün, “Sorma ve sorulara cevap olma hakkımız kullandırılmadı. Bu aşamadaki usullerin hepsi hukuka aykırıdır. Bize usulsüz sorulara karşı cevap verme hakkı tanınmadı. Hukuka aykırı hiçbir soru delil olarak kullanılamaz. Müşteki vekili sıfatıyla salona alınmış olmaları, onlara soru sorma hakkını vermez. Özellikle tüzel kişiler maddi zararları doğrultusunda soru sorabilir. Tüm bunlar davanın bu aşamasında adil bir yargılama yapılmadığını göstermeye yeterlidir. Yargılananlara somut hiçbir şey sormuyorsunuz. Çünkü yargılamanın hukuka uygun olmadığını biliyorsunuz. Sadece ‘Ne düşünüyorsunuz, bunun hakkında neler düşünüyorsunuz’ diye sordunuz” şeklinde konuştu.

İMZASIZ TALİMATLAR

İddianamenin gizli eller tarafından hazırlandığına işaret eden Ergün, “Bu imzasız talimatlar dosyaya nasıl girmiştir? Bu korsan belgeleri dosyaya ekleyenler ve bunu kabul edenlerin meslekte kalmaları hukuka aykırıdır. Adil bir yargılama hatta yargılama yoktur. Aynı hukuksuzluklar devam ediyor. O yüzden AİHM Demirtaş kararını hatırlatmak istiyoruz. MYK açıklamalarıyla çeşitli yerlerde işlendiği iddia edilen suçlar arasında bir illiyet bağı yoktur. İlliyet bağı olmadığı gibi nedensellik bağı da yetersizdir. Hiçbir çağrı şiddet çağrısını içermemektedir. IŞİD’in Kobanê’de yaptığı barbarlığa karşı çağrılar yapıldı” dedi.

  

‘ÖNEMLİ KAZANIMLAR ELDE EDİLDİ’

Ardından söz alan dava avukatı Maviş Aydın, dosyadaki tüm hukuksuzluklara ilişkin beyanları tekrar ederek, duruşma periyotları arasındaki bir haftalık sürecin imkânsız bir takvim olduğunu ve tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Aydın, kadın mücadelesinin mahkeme salonlarına sıkıştırılmaya çalışıldığını kaydederek, “Bu politikanın sonucu olarak buradaki kadınların yargılandığıdır. Yargılamaya çalıştığınız ideolojinin ne olduğunu kadın başlığıyla özetlemek istiyorum. Buradaki kadın vekillerimizin hepsinin sanık sandalyesinde oturmayacağını biliyoruz. HDP der ki, kadınlar yerel yönetimlere doğrudan katılır, kadın mücadelesi yürütür, kadınların yaşadığı eşitsizliğe karşı mücadele eder. Tüm müvekkillerimiz bu ideolojiyle siyaset yapıyordu. Dosyadaki 21 tutukludan 12’si kadın. HDP çatısında çalışma yürüten kadınların azmi sonucunda TBMM’de kadın katılımı yüzde 19. Mücadele sayesinde bugün oldukça önemli bir kazanım elde edildi. Müvekkilimiz de bu dosyada siyaset yapmış aktörlerden biridir” ifadelerini kullandı. 

‘EŞBAŞKANLIK SİSTEMİ YARGILANIYOR’

Yargılanan isimlerin demokratik siyaset alanında söz söylemek için mücadele yürüttüğüne ve bazı bedeller ödemek zorunda kaldığını söyleyen Aydın, şunları söyledi: “Diğer tüm kadınlar gibi müvekkil Gülfer Akkaya da siyasi aktörlerden biridir ve birçok şiddetin yanı sıra yargı şiddetine de maruz kalmaktadır. 8 Mart eylemlerine katıldığı için yargılanmak erkek-devlet zihniyetinin bir sonucudur. Bu müdahalenin sonucu olarak bir kadın kazanımı olan eşbaşkanlık sistemi yargılanıyor.”

‘DENİZ POYRAZ DAVASINDA OLACAĞIZ’

Heyetin, “Neden HDP binaları zarar görmedi?” sorusunun ardından İzmir HDP il binasında Deniz Poyraz’ın katledildiğini hatırlatan Aydın, “Biz de orada duruşma salonunda olacağız. Bu nedenle duruşmalara katılamayacağız” dedi.

Avukatların savunması ardından mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam etmek üzere ara verdi.