Berfo Kırbayır, 12 Eylül darbesi döneminde gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alamadığı oğlu Cemil için yürüttüğü mücadelesiyle simgeleşen isimlerdendi. 2011 yılında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Berfo anayla görüşerek dosyanın aydınlatılacağı ve oğlunun kemiklerinin bulunacağı sözünü verdi. Ardından Meclis İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde "Gözaltında iken kayboldukları iddia edilen kişilerin akıbetinin araştırılması” ismiyle alt komisyon kuruldu.

Bu süreçte yerel mahkeme Kırbayır'ın kaybedilmesine ilişkin soruşturma dosyasını yeniden açtı. Yargıtay ise geçtiğimiz günlerde Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi’nin olaya dair yeniden soruşturma açılmasını sağlayan kararını bozarak, dosyayı zaman aşımından kapattı. 

Kararı Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır ve ailenin avukatlarından Yaşar Kaya Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi. 

'KATİLLERİ KORUDULAR'

Zaman aşımının insanlığa karşı işlenen bir suçlarda işlemeyeceğini belirten Mikail Kırbayır, gözaltına kaybettirilen bir insanın hala bulunmamasının bir insanlık suç olduğunu ifade etti. Adalete olan inancının zedelendiğini ve isyan noktasında olduklarını belirten Kırbayır,  “Yargıtay, zaman aşımını gerekçe göstererek dava dosyasını yok saymıştır. Öteden beri alanlarda ve meydanlarda feryat ettik. Darbe ve darbecilere karşıyız. Bizim gibi darbe ve darbecilere karşı olduğunu söyleyen iktidar ve yetkililerin bu söylemlerinde samimi olmadıklarını gördük. Eğer samimi olsalardı 12 Eylül faşist darbesi sorası katledilen kardeşim Cemil Kırbayır’ın davasını oldubittiye getirmezlerdi. Zaman aşımını çalıştırmazlardı. Demek ki 12 Eylül zihniyeti halen devam etmektedir. Eğer 12 Eylül zihniyeti devam etmeseydi bu dosya kapatılmazdı. Bunlar katilleri korumuş ve kollamışlardır” dedi. 

KARAR VAHŞETİN DEVAMI

Annesi Berfo’nun 33 yıl boyunca evinin kapısını açık bıraktığını hatırlatan Kırbayır, bir annenin çocuğunun mezarına gözyaşı dökme hakkının elinden alındığı ifade etti. Katillerinin korunması kadar acı bir durumun olmayacağını da vurgulayan Kırbayır, verilen kararın yapılan vahşetin bir devamı olduğunu söyledi. “Yargı var ancak hukuk yok” diyen Kırbayır, “Ölenin ve ailemin hukuku nerede?” diye sordu. Kırbayır, “Bunların yaptıkları iş çifte standarttır. Her anne evladının akıbetini sormalıdır. Diyarbakır’da evlatlarını ararken devlet yetkilileri o annelerin gözyaşlarını silerken devletin gözetimi ve denetiminde katledilen ve evlatlarının mezarı dahi olmayan Cumartesi Annelerini biber gazı ile kovalamaktadır. Bundan ötesi yoktur. Devletin birinci görevi yurttaşını korumaktır. Bu dava kardeşimin mezarı bulununcaya ve devlet yaptıkları ile yüzleşmediği müddetçe son bulmayacaktır” diye konuştu. 

ERDOĞAN’IN SÖZÜNÜ HATIRLATTI

Ailenin avukatlarından olan Yaşar Kaya ise Berfo Kırbayır’a 5 Şubat 2011 tarihinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından “Senin oğlunun kemikleri bulunulacak” sözünün verildiğini ve bunun üzerine Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu tarafından inceleme başlatıldığını hatırlattı. Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dosyayı yeniden açtığını belirten Kaya, 2014 yılında verilen takipsizlik kararına itirazda bulunduklarını söyledi. Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak, söz konusu takipsizlik kararının kaldırıldığını belirten Kaya, “Dosyaya bakan savcı iddianameyi hazırladı ancak 2016 yılında yapılan darbe girişimi ile dosya savcısı ve eşi tutuklandı. Böylelikle dosya sürüncemede kaldı” ifadelerini kullandı. 

‘İNSANLIK SUÇLARINDA ZAMANAŞIMI OLMAZ’

Yargıtay tarafından verilen kararın gerekçesini öğrenmek için Kars Cumhuriyet Başsavcılığı'na gittiğini ancak muhatap bulamadığını belirten Kaya, daha sonra gerekli mercilere başvuracaklarını ifade etti. Dosyanın Türkiye’deki siyasi süreçten etkilendiğine de dikkat çeken Kaya, devletin bu dosyanın açılmamasına karar verdiğini söyledi. Türkiye’deki iç hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM’e başvuracaklarını ancak mevcut siyasi atmosferde bir sonuç alabileceklerini zannetmediklerini ifade eden Kaya, “Dosyanın sanıkları devletin memuruysa ne yazık ki devlet bu dosyaları örtbas ediyor ve Cemil Kırbayır’ın dosyası da böyle oldu. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2014 yılında verdiği karar da aynı gerekçeyleydi. Ancak o karara rağmen Yargıtay’ın böyle bir karar vermesinin hukuki gerekçesini bizler de açıkça merak ediyoruz. İç hukuk yollarını kullanmaya devam edeceğiz. Dosyada ifadesine başvurulan 3 kişi var. Bunlar olayı yaptıklarını kabul ediyorlar. Dava açılmış olsaydı bu şahıslar kesinlikle cezalandırılacaktı” dedi.

MA / Dindar Karataş