CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Parti Meclisi toplantısının açılışında gündeme dair açıklamalarda bulundu. 

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Devlet dediğimiz kurumu liyakatle donatması lazım. Hepimiz şunu biliyoruz 17 yılını bitiren 18. yılını sürdüren bir tek parti düzeni var. Reformları devam ettirme gibi bir sözü vardı, demokrasiyi getirme genişletme gibi bir sözü vardı.

AB sözü verdi be bunlarla yola devam etti. 17 yıllık süre içinde arzu ettikleri her kararnameyi çıkardılar. İstedikleri bürokratları istedikleri yere atadılar. Bu süre içerisinde yargıya da müdahale ettiler. 

Bunları niçin yaptılar? Ekonomiyi geliştireceğiz, kişi başı geliri artıracağız dediler. Bir süre sonra kendiler şikayet etmeye başladılar. Ne dediler başbakanlığını kaldırmaya kalktılar. Arkasından da tek parti gündeme geldi, tek adam iktidarı oldu. 

'KİMSENİN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ YOK'

17 yıllık bir iktidarlarında Türkiye'nin hiçbir temel sorununa çözüm üretilmemiştir. 

Türkiye'de kimsenin can ve mal güvenliği yok. Bir kişinin can ve mal güvenliğinin olması için yargı olması lazım, hukukun üstünlüğü olması gerekiyor. 

Yargı siyasi otoritenin altına girmişse, yargı kararı verirken Saray'a bakıyorsa, o ülkede can ve mal güvenliği yoktur. 

'MECLİS'İN ÇATISINA ÇIKIP İNTİHAR EDECEĞİM DİYEN İNSANLARI GÖRDÜK'

Mutfakta yangın var. Sadece yurttaş perişan halde. Milyonlarca işsiz yaratıldı. Ekonomiyi büyüteceğim diyeceksiniz, 17 yılda milyonlarca işsiz yaratacaksınız. Bu işsizlik ne? Mutfaklardaki yangın ne? İşsizlik travması derinleşiyor.

TBMM'nin çatısına çıkıp intihar edeceğim diyen insanları gördük. Büyük sıkıntılar yaşanıyor ekonomide. Daha acı olan ise Türkiye'nin ekonomisini Londra'daki bir tefeciye emanet ettiler. 17 yılda vergi istediler, vatandaşlar verdi. 17 cumhuriyetin tüm kazanımlarını sattılar. 17 yılda en büyük borçlanmayı yaptılar.

17 yılda dışarıya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının dışarıdaki tefecilere ödediği vergi 174 milyar 313 dolar.

17 yılın sonunda geldiğimiz nokta şudur, duyuni umumiye borçlanmasıyla karşı karşıyayız. 17 yılda borçlar genel müdürlüğünü kurmak zorunda kaldılar.

Eğitimde geldiğimiz nokta felaket. Çocuklarının eğitiminden şikayet eder hale geldik AKP'liler de olmak üzere. Çocuğu daha iyi okusun diye özel okullara yönlendik. Devlet okullarına güven kalmadı. 

'DIŞ POLİTİKADA FİYASKO YAŞIYORUZ'

Dış politikada da tam bir felaket ile karşı karşıyayız. Dış politikanın milli olması lazım. Dış politikada iktidar muhalefet olmaz, kavga olmaz. Dış politikada tam bir fiyasko yaşıyoruz.

Mısır politikası, Suriye politikası en son Libya politikası. Bunların hepsi ciddi bir sorun. Yıllarını dış politikaya veren kişilerin devre dışı bırakılıp, ayakkabı kutularında para çıkanları getirirseniz ne beklersiniz. Rüşvet alanlar nasıl ülkeyi temsil etmek için yurt dışına gönderilebilir?

Acı bir gerçek, ama bu atamayı yapanlar utanıyor mu? bu atamayı yapanlar Türkiye Cumhuriyet'nin ne kadar köklü olduğunun farkındalar mı? Öneriler getiriyoruz, ama her önerimize siz bu işten anlamazsınız deniyor.

4 örnek vereceğim size, dış politikanın getirdiği aşmazlar var.

Suriye ile görüşün dedik. Dinlemediler. Suriye terörist dediler. ama Rusya aldı Suriye ile Türkiye'yi aynı masaya oturdular. Gittiler Putin'i dinlediler. Türkiye'nin itibarı nerede? Putin'in talimatıyla yaptın.

Suriye konusunda konferans düzenleyin dedik. Türkiye çözüm üreten bir ülke olsun dedik. Yine Putin'in üzerine Astana'ya gittiler konferansa katıldılar. 
1998 adana mutabakatını uygulayın dedik karşı çıktılar. Putin söyledikten sonra hatırladılar.

Dedik ki Libya'da taraf olmayın. Birleşmiş Milletleri devreye sokun, çatışmayın barıştırın. 

Türkiye'nin dış politikasını kim belirliyor? Açık ve net Putin belirliyor. Dış İşleri Bakanlığı'nı devre dışı bırakırsanız, geldiğiniz nokta budur. Egemen güçlerin taşeronluğudur.

Suriye konusunda çok ciddi açmazlarla karşı karşıya kaldık. Tüm iyi niyetimizle dile getirdik. Bir askerimizin bile burnunun kınamasını istemiyoruz.